Panik atağın tek başına bir ruhsal sorun olmadığını ve çeşitli ruh sağlığı ya da fiziksel sağlık sorunlarıyla ortaya çıkabileceğini belirten Uzman Psikolog Fatmanur Taşkın, “Panik ataklar tipik olarak aniden başlar ve birkaç dakikada doruk noktasına ulaşır. Ataklar genelde yaklaşık 15-20 dakika sürer ancak bazen yalnızca birkaç dakika, bazen de bir veya birkaç saat da sürebilir. Panik bozukluğun yaşam boyu görülme yaygınlığı yüzde 2-3’dür. Toplumda yaşayanların yüzde 25’inin ise yaşamlarında en az bir kez panik atak deneyimledikleri düşünülmektedir” dedi.
Kemal Kutlu – Adıyaman- BHA
Psikoloji Kliniği’nden Uzm. Psk. Fatmanur Taşkın, panik atak hakkında açıklamalarda bulundu.
Panik atağı genellikle ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan, yoğun bunaltı veya korku şeklinde seyreden, fiziksel ve bilişsel belirtilerin olduğu kısa süreli korku nöbetleri olarak tanımlayan Uzm. Psk. Taşkın”Panik ataklar tipik olarak aniden başlar ve birkaç dakikada doruk noktasına ulaşır. Ataklar yaklaşık 15-20 dakika sürer ancak bazen yalnızca birkaç dakika, bazen de bir veya birkaç saat sürebilir. Sempatik sinir sisteminin uyarılması sonucu aniden ortaya çıkan bu belirtilerden en önemlileri, çarpıntı, göğüs ağrısı, göğüste daralma ve yanma hissidir. Bu uyarılmaya eşlik eden hiperventilasyon; baş dönmesi, dengesizlik hissi, elde ayaklarda uyuşma gibi bedensel belirtilerin ortaya çıkmasına yol açar. Sempatik sistemi nötralize etmek için devreye giren parasempatik sistem aktivasyonu sonucunda ise karında şişkinlik, bulantı, bulanık görme gibi bedensel belirtiler yaşanabilir. Bu sırada ölüm veya sakat kalma korkusu, kalp krizi geçiriyorum, boğulacağım, deliriyorum, kontrolü kaybediyorum, bayılacağım şeklinde tipik düşünceler oluşabilir” diye konuştu.
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Uzm. Psk. Taşkın, panik atakta ortaya çıkan belirtileri şöyle sıraladı:
“Kalp atışlarının hızlanması, çarpıntı,
Terleme,
Titreme,
Nefessiz kalma hissi,
Boğulma hissi,
Göğüs ağrısı ya da göğüste rahatsızlık,
Mide bulantısı ya da midede sıkıntı,
Baş dönmesi,
Üşüme ya da ateş basması,
Parestezi (karıncalanma, uyuşma, hissizleşme),
Derealizasyon (gerçekliği yitirme hissi) veya depersonalizasyon (bedeninden ayrılma korkusu),
Delirme ya da kontrolü kaybetme korkusu,
Ölüm korkusu.”
Ruh sağlığı ve fiziksel sorunlar nedeniyle ortaya çıkabilir
Panik atağın, tek başına bir ruhsal sorun olmadığını ve çeşitli ruh sağlığı ya da fiziksel sağlık sorunlarıyla ortaya çıkabileceğini söyleyen Uzm. Psk. Taşkın, “Atağın başlangıcı ve tetikleyen etkenlerin varlığı ya da yokluğuna dayanarak farklı tanımlamalar vardır. Bunlar beklenmedik panik ataklar ve duruma bağlı panik ataklar şeklindedir. Beklenmedik panik ataklarda atağın başlangıcı durumsal bir tetikleyici ile ilişkili değildir. Ataklar nedensiz olduğu için nerede ve ne zaman geleceği belirsizdir. Duruma bağlı panik ataklarda değişmez biçimde durumsal bir tetikleyici ile karşılaşıldığında ya da karşılaşacağı düşünüldüğünde ortaya çıkmaktadır: Çoğunlukla sosyal ya da özgül fobilerde görülür” diye konuştu.
Tanı ve tedavi yolları
Panik atakta tanı ve tedavi yöntemlerinden bahseden Uzm. Psk. Taşkın, şu bilgileri paylaştı:
“Panik atakların tedavisinde ayrıcı tanı oldukça önemlidir. Ayırıcı tanıda psikiyatrik bozuklukların yanı sıra fiziksel hastalıkların da dikkate alınması gerekir. Rutin laboratuvar tetkikleri olan tam kan sayımı, elektrolitler, kalsiyum, açlık kan glikozu, tiroit hormon düzeyleri, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, tam idrar tahlili ve elektrokardiyografik incelemeler yapılmalıdır. Panik atağın panik bozukluğa kaydığı tablolarda, panik bozukluğu ile eş zamanlı diğer anksiyete bozuklukları, depresyon, alkol kötüye kullanım, sosyal fobi gibi ek tanılar tespit edilmelidir. Nitelikli bir değerlendirme sonunda tedavi için yaklaşık 12-15 hafta süren bilişsel davranışçı terapi müdahaleleri oldukça olumlu yanıtlar vermektedir. Etkin bir tedavi ile panik hastaların yaklaşık yüzde 70’inde tam iyileşme ya da belirgin düzelmeler gözlenmektedir.”
Panik atağın toplumdaki görülme oranı
Panik atağın toplumdaki yaygınlığına değinen Uzm. Psk. Taşkın, “Panik bozukluğun yaşam boyu prevelansı (yaygınlığı) yüzde 2-3’dir. Genel toplumda yaşayanların yüzde 25’i ise yaşamlarında en az bir kez panik atak deneyimledikleri düşünülmektedir. Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmetlerinde panik atağı yaygınlığı yaklaşık yüzde 3,4, panik bozukluğu yaygınlığı ise yüzde 0,2 şeklinde kaydedilmiştir. Panik atağın ve panik bozukluğun kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla olduğu görülmüştür” açıklamasında bulundu.
Çocuklarda 10 yaş öncesi başlıyor
Çocuk ve ergenlerde görülen panik atak hakkında da bilgi veren Uzm. Psk. Taşkın, “Çocuk ve ergenlerde yapılan panik bozuklukla ilgili araştırmalarda panik bozukluğun sıklıkla ergenlik döneminde ortaya çıktığı ancak göz ardı edilemeyecek derecede daha erken, 10 yaş öncesinde başladığı görülmüştür. Çocuk ve ergenlerde panik atak semptomları benzer şekilde ortaya çıkar. Ancak çocuk ve ergenlerde en belirgin belirtiler; çarpıntı, nefes darlığı, terleme, baygınlık ve güçsüzlük şeklindedir. Çocuklarda görülen panik ataklar genellikle diğer kaygı ve duygu durum bozukluklarıyla beraber ortaya çıkar. Bazen de okula gitmeyi reddetme ya da ayrılık kaygısı sırasında panik atak semptomları belirebilir” ifadelerini kullandı.
Ebeveynler sakin olmalı
Panik atak sırasında beliren semptomların hayatı tehdit edici düzeyde algılandığına dikkat çeken Uzm. Psk. Taşkın “Bu noktada ebeveynlerin soğukkanlı olup kendi kaygılarını kontrol etmelidir. Çocuğun yaşadığı bu zor durumu anladığını, onun yanında olduğunu göstermelidir. Ancak böyle bir durumda ebeveynlere düşen en önemli sorumluluk; atakların altında yatan semptomların daha detaylı değerlendirilmesi ve değerlendirme sonucunda uygun tedavinin uygulanması için bu alanda uzman kişi ve kişilerle iş birliği içinde olmasıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı. (Kemal Kutlu)