Toprak, yaşamın ana kaynağı, “toprak ana” dertli, yorgun, yine de gelecekten umutlu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Toprak ve arazi varlığımız ile ülke topraklarımızın özelliklerini ayrıntılı olarak bilmediğimiz günümüzde; “Detaylı toprak etütleri ve haritalama çalışmalarını kim yapacak, neden yapmadı, ne zaman yapılacak?”

 

Farklı kullanım amaçlarını dikkate alarak nitelikli topraklarımızı koruyarak tüm sektörlere arazi tahsisi sorununu çözmek için ülke ve bölge/il düzeyinde arazi kullanım planlarının olmadığı günümüzde; “Tarımsal arazi kullanım planlarını kim yapacak, neden yapmadı, ne zaman yapılacak?”

 

Yasalardaki koruyucu hükümlerine rağmen sürekli getirilen yeni istisna maddeleriyle topraklarımızın yok olduğu, verimli tarım arazilerimizin, meralarımızın, zeytinliklerimizin, özel ürün arazilerimizin konut yapımı, sanayi, maden ve enerji yatırımları ile talan edildiği günümüzde; “Ne kadar tarım arazimize amacı dışında kullanılmak üzere izin verilmiştir? Tarım arazilerimizi kim koruyacak, neden korumuyor, ne zaman koruyacak?”

 

Tarımsal işletmelerin güncel durumunu bilmediğimiz, tarımsal üretimin temel öğesi olan toprakların gerek mülkiyet dağılımı gerekse yetersiz işletme genişliği ve parçalılık yönünden sorunlarının devam ettiği günümüzde; “Tarım sayımı 2001 yılından beri neden yapılmadı, kim yapacak, ne zaman yapacak? Toprak mülkiyet sorunları ne zaman çözülecek? Tarım arazilerinde arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri ne zaman tamamlanacak, nasıl tamamlanacak?”

 

Depremler, bu dünyada ve her coğrafyada ve ülkemiz coğrafyasında hep oldu ve hep olacak. Ranta dayalı politikalarla ülkeyi yönetenlerin yanlış tercihleri ile meslek odalarının bilimsel açıklamalarını yok sayan tercihleri yüzünden, acılar tarihini yenileyerek yaşıyoruz yine, yaşamayalım artık. Depremlere karşı da ön koşul, “toprak ana” mızı korumak. Toprağı koruyalım, insanlığı koruyalım, gereksiz yerlere yapılan binalar zamansız mezarımız olmasın artık. Mümkün mü, mümkün!

Artık ötelenmemesi gereken ve kamu tarafından söylem ötesi ve belli kesimlere para aktarımı ötesi bilimsel olarak yenilenerek yapılması gereken güncel detaylı toprak etüt ve haritalamaya dayalı toprak ve arazi sınıflandırması. Bölge Planı ön koşul her ölçek planda ve imar planlarında mutlaka uyulması gereken verimli topraklarımızı koşulsuz koruyan ülke ve yerel imar planlarına zorunlu altlık olacak Arazi Kullanım Planlaması. Arazi yetenek sınıflandırmasına uygun arazi kullanımına büyük ovalarımız dahil istinasız yasal koruma. 5403 sayılı Yasanın öngördüğü ancak içeriği sorunlu Toprak Koruma Kurulu üzerinden toprağı talan kararlarına son. Toprağımızı endüstriyel şirket tarımı ile yormaya da son. Özet; amaç dışı kullanım kararlarında bilimsel yer seçimi ile toprağı korumak ve üretirken toprağı doğal yaşatarak tarımsal üretimde doğaya uyumlu üretim devamlılığını sağlamak mutlak zorunluluk. Mümkün mü, istenirse mümkün.

“Toprak Talanı” ve amacı dışında arazi kullanımı ve betonlaşma, erozyon/çölleşme ve yok oluş, yanlış gübre/ilaç/su kullanımı ve kirlilik, imar afları yanlış yapılaşma ve depremlerde yıkım/ölüm, Toprak Koruma Kurulu/ÇED kararları.

Bir kez daha tekrarlıyoruz. Ülkemizde topraklarımızı, tarımsal üretim alanlarımızı yok etmeye yönelik yaşanan tüm eylemlere, hukuksuzluklara karşı haklı mücadelemizi toplumsal ve hukuksal olarak ödünsüz sürdüreceğiz.

 

Toprak, yaşamın ana kaynağı, “toprak ana” dertli, yorgun, yine de gelecekten umutlu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir