TİMBİR, “Sivil Toplum Medya Buluşmaları”nın ikinci ayağında Aydın’da

İçişleri Bakanlığı, Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü destekleri ile Karadeniz Haber Ajansı Derneği (KHAD) ve Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) iş birliğinde “Sivil Toplum Medya Buluşmaları” programı gerçekleştirildi.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

TİMBİR, “Sivil Toplum Medya Buluşmaları”nın ikinci ayağında Aydın’da

“Sivil Toplum Medya Buluşmaları” programı Aydın’ın ev sahipliğinde Adnan Menderes Üniversitesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Programda açılış konuşmasını TİMBİR Aydın Temsilcisi Emin Aydın gerçekleştirdi. Emin Aydın, daha önce Karadeniz bölgesi için Trabzon’da gerçekleştirilen etkinliğin şimdide Ege bölgesi için Aydın’da yapılmasına vesile olduğu için TİMBİR Genel Başkanı Süleyman Basa’ya teşekkürlerini iletti.

Emin Aydın, Aydın’daki STK’ların istifade etmesi açısından bu etkinliğin önemini vurguladı.

Aydın Sivil Toplum Platformu Başkanı Veli Tiryaki, Aydın’ın STK örgütlenmesindeki en önemli şehirlerden biri olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Demokratik toplumlarda tüm ihtiyaçları devlet tek başına karşılayamaz. Bu yüzden insanlar bir araya gelip dernekler, vakıflar kurarlar. Bunun örneğini Marmara depreminde görmüştük. STK’lar gönüllülük işidir. Benim hayran olduğum insanlar var. Aydın için bir şeyler üretmeye çalışıyorlar. Aydın Türkiye’nin STK örgütlenmesindeki en önemli merkezlerden biridir. Şu an 2000’e yakın kurum ile faaliyet gösteriyoruz. Bizler aydında ses olmak, söz sahibi olmak istiyoruz. Bizlere destek verilirse aydını bir marka şehir yapabiliriz.”

“STK’lar bir toplumun mayasıdır”

TİMBİR Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, sivil toplum örgütlerinin toplumun mayası olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

“Ben yaklaşık 30 yıla yakın sivil toplum örgütü ile uğraşan bir kardeşinizin. Ben de ben de sizin gibi bir çoğunuz gibi yerel sivil toplumlar içinden başladım ve bugün de Türk İnternet Medya Birliği ile sürecimize devam ediyoruz. Hepimizin ayrı bir amacı var. Ama sivil toplum örgütlüleri bir araya gelebilen kişilerdir. Ben bu yüzden STK’lar bir toplumun mayasıdır. Bu çok önemli bir şey yani bir araya gelip yapabilmek gerçekten çok da kolay bir şey değil. Şimdi ise STK’lar nasıl farkındalık oluşturabilir bunu düşünmeliyiz. Bu farkındalık çalışmalarını nasıl tanıtabiliriz nasıl sosyal medyada var olabiliriz nasıl internette var olabiliriz 70’e yakın kanalda canlı yayındayız işte o zaman dünyaya açılabiliyoruz. Eğitimleri bu çalışmayla devam ettireceğiz bütün bunları yaparken hep yereldeki dostlarımızla beraber yapıyoruz. Bizim Türk İnternet Medya Birliği 81 ilde 1000’e yakın kardeşi var. Aydın’daki kardeşlerimizle Emin ve Mehmet Aydın kardeşler sağ olsunlar üniversitede sizlerle buluşmamızı sağlayan bir köprü. Burayı bize tahsis ettikleri için ve bizle birlikte oldukları için çok teşekkür ederim. Yani üniversite halkla beraber olmalı işte bugün de en iyisini görüyoruz.”

TİMBİR Başkan Vekili Rıfat Sait konuşmasında Balkanlarda düzenleyecekleri programından bahsederek, “Türkiye İnternet Medya Birliği kısa bir süre önce kuruldu ve özellikle STK açısından çok değerli çalışmalar gerçekleştiriyor. Bizlerde Balkan Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı olarak gelecek ay Balkanlar’da bir program düzenleyeceğiz. Balkanlardan da çok değerli katılımcılar gazeteciler olacak. İnşallah bu çalışmalarımız devam edecek. Bugün öğretmenler günü bütün değerli öğretmenlerimizin de öğretmenler günü kutluyorum, tebrik ediyorum. Hepinize teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

‘’Değişen dünyada medyanın rolünün ortaya konması gerekiyor’’

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektör Yardımcısı Cemal İyem de yaptığı konuşmada, değişen dünyada medyanın rolünün net olarak belirlenmesi gerektiğinin altını çizerek, ‘’Bugün üniversitemize ev sahipliğinde çok kıymetli paydaşlarımızla gerçekleştireceğimiz bir program düzenliyoruz. Biliyorsunuz sosyal politika dediğimiz zaman aslında 4 tane temel saç ayağı vardır. Sosyal güvenlik, sosyal hizmet, sosyal yardım ve eğitim gelir. İşte burada sivil toplum son derece önemli. Gerek sosyal güvenlik politikalarının oluşmasında ya da sosyal yardım sosyal hizmet ya da eğitim politikalarının şekillenmesinde sivil toplum kuruluşlarının önemi yadsınamaz bir gerçek ancak dünya bir değişim ve dönüşüm içerisinde. Burada önemli olan nokta işte sivil toplum kuruluşlarımızın da bu değişime dönüşüme ayak uydurmaları. Değişen bu dünyada özellikle medyanın yer alması gereken yeni rolün mutlaka ortaya konulması gerekiyor. Bugün bu toplantıda da mutlaka bunların değerlendirileceğini konuşulacağını düşünüyorum.’’ dedi.

burcu zeybek ‘’Değerli Rektör Yardımcım, Değerli Başkanlar, Müdürlerim, Vekilim, Sivil Toplumun tüm temsilcileri, değerli hocalarım ve değerli katılımcılar öncelikle hepinize hoş geldiniz.
Burada sizlerle birlikte olmak, sivil toplumun temsilcileriyle bir araya gelmek oldukça keyifli. Evet hep sosyal medya diyoruz, iletişim dünyası diyoruz. İletişimin evrilmesi diyoruz. İletişimin dijitalleşmesi diyoruz. Az önce Hocam ve Rektör hocamız da bahsetti. Endüstri 4.0 olarak algılanıyor, dijitalleşme olarak hatta biz Y Kuşağı olarak bu dijitale adaptasyon noktasında dijital göçmenleriz ama bir de bizim çocuklarımız ve Z ve Alfa dediğimiz kuşak var hayatını bununla geçiren, dokunmatik ekranlarla tabletlerle geçiren, bunun içinde doğan doğrudan dijital yerli olarak da literatürde isimlendirdiğimiz bir kuşak var.

Evet, hayatımız burada inanılmaz kontrolsüz, inanılmaz enformasyon akışının kontrol edilemez olduğu hatta bu yüzden de en büyük dertlerinden bir tanesidir herhalde. Gerek devlet yetkililerinin gerekse medya kuruluşlarının dezenformasyon dur demeli bu kontrol edilemezlik ve bu bir takım eksik durumların yer almasından ötürü. Şimdi böyle bir platform ve böyle bir gücün olduğu ve insanların da artık içerik üretebildiği bir mecradan bahsediyoruz. Eskiden konvansiyonel medyada tek yönlü bir iletişim söz konusuydu. Haber kaynakları mesajı verir, biz de dinleyici konumunda bir geri bildirim yapma durumunda kalıyorduk ama şimdi artık işler değişti, 2 yönlü bir iletişim söz konusu. Dolayısıyla bizler de aynı zamanda içerik üretebilen ve bunu birçok kitleye 100 binlere, milyonlara yapabilecek güce sahibiz. Evet, bu güç bizimle birlikte olduğu kadar bunun birtakım dezavantajları da söz konusu.
Bakın şimdi birkaç tane istatistikten bahsetmek istiyorum. İnsanların günlük internet ve televizyon kullanımlarıyla ilgili evet, konvansiyonel medyada hâlâ televizyon çok etkili. Ben öğrencilere soruyorum, hocam televizyon bitti mi? Hani gazeteler bitti? Ama baskı televizyon bitti mi? Hayır, televizyon bitmedi, hâlâ bir ün kazanmak için. E geniş kitlelere seslenmek adına televizyon oldukça öncelikli ama artık internetle ve doğru segmentasyon ile doğru hedef kitleye ulaşabilmek mümkün. Bunu ticari açıdan yaptığınızda da aynı ya da siyasi olarak iletişiminizi yürüttüğünüzde de aynı şekilde devam ediyor. Çok ciddi bir gücü var ama doğru içerik üretildiğinde. Çünkü milyonlarca içerik var, bunu doğru stratejik ve planlanmış şekilde yürütebilmek önemli. Türkiye’de internette geçirilen günlük ortalama saate baktığımızda 7 saat 57 dakika. Dünyada en çok üretilen web sitelerine baktığınızda web sitesi içeriklerine baktığınızda Türkiye dördüncü, Türkçe diliyle üretilen içerikler dördüncü sırada. Bu çok ciddi bir güç ve çok fazla üretimin olduğunu da aslında bize gösteriyor. Ve eskiden masaüstü bilgisayarlarda ya da laptoplarda kullandığımız internet artık akıllı telefonlara evrilmiş durumda. %96 telefonları ile internet erişiminin telefonlarıyla yapılmasını sağlıyor. Hepimiz zaten artık birbirimize bile bakmaz olduk. Şimdi böyle bir güç varken elimizde. Süleyman Başkanım da bahsetti hani. Sosyal politikalardan bahsedildi, sosyal politikaların geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve duyurulması için aslında hani ‘satamadıktan sonra’ diye bir ibare kullanıldı. Bunun tanıtılması için medya en büyük güç, en büyük araç. Hele hele bu kuruluşların bu sivil toplum örgütlerinin kendi sosyal medya hesapları. Kendi takipçi kitlesini oluşturabilmek ve doğru içerikler üretebilmek adına çok doğru mecralar. Mesela bakın şimdi bilginin enformasyon çağının olduğundan bahsediyoruz. Airbnb’yi düşünün. Airbnb’nin herhangi bir oteli, evi, bir hizmet ettiği bir yer var mı? Yok. Ya da dünyanın en büyük ulaşım şebekesi, hiç kendi taksisi yok. Artık dünya teslimat şekilleriyle de ticaret yapma biçimleriyle de dijitalleşme ve dijital hayata entegre oldu işte. Bu artık siyasette de. Şimdi yakında yerel seçimler var. Aday adayları şey temayül yoklamaları vesaire çok ciddi bir yoğun bir gündem yine Türkiye’de bizleri, seçmenleri bekliyor. Burada yine artık siyasiler, liderler dahi tüm propagandalarını, tüm mesajlarını sosyal medya hesaplarından ya da partilerin sosyal medya hesaplarından iletiyor. Böyle bir güç varken bunu doğru kullanabilmek bizim avantajımız ya da e ticaret sitesi, işte Aliexpress gibi Alibaba gibi herhangi bir deposu yoktu bunlar ilk başladığında. Artık e-ticaret ve teslimat seçeneklerinin de dijitalleşmesi. Elon Musk Twitter’da İsrail-Gazze çatışmasıyla ilgili atılan tüm tweetlerde herhangi bir şeye girilmedi. Bu Twitter’da herhangi bir sansüre başvurulmadığı, şimdi ikisi de eski adıyla Twitter’da reklamlarını çekti. Firmalar sırf Elon Musk ve Twitter bu Filistin yanlısı birtakım şeyleri sansürsüz paylaşabiliyor diye hani bu kadar güçlü bir mecra ve ticaretin de paranın da döndüğü bir platformdan bahsediyoruz. Peki. Şöyle baktığımızda bakın bir grafik var, yani televizyon, evet bitmedi, televizyon izlenme oranları var ama aynı şekilde bir video paylaşım platformu olarak
Youtube da en az konvansiyonel medya kadar dördüncü sırada yer aldığını görebiliyoruz. Youtube artık ölçülen kanallarla eşdeğer erişim alan bir platform haline geldi. Yani dolayısıyla siz bir sivil toplum kuruluşu olarak YouTube’dan bir hesap açtığınızda 100 binlere ulaşabilme potansiyeline sahipsiniz. Tabii ki bunların algoritması da ayrı tartışma konusu.
Radyo dinleme alışkanlıklarımız değişti artık podcastler var. Trafikte birtakım uygulamalardan Spotify gibi podcast uygulamalarından programlar dinliyoruz artık radyo yayıncılığının şekli dahi değişti. Türkiye’deki karasal kanalların planlamalara girmeye başladı. Bakın şuradaki Spotify. Yeşille belirttiğim grafikte kişiyi gördüğünüzde göstergeyi gördüğünüz artık tüm ulusal radyo frekansları kadar kendisi de var. Yani bu da bir dijital yayıncılık platformu aslında ama genel ekosisteme baktığınızda her anlamda bu sosyal medya platformlarını kullanabiliyorsunuz iş hedefleriniz doğrultusunda. Ticaret, e-ticaret yapabiliyorsunuz. Örneğin tüm araba içerisinde trafikte iken bir podcast, bir Spotify programı dinleyebiliyorsunuz. Bilgi akışı artık her daim var, metroda gidiyoruz. Biz İstanbul’da artık metroda, Marmaray’da da çekiyor, insanların yüzüne bakmadan telefonda yaşadığımız bir hayat var. Yani bu bilgi akışının ve seçimi bu kadar olduğu yerde içerik üretimi çok önemli.


Şimdi İnstagram hemen hemen kimler kullanıyor? Instagram kimlerin İnstagram hesabı var? Kişisel peki hangi sivil toplum kuruluşların temsilcileri burada kendi hesapları var? Aktif mi? Şimdi İnstagram’da bile paylaşım şekli değişti. Artık postlara değil, hikayelere bakıyoruz. Hatta hikayeleri değil reels bakıyoruz. Niye reels dediğimiz bu keşfette karşımıza çıkan videolar var ya hep gördüğümüz bunda bile bir saniye sınırlaması var aslında biliyor musunuz? O kadar çok videoyla karşılaşıyoruz ki bir izleyici bir Instagram takipçisinin ortalama bir videoyu izleme süresi 10 saniyeyi geçmiyor. Hani bu kadar ciddi bir tüketimin olduğu bir platformda siz videonuzu bir içerik paylaşacaksınız? Diyelim siz videonuzu 35 45 saniyelik bir video yaparsanız tamamını dinlemez çoğu dinlemez. Hani tüketim tüketici alışkanlığı diyoruz ya dijital içerik tüketiminin de şekli değişti artık hiç kimsenin tahammülü yok. İşte merhaba ben Burcu Zeybek kanalıma hoş geldiniz diye bir o influencer başlangıç cümlesi var ya artık ona bile tahammülü yok insanların doğrudan olaya girmek gerekiyor. Dinleyici doğrudan olayı dinlemek istiyor. Birinci elden dolayısıyla verilecek bir mesajı doğrudan ve birkaç cümleyle ilk 10 saniye içinde.
Billboardları düşünün billboard reklamlarını eğer siz bir kırmızı ışıkta durmuyorsanız, o billboard’da verilen reklamı göremeyebilirsiniz ya da uzun uzun biz öğrencilere hep şey derdik açık reklamcılığının anlatırken sakın billboardlara uzun uzun cümleler, uzun uzun metinler şey yapmayın çünkü araçla geçiyor, metroyla geçiyor. O kadar çok metni okuyabilecek vakti yok. Bu işte şey de böyle. Dijitaldeki içerik üretimi de böyle çok fazla dinleyecek şeye tahammülü yok. Hemen tüketip yeni bir içerikle karşılaşmak istiyor genç. Tüketici genç seçmen şimdi tüm siyasilerin ortak hedefine yeni gelecek seçmenler için yeni 18 yaşını doldurmuş seçmenlerin oylarını almaya çalışmak. Belki 2028’de çok farklı bir siyasi ortamdan bahsediyor olacağız. Bunu bilemeyiz ama hani buradaki bu tüketimi bu kadar hızlı olan hayatımı bu kadar hızlı akıtan? Kişilerin dikkatini çekmek değerli. Bu yüzden de işte sivil toplum kuruluşlarına dönersek, eğer sivil toplum kuruluşlarında yaptığınız gerçekleştirdiğin. Bu sosyal politikaların duyurulması için yine aynı bir ticari marka aymış gibi ya da bir siyasi lideriymiş gibi etkili dijital içerik üretmek durumundasınız, insanların dikkatini çekebilmek ve farkındalık oluşturabilmek adına hızlıca geçiyorum.
Sosyal medyanın diğer medya konvansiyonel medyadan birçok farkı var. Herkese açık olması, etkileşime açık olması, 2 yönlü olması. Değerli hocam bahsetti. Bir iletişim süreci vardır: Kaynak, mesaj, kanal alıcı ve feedback. Sosyal medyada diğer geleneksel araçlara göre bir feedback verme şansımız var. Bir ürün aldığımızda bu ürünle ilgili bir olumlu ya da olumsuz yorum yapabilme hakkımız var. Bu bizi hem söz sahibi yapıyor hem de kurumların, ticaret yapanların, çeşitli örgütlerin paydaş ya da hedef kitlelerindeki duyguları, düşünceleri de önemsemeye itiyor.
Herkes içerik üretebilir ve herkesin içerik ürettiği bir dünyada içerik fazlalığı ve yoğunluğu çok, aradan sıyrılıyor olabilmek ve seçici tüketicinin dikkatini çekebilmek ya da içerik tüketicisi olarak da adlandırıyorum. Hepimiz sürekli çünkü 7 saat gördüğünüz, günde 7 saat internet başında geçiren bizleri zaten 7-8 saate de uyku deseniz toplamında bayağı ciddi bir saat dilimini internette geçiriyoruz. Dolayısıyla da burada o içerikleri seçtiğimiz ve bizi daha keyiflendiren, daha mutlu eden daha etkili içeriklere ağırlık veriyoruz izlerken de dolayısıyla içerik üreten de buna dikkat etmeli. Daha kolay erişilebilir aslında katılıma, sosyal politika üretmek diyoruz ya sivil toplum örgütleri için ve sosyal katılımın sağlanması için de dijital mecralar öncelikli ve önemli. Dolayısıyla bu kuruluşların STK’ların bu noktada bu platformları kullanması çok kıymetli. Birçok bu ekosistemin içerisinde önemli konu var. Bunlar zaten her bir katılımcı ayrı ayrı bahsedecek birtakım kanunlar var. Kullanıcı normları var, birtakım sosyal normlar var, politika geliştirmek var. Ve ortamın bizim kullandığımız hangi mecraya? Eğer YouTube, Instagram, Facebook’ta olur ya da başka şimdi Tiktok var maalesef. Dönemin ayrıca tartışma konusu ama her platformun kendine özgü birtakım değişkenleri var.
Ona uygun özellikte içerik üretebilmek gerekiyor. Tabii bu böyle 15 dakikaya sığan bir şey değil ama kısaca üzerinden geçmek istiyorum. Birtakım dijital terimler var. Bunu bu sunumu isteyenle paylaşabilirim. Birazcık daha teknik terimler bunları sizleri de sıkmamak adına geçmek istiyorum. Az önce dedim ya şeyden içerikten texte, fotoğrafa, fotoğraftan da videoya, videodan da artık kullanıcı deneyimine uzanan bir dönüşümün içerisindeyiz. Arttırılmış gerçeklikte ne yapıyoruz? Artık müzelere gidiyoruz. Bir VR gözlüğü takıyoruz ve o kullanıcı deneyimini gerçekleştiriyoruz ya da tekrar tekrar 3 boyutlu haliyle evimizden bir kültür sanat eserini 3 boyutlu olarak izleyebilme ya da 360 derece sanal turla gezebilme şansına sahibiz.


Avantajı olduğu kadar birçok dezavantajı da söz konusu peki. Şimdi bir mesela Instagram’da bir video, bir reels dediğimiz bu işte 30 saniyelik 20 saniyelik videolar üretmek istiyorsunuz. Her platformun şimdi bir reels üretmek isterseniz bir kere kamerayı bile dikey tutmak ve dikey bu videoyu çekmek durumundasınız. Mobilde eğer bunu göstermek daha çok mobil kullanıcılara ulaşmak istiyorsanız. Bu şekilde buradaki örneklerdeki gibi dikey kullanmak durumundasınız. Şöyle, onları hızlıca geçiyorum ve her konuda olduğu gibi dijital strateji planı oluşturmak oldukça önemli. Nasıl medya planı vardır ya işte siz reklamınıza hangi sürede kaç saniyelik reklamla, hangi dizi arasına, hangi program arasına yerleştireceğiniz gibi burada da hangi saat dilimlerinde içerik üretmenin önemli olduğunu bilmek gerekiyor. Ben buna dijitalin prime time’ı diyorum. Dijitalin prime time’ı var, insanların daha çok Instagram’ı tükettiği zamanlar işte sabah ilk kalktığımda 07.00-07.30 saatleri, akşam 18.00’de mesaisinin bittiğini varsayarak 18.30- 19.30’dan sonra eve gidene kadarki süreçte sürekli bu yoğunluk. Bu erişim yoğunluğu bu saatlerde çok daha fazla. Bu prime time onları bilmek ve önemli hâle getirmek durumundayız.
Bu kadar içeriğin olduğu bir dünyada kreatiflik çok önemli. Yaratıcılık çok önemli çünkü dikkatini çekeceksiniz. Bu kuşağın özellikle bu kuşağın ya da sizin birtakım etkinliklerimize katılım sağlamasını istediğiniz izleyicilerin dikkatini çekmek önemli gerçekleştirmek ve bunu bir etkinlik bir proje yapıyorsunuz ve bunu duyurmak istiyorsunuz, farkındalığını arttırmak istiyorsunuz ve bunu tüm etkinlik bittikten ve tüm sosyal medya paylaşımları bittikten sonra değerlendirmeniz gerekir. Nerede hata yaptınız, nerede eksik var, nerede doğru yaptınız ki bundan sonrakileri daha iyi yürütebilmek adına.
Birtakım görsel ve video hazırlama ipuçları için birkaç tane program paylaştım. Sizlerle ekranda da görebilirsiniz artık işte biz öğrencilerimize tüm sunumlarını canva diye bir programda yapıyorlar. Ücretsiz öğrenci için öğrenci mail uzantıları için ücretsiz kullanabiliyorlar ve harika görsellere harika grafiklere ulaşabiliyorlar ya da işte video reel çekeceksiniz diyorum ya bu resimlerdeki o video ve görüntüleri birleştirme. Aslında size bu ortam aynı zamanda kendi kendinize bir prodüksiyon imkânı da veriyor birtakım programlarla.
Peki haftada kaç içerik paylaşmalı? Ye şimdi çok fazla olunca bu sefer insan kendini de bıktırabiliyor. Haftada bir gün ara vermek kaydıyla gün aşırı içerik paylaşmanın araştırmalara göre daha etkili olduğu kanıtlanmış. Video içeriklerini az önce bahsettiğim son cümleyi gördüğünüzde video içeriklerinin izleme süresi 10 saniyeden azdır. Video içerik yaparken ana mesajı ilk 3 veya 5 saniyede vermek durumundasınız. Ben yine böyle kendi alanım Doçentlik alanım da siyasal iletişim olduğu için hep o tarafa da çekiyorum. Dolayısıyla o anlamda da. Birtakım verileri anlaşın, büyük veri büyük veri diyoruz. Big data algoritmalar diyoruz. Bu sosyal medya platformlarının birçok da algoritması var.


Cambridge Analytica diye bir veri krizi oldu. Hatırlar mısınız? Trump’ın seçildiği dönemde bilmeyenler için çok kısa hatırlatmak istiyorum. Nasıldı bu veri krizi? Facebook’ta bir anket vardı. Bu Facebook’ta bu ankete Amerikan vatandaşları için bu ankete katılan kişiler Facebook hesaplarını açmak, gizlilik ayarlarını kaldırmak durumundaydılar. Bu ne sağladı? Bu veri bu anketi yayınlayan kişilere bu anketi çözen kişilerin verisini elde etme imkânı sağladı. Şimdi Facebook deyip geçmeyin. Sizin demografik özelliklerinden tutun, sosyal hayatınıza kadar birçok bilgiyi elde etmenizi sağlıyor, işte bayramı nasıl kutladınız, özel günleri nasıl kutladınız, birtakım aktivist hareketlerde bulunduğunuz, medeni durumunuz, yaşınız, her şeyimizle ilgili bilgiyi toplayan bu veri şirketleri sonrasında Trump ne yaptı? Gittiği eyaletlerde yaptığı miting konuşmalarını buradan aldığı işlenmiş bilgiyle gitti. Ona göre mesajlar, miting içerikleri oluşturdu. Çünkü oradan, sosyal medyadan ve o insanların Facebook’undan çektiği bilgileri hani işlenmiş bilgi diyoruz ya sadece enformasyon da değil, big data’nın değil işlenmiş bilginin şeyi kıymetli beklentilerini öğrendiği için bu big data sayesinde öğrendiği için gittiği yerlerde. Tüm konuşmalarını ve vaatlerini ona göre programlandı. Hiç beklenmeyen oldu ve Trump o dönem Başkanlığı kazandı ve çok küçük farkla. Çok farklı gerçi sistem orada ama kazanabildi. Yani çok bu kadar güçlü bir platform, etkileme gücü kuvvetli ama birçok da açığı olan bir platform, doğru ve etkili kullanmak gerekmekte.
Çok fazla enformasyon ağı olduğu için çok kriz ortamına krizlerin büyümesinde de çok ihtimal veren bir ortam işte bir hasthage, bir yanlış mesajınızda ya da yanlış bir yere giden mesajla bir anda bir krizin ortasında bulabiliyorsunuz kendinizi bunları iyi tasarlamak gerek. Bu yüzden de bahsettiğim o planlamayı yaparken dijital planlamayı yaparken de içeriklerinizi ona göre uygulamanız gerekiyor. Çünkü hocamın da bahsettiği gibi hani haber basın, haber, kamusal alan. Eskiden eski dönemde o herkesin kendi sorunlarıyla ilgili tartıştığı cafeler kahvehaneler iken şimdi artık sosyal medya bir kamusal alan geliştirdi mi? Tartışması içerisinde farklı yerlerde de bulabiliyorsunuz. Kendinizi farklı platformlarda taşınıp farklı amaçlarla, farklı manipülasyonlara gelinebilir, çok dikkatli olunması gerekiyor zaten.’’

 

Birlik Haber Ajansı Genel Müdürü Muhammet Kaçar, Sivil Toplum Kuruluşları’nda Basın, Medya İlişkisi üzerine yaptığı sunumda özellikle STK’ların medya kuruluşlarıyla yakın temasta bulunması gerektiğini söyleyerek, ‘’Medya mensuplarının ve kuruluşlarının çok yoğun programları oluyor. Örneğin ben DHA’da çalışırken her sabah bir toplantı yapar ve tüm haftayı programlardık. Bu sebeple STK’lar da medya mensuplarının bu yoğunlukları düşünerek onlara birebir ulaşmalı ve etkinliklerine dair en az 1 – 2 hafta önceden bilgilendirme yapmalıdır.’’ dedi.

STK’lar telif hakkını nasıl korur

Türkiye Kent Konseyleri Birliği Hukuk Danışma Av. Cüneyd Altıparmak, katılımcılara İnternet Ortamında Kişisel Verilerin Korunması ve Telif ile ilgili sunum gerçekleştirdi.

Altıparmak, gerçekleştirdiği sunumda, “Medya ve sivil toplum bu meseleye nasıl bakar? İki tane temel noktası var. Siz sivil toplum olarak ne topluyorsunuz bir kişinin adını soyadını telefon numarasını falan kişisel verilerini alıyorsunuz. Bunu korumakla yükümlüsünüz. İkincisi siz bazı şeyler üretiyorsunuz. Bugün buradaki konuşmalarınız toparlanacak şekilde sonuca ve bildirgeye dönüşecek. Günün sonunda bu sivil topluma ait bir telif hakkı olacak ve biz bu telif hakkını nasıl koruyacağız. Yani bize benzer rakip olan Öz TİMBİR bunu alıp yayınlarlarsa biz bunu nasıl ortadan kaldırmaya çalışacağız şeklinde olaya bakmak gerekiyor. Orada iki tane nokta var. Yani biz topladığımız verileri nasıl korumak zorundayız veya bizim ürettiğimiz telif ürünleri nasıl muhafaza edebiliriz, başkalarının bunu ihlal etmemesi için ne yapabiliriz buna bakacağız.” ifadelerini kullandı.

Programda sunum yapan diğer isimler ise şöyle:

Balıkesir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fatih Satıl; Sivil Toplum Örgütlerinin Dijital Kapasitesinin Geliştirilmesi

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Burcu Zeybek; Dijital İçerik Üretimi

TİMBİR Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa; Sivil Toplum Kuruluşları Etkin Sosyal Medya Kullanımı

Program, katılımcılar ve konuşmacılar arasında gerçekleşen soru-cevap ile devam etti.

Soru- cevap bölümünün ardından konuşmacılar ile TİMBİR heyetine hediyeleri takdim edildi ve günün anısına hatıra fotoğrafı çektirildi.

 

 

 

 

 

TİMBİR, “Sivil Toplum Medya Buluşmaları”nın ikinci ayağında Aydın’da

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir