"Derinizi dermotoloğa emanet edin"

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

"Derinizi dermotoloğa emanet edin"Mehmet Aydın/ AYDIN, (BHA)-  Özel Medinova Hastanesi Uzman Doktor Özlem Özcanoğlu, tvDEN ekranlarında Hazal Bayık’ın hazırlayıp sunduğu Sağlık Vakti programına konuk olarak dermotolojik uygulamalar hakkında bilgi verdi. Özcanoğlu, “Derinizi dermotoloğa emanet edin” dedi.
Ciltte oluşan gözenekler hakkında bilgi veren Özcanoğlu, “Ciltteki açıklıklar sayesinde sebase adı verilen bezlerden cildimizin yüzeyine sebum (yağ) gelir. Açıklıklar, derimizin epidermis yüzeyinin altındaki birkaç katına doğru uzanır. Bu açıklıklar sebumun çok fazla salgılanması, yüzeyin çok sayıda kuru veya ölü hücrelerle kaplanmasından dolayı tıkanabilir” dedi.
“GÖZENEKLER CİDDİ BİR KOZMETİK PROBLEMDİR”
Özcanoğlu, gözeneklerle ilgili verdiği bilgilere şu ifadelerle devam etti: “Çeşitli faktörlere bağlı olarak cilt kolayca tıkanır. Tıkanmış gözenekleri temizleyip açmanın yöntemleri bulunmaktadır. Cilt tipini cilt uzmanı belirler. Önerilen tedavi yöntemlerini ve kremleri kullanmakta fayda vardır. Kliniğimizde uyguladığımız işlemler var. Altın iğneli radyofrekans cihazımız ve bbl lazer cihazımızla gözenek görünümünü azaltabiliyoruz. Cildinizi sadece yaz mevsiminde değil her mevsim güneşten korumanız gerekiyor. Bu sebeple cildinizi güneşten korumak için mutlaka bir güneş kremi kullanmanız gerekir”
“GÖZ ALTI MORLUĞUNA DİKKAT”
Göz altı ışık dolgusunun öncelikle göz altı çukurunun güvenli bir şekilde düzeltilmesini sağladığını belirten Özcanoğlu, göz altı morluğuna da değindi. Özcanoğlu, “ Göz altı morluğu genetik faktörlerden kaynaklı olabilir. UV ışınlarına uzun süreli maruz kalma sonucunda melaninin daha fazla üretimi meydana gelebilir. Göz altında melanin çoğaldıkça koyu halkalar belirginleşir. Kansızlıkla birlikte cilt soluk gözükebilir. Burada göz altı morlukları daha belirgin bir şekilde görülebilir” dedi.
“KOLAJEN AŞISI İLE GENÇLEŞMEK MÜMKÜN”
Özcanoğlu, kadınların kırışıklardan ve yaşlanmadan kaynaklı olarak gençleşmek için kendisine başvurduklarını ifade etti. Bunun için çeşitli tedavi yöntemlerinden birisi olan Kolajen aşısını anlatan Özcanoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Kolajen vücudumuzun en yaygın proteinidir ve birçok dokuda bulunur. Özellikle cildimizi, kemiklerimizi, kıkırdaklarımızı ve tendonlarımızı oluşturarak onların güçlü ve esnek kalmasını sağlar. Vücudumuzda 28 farklı kolajen türü bulunur. Bunların en yaygın olanları tip I, II ve III’tür. Tip I kolajen cildimizin, kemiklerimizin, tendonlarımızın ve diğer bağ dokularının ana bileşenidir. Tip II kolajen ise kıkırdakların ana bileşenidirken tip III kolajen damarların ve iç organların yapısını oluşturur. Yüz, boyun, dekolte ve ellere uygulanabilir. Diz kapakları üzerinde ciltte sıkılaşma amacıyla uygulanabilir. Ciltte sıkılıkta artma, kırışıklıklarda azalma, parlaklık kazandırma, dermis ve bağ dokusunda yenilenme sağlamaktadır. Ortalama 2 ila 4 seans arasında yapılır. Seans aralıkları 15 günde birdir. Seans sonrası bir iki hafta içinde ilk sonuçlar alınmaya başlar. İlk görülen etki ciltteki canlılık ve parlaklıktır. Cildin durumuna göre etki 1 yıl kadar sürmektedir. Hatırlatma dozlarının yapılması aşının etkinliğini daha da artırmaktadır”
“GENÇLİK İKSİRİ: SOMON DNA”
Gençleşmenin bir diğer formülünün Somon DNA tedavisi ile mümkün olduğunu belirten Özcanoğlu, Somon DNA, somon balığının spermlerinden oluşan hücre yenileyici içeriğiyle “gençlik iksiri” olarak da adlandırılan cilt gençleştirme yöntemidir. Somon DNA aşısı ile cilt sarkmalarında gözle görülür bir iyileşme olur. Özellikle göz çevresindeki kırışıklıklarda zamanla ciddi azalmalar görülür. Somon DNA aşısı, en az bir en fazla beş seans uygulanır” diye konuştu.
Somon DNA’nın ciltteki ince çizgilerin ve kırışıkların giderilmesinde, çatlak tedavisinde, Alın, şakaklar, kaş bölgesi, gülme çizgileri, yanak, burun, boyun, dekolte, dudak ve çene gibi alanların gençleştirilmesinde ve dolgunun uygulanamadığı durumlarda yüze hacim verilmesinde kullanıldığını akataran Özcanoğlu, bu tedavi yöntemi öncesinde şu hususlara dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı: “ Kan sulandırıcı ilaçlar bırakılmalı, alkol tüketilmemeli, kese veya peeling gibi cildi soyacak ve hassaslaştıracak uygulamalar yapılmamalı, içeriğinde glikolik asit bulunan kremler kullanılmamalı, uygulama yapılacak bölge güneşten korunmalı ve güneş koruyucu kullanılmalı”
“SAĞLIKSAL AÇIDAN SORUN TEŞKİL EDEN BENLERİN ALINMASI GEREKEBİLİR”
Vücudumuzun çeşitli yerlerinde doğuştan ya da sonradan meydana gelen benlerin bazı durumlarda cerrahi işlemle alınabildiğini ifade eden Özcanoğlu, “Benler büyük oranda iyi huylu olmalarına karşın Melanom veya Malign Melanom ismi ile bilinen deri (cilt) kanseri türündeki benler ile benzerlikler göstermektedirler. Sağlıksal açıdan sorun teşkil eden benlerin alınması gerekebilir. Benler zaten insanlar tarafından bilindiğinden ötürü herhangi bir teşhis durumu yoktur, tedaviye gelen kişi direk olarak o beni aldırmak için gelir.” diye konuştu.

"Derinizi dermotoloğa emanet edin"