2023 seçimlerinin (cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinin) yankılarını hem ülke genelinde hem de iller bazında farklı değerlendirmek gerekir.
Bazen yeri gelir, büyükşehirlerdeki parti teşkilatlarının performansları partilerine ivme kazandırabilirken, yeri gelir parti teşkilatları il/ilçe bazında yapmaları gereken çabaların altında kalarak, partisinin mevzi yenilemesine katkı sağlayamaz.
ERZURUM’DAKİ tartışmalara baktığımızda…
Kısırdöngünün içinden çıkılamadığı görülmekte.
AK Parti kadroları ve çevrelerindeki memnuniyetsizlik, 4 milletvekili elde edilmesi ve esasında 5 milletvekilliğine erişilebilecekken, bunun birtakım kişisel hırslar yüzünden kaçırıldığı üzerine…
Erzurum bağımsız milletvekili adayı İslam Yıldırım üzerinden milletvekili hesaplamalarının yapılması da, işte bu kısırdöngünün bir izdüşümüdür.
Esasa baktığınızda, demokrasinin sandık tarafı evet, matematiktir ve sayıdır.
Erzurum bağımsız milletvekili adayı İslam Yıldırım’ın aldığı 13.900 oy üzerinden, daha fazla milletvekili çıkarabilirdik ihtimallerinin içinde olmak…
Gerçekten de siyaset yapmak, sadece siyasete girip ben artık siyasetçi şapkasına sahibim demekle, olmuyor.
Demek istediğim, Erzurum’da AK Parti’nin kurumsal olarak aldığı oya bakın bir de özelde Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimi esnasında kendi kişisel geçmişi ve liderlik karizmasıyla aldığı oya bakın ve sonra…
Genel ve yerelde siyaset sonuçları üzerine okuma yapmaya çalışın.
AK Parti Erzurum il ve ilçe teşkilatları, Erzurum bağımsız milletvekili adayı İslam Yıldırım’ın 13.900 oyu üzerinden hesap yapmak yerine, ihtiyacımız olan 27.000 oyu neden alamadık veya nerelerde hata yaptık özeleştirisine yönelmeliler.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, özellikle Ortadoğu coğrafyasında olmanız hasebiyle seçmenlerin duygularıyla hareket ettiği hakikatini siyaset üzerindeki psikoloji ve sosyolojiyi de göz önüne alarak, yorum ve analiz yapmak gerekebilir.
Özellikle şunu belirtmek isterim değerli okuyucularım;
Çok fazla detaylı araştırma yapmaya gerek yok…
Rusya örneğinde görülebileceği gibi, yine Türkiye örneğinde görülebileceği gibi, hatta son yıllarda Macaristan’da yükselen sağ damardan ötürü görülebileceği gibi, yine sosyalist ülkelerde olabileceği gibi…
Lider karizmasını görmeden sonuçların matematiksel yönüne vurgu yapmak, sadece rakamlar üzerinden ahlanmak ve vahlanmak, neticeye bakmak olur bu da haticenin ıskalanması, yani psikolojiden ve sosyolojiden bihaber olmak demek olur.
Rusya’da Putin gerçeği neyse Türkiye’de de Recep Tayyip Erdoğan gerçeği budur. Erdoğan bugün için AK Parti’den çok daha fazla kredibiliteye sahiptir.
Tabii ki siyasal oluşum içinde olmak, “kurumsallaşmayı”, “kurum kültürünü” varsayılı bir faktör olarak görür. Öte yandan parti liderinin çizdiği sınırlar ve tayin ettiği hedef doğrultusunda, parti teşkilatlarının birer nefer gibi çalışmaları, hedefe yönelik efor sarf etmeleri, pekâlâ azımsanacak bir hadise değildir.
Eğer dikkatli bir inceleme yaparsanız, sağ damarın rahmetli Necmettin Erbakan hocayla Türkiye’de kökleşmesinde ve artan ivmeyle ülke siyasetinde söz sahibi olmasında, parti teşkilatlarının il ve ilçelerdeki yöneticilerinin halkla birebir temasta olmalarının büyük katkısını hemencecik fark edersiniz.
Erzurum’da İYİ Parti özelinde de görülebileceği gibi, Melih Kırkpınar’ın milletvekilliği sıralamasında 2. Sırasını beğenmemesi ve eşgüdüm içinde çalışmaktan imtina etmesi, İYİ Parti’nin Erzurum’da milletvekilliği bağlamında temsil edilmemesine görecede olsa yol açmıştır.
13.900 oy üzerinden tahliller yaparken, 27.000 oya da ihtiyaç olduğunu bileceksin. Sağ siyaset terminolojisinde DAVA kelimesinin/kavramlaştırmasının ve bunun üzerinden siyasal retorik üretiminin ne kadar stratejik olduğunu, bu dava üzerine siyaset yapanların bilim…