Fethiye Gazeteciler Derneği (FGD) yönetimi ve üyeleri antik kent Patara’yı ve Saklıkent Kanyonu’nu gezdiler.
Fethiye Gazeteciler Derneği Başkanı Osman Baykuş, Başkan yardımcısı Sevinç Bölük, Sayman Işık Taban, yönetim kurulu üyesi Gökhan Ayyıldız, dernek üyesi gazetecileri Patara antik kentinin kazı başkanı Prof. Dr. Havva IşıkanIşık misafir etti.
Kısa bir tanışmanın ardından FGD Başkanı Osman Baykuş gezi hakkında bilgi verdi. Baykuş, “Bu geziyi 3 yıl önce planlamıştık. Pandemi nedeniyle erteledik. Sonra 11 Şubat için Havva hocamızla yeniden planladık. 6 Şubat’taki Kahramanmaraş depremleri nedeniyle ikinci kez erteledik. Ardından 14 Mayıs ve 2. Tura kalan 28 Mayıs seçimleri nedeniyle anca bu tarihe planlayabildik. Bölgemiz, ülkemiz hatta dünya kültür mirasının önemli merkezlerinden Likya Birliği’nin başkenti Patara’nın geçmişten günümüze önemini bir de 35 yıldır burada emek veren Prof. Dr. Havva hocamızdan dinleyelim diye planladık” dedi.
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Kurucu Öğretim Üyesi ve Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva IşıkanIşık; Fethiye Gazeteciler Derneği yönetimi ve üyelerine Likya’nın başkenti antik kent Patara’yı anlattı.
Ömrünü Patara’ya adayan Prof. Dr. Işık; 35 yıldır yapmış olduğu çalışmalarla Patara Antik Kenti’nde Deniz Feneri, Likya Birliği Meclisi Binası, antik tiyatro, anıtlar ve çok sayıda antik mezarları binlerce yıl sonra yeniden aydınlığa çıkardı.
“PATARA’YI İNCELEDİĞİMİZDE 8 VE 9 BİN YIL ÖNCESİNE AİT BİR TARİHE BAKABİLİYORUZ”
Fethiyeli gazetecilere Patara antik kentinin planının yapıldığı kroki bölümde anlatan Prof. Dr. Havva Işık “Bu topografyada kentin tüm bölgelerini ve yapılarını görmekteyiz. Bu kentin hangi unsurlarının önemli hale getirdiğini anlayabilmemiz ve tanıyabilmemiz için anlatımıma buradan başlamak istiyorum. Patara tarih sahnesinde limanı ile doğan bir kenttir. Liman derken sonradan yapılmış bir suni oluşumdan sizlere söz etmiyorum. Patara yapılırken doğal bir Haliç’i vardı. Bu Haliç tüm çağlar boyunca bir Liman olarak kullanılıyor. bu liman sadece ticari değil donanmalarından bulunduğu bir askeri üstür. Patara’da bulmuş olduğumuz en eski eserlerde günümüzden 8 bin yıl öncesine ait olduğunu görmekteyiz. Patara’yı incelediğimizde 8 ve 9 bin yıl öncesine ait bir tarihe bakabiliyoruz. Denizle bağlantılı Patara lagününün Eşen çayının getirmiş olduğu alüvyonlar ile kapanmasına kadar olan önemli bir tarih var. Bu tarih çok geniş bir şekilde kumsalla kapanıyor. Bu alan Patara’nın 12 kilometrelik bir kıyı şeridini kapsıyor. Doğal liman özelliğinin kapanması ile birlikte Patara’nın kentsel yaşamının sona erdiğini görmekteyiz.
“CEM SULTAN PATARA’DA RODOSLULAR İLE BULUŞTU”
Patara ile ilgili çok tarihsel bilgiler mevcut. Bizim Patara’nın limanı ile ilgili bağlantı kurabildiğimiz en önemli tarih 1484 yılında Cem sultanın Rodoslularda burada buluştuğuna dair bilgiler var. Rodos buraya 100 millik bir mesafede ve bu da Patara’nın Rodos ile hem siyasi hem de ticari bağlantılarının olması ile ilgili önemli bilgiler var. Bu bilgiye baktığımızda Cem sultan’ın 1484 yılında Patara’da Rodoslular ile buluşması limanın hala girilebilen ve küçükte olsa bir su yolunun var olduğuna dair işarettir. Bu güne baktığımızda bunların hiçbir yok. Dolayısıyla tüm bu bilgilere ulaşmak ve araştırma yapmak için çok büyük bir zaman harcamaktayız. Patara ile ilgili ikinci bir olay ise buranın bir deprem bölgesi olması nedeniyle tarihte yaşanan büyük bir depremin etkileri var. Bu bölgede büyük bir çökme yaşanmış olduğunu tespit etmiş olmaktayız. Patara’nın en önemli liman caddesini de gezdiğinizde ticaretin merkezi olan bu caddenin nasıl kaybolduğunu ve suyla bittiğini görebilmektesiniz. Dolayısıyla çökme nedeni ile bu tabakalara ulaşamıyoruz. Patara limanı çağlar boyunca sadece Likya’nın başkenti değil Doğun Akdeniz’in önemli limanı olarak kullanıldı. 4 ve 5’inci yüzyıllarda burasının bir ana liman ve deniz üssü olduğu ve Doğu Akdeniz’deki hakimiyeti elde etmek için deniz üzerinden harekat yapıldığını bilmekteyiz. Tarihten dolayı Patara ile ilgili çok geniş bilgiler edinmekteyiz ve Patara uluslararası bir liman kenti özelliği taşımaktadır. Yapmış olduğumuz kazılarda Patara aynı zamanda bir üretim merkezi olmaktadır. Heykel, çanak, çömlek ve cam yapımı ile ilgili bilgilere de kazılarımızda ulaşmış bir durumdayız. Patara’nın tarihte refah payının artmış olduğu bir kenttir. Bu özellikleri ve buradaki yapıları da incelediğimizde Patara’nın bir başkent olma statüsüne ulaştığını biliyoruz ” dedi.
“DEMOKRASİ ATİNA’DAN DEĞİL PATARA’DAN DOĞDU”
Fethiyeli gazetecilere Patara’yı gezdiren Prof. Dr. Havva Işık; gazetecilere antik tiyatro, meclis binası ve liman caddesinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Işık konuşmasında “Patara engelsiz bir müze ve ören yeridir. Burayı engelli vatandaşlarımız da rahatlıkla gezebilir. Aynı zamanda bir bebek arabası ile de gezebilirsiniz. Bununla ilgili çalışmalar yaptık. Tiyatromuzda konserler düzenlenmektedir. Bakanlığımız bizlere çok büyük yardımlarda bulundu. Bulunmaya da devam ediyor” dedi. Antik tiyatro ve meclis binası ile ilgili araştırmalar hakkında da bilgi veren Havva Işık; Patara Antik Tiyatrosu Likyalı bir kadının bağışıyla yapılmış ve hatta Likya Birliği’nde hangi aileden olduğu sorulduğunda anne ve hatta anneanne adıyla anlatıldığını belirtti. Havva Işık “Likya Birliği’nin başkentliğini yapan Patara Antik Kentinde dünyanın en eski demokratik meclis binası bulunmaktadır. Patara meclis binasında Likya kentlerinden gelen temsilcilere ev sahipliği yapmaktaydı. Burada alınan kararlar ile Likya yönetilmekteydi. Aynı zamanda Likya kentleri ile ilgili sorunlar ile önemli davalar burada çözülmekteydi. Patara’daki meclis binası ile ilgili bilgilere ulaştığımız Montesquieu tarafından yazılan “Yasaların Ruhu” adlı kitabında; Patara meclis binası; yönetim biçimiyle gelmiş geçmiş en mükemmel cumhuriyet modelinin simgesi olarak tanımlanmaktadır. Demokrasi dediğimiz kavramın oluştuğu toprakların Anadolu’da olduğu bilindiğinde bunun bizi aslında hiç de şaşırtmadığını görüyoruz. Meclis binamız uzun süren bir çalışma ile TBMM tarafından restore ettirilmiştir. Bugün ilimizde olan yapı, dünyada türünün en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir” dedi. 2020 yılının Patara Yılı olarak ilan edilmesinden dolayı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’a teşekkür eden Prof. Dr. Havva Işık “Montesquieu`nun en mükemmel yönetim biçimini tanınırlığı daha fazla olan Atina demokrasisi üzerinden değil, Likya Birliğinin Cumhuriyet modeli üzerinden yürüttüğünü belirtti. Işık konuşmasında “Işık, şöyle konuştu: “İlk değil ama onun kadar önemli başka bir özelliğe sahip. Bu meclis binası içinde aydınlanma çağının en önemli isimlerinden Fransız filozof Montesquieu`nun `Yasaların ruhu` adlı kitabında dönemin bütün yönetim biçimlerini incelediği, geçmişteki bütün yönetim biçimlerini inceledikten sonra kurduğu müthiş cümlelerin iz düşümü var. Montesquieu, `Bana sorarsanız bugüne kadar gelmiş geçmiş en mükemmel cumhuriyet hangisidir diye, size Likya Birliği`ni gösteririm` der. İşte o birliğin meclisinin toplantı yaptığı yer Patara’dır” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığına’ da teşekkür eden prof. Dr. Havva Işık “Bizans diye bir ifade tarihte yoktur. Asıl adı Doğu Roma İmparatorluğudur. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde “Ben aynı zamanda Doğu Roma’nın da İmparatoruyum” demiştir. Bizans ismi tarih boyunca bu topraklara Helen-Yunan ruhunu aşılamak amacıyla kullanılmıştır. Bakanlığımız tüm müzelerinde Bizans ibaresini kaldırarak Doğu Roma ibaresini kullanmıştır. Bakanlığımıza da buradan bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.
“PATARA’DAKİ OSMANLI İZLERİ”
Patara antik kentinde kazı çalışmalarına devam eden Prof. Dr. Havva Işık; Patara antik kentindeki Osmanlı devletinin ilk telsiz, telgraf istasyonuna ait yapılan çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Prof. Dr. Havva Işık konuşmasında “Osmanlı Devletinin Libya ve Trablusgarp’taki topraklarını kaybetmemek için Patara’da ve Libya Derne’de karşılıklı olarak kurulan telsiz, telgraf istasyonunun öyküsünü anlattı. II. Abdülhamid Han’ın ne kadar vizyoner bir bakış açısına sahip olduğunu ifade eden Havva Işık; o dönem devletin bütçesi için çok önem arz eden bir meblağ olan 12 bin altın Osmanlı lirası harcanarak istasyonun kurulduğunu söyledi. Osmanlı’nın bu parayı tek kalemde çıkarabilecek bir durumda olmamasına rağmen Libya ile bağın kopmaması önemsendiği için söz konusu meblağın gözden çıkarıldığını anlatan Prof. Dr. Havva Işık “Osmanlı’nın bu parayı tek kalemde çıkarabilecek bir durumda olmamasına rağmen Libya ile bağın kopmaması önemsendiği için söz konusu meblağın gözden çıkarıldığını ifade etti. Işık “Patara’daki istasyonun karşı taraftaki karşılığı ise Libya’nın Derne kentinde yer alıyor. Aradaki mesafe 850 kilometre. Bu kadar uzun bir mesafeyi o dönemde geçebilen başka bir telsiz telgraf yok. Çağ açıcı bir gelişim olarak nitelendirebiliriz bunu. Bu istasyonda günlük 4 bin kelimenin aktarılması hedefleniyor. Sultan Abdülhamid Han o dönem bu teknolojiyi öğrenmek için Türk mühendisler Galip ve Hasan beyleri de Almanya’ya gönderiyor. Ardından biri Patara’da diğeri de Derne’de görev yapıyor. O teknolojiye kendi öz gücümüzle sahip olma çabasını da görüyoruz. Gerçekten takdire şayan bir durum olmaktadır.
“PATARA ANTİK TİYATROSU İTALYANLAR TARAFINDAN BOMBALANDI”
Tam tarihi tespit edemedik ama İtalyanlar durduk yerde benimde bir sömürgem ve kolonim olsun diye Osmanlı’ya savaş açıyor ve ardından Hem Libya Derne’deki istasyonu hem de Patara’daki telsiz, telgraf istasyonu bombalıyor. Bu esnada antik tiyatronun güneydoğu köşesi de isabet alıyor. Bugün antik tiyatroda gördüğümüz büyük göçük bu bombalardan kalma. İstasyon’daki çalışmalarımız devam ediyor. Yapıların orijinal resimleri var. Bu yapıların onarımları gerçekleştirilip buraya bir telsiz telgraf müzesi oluşturulacak. Çok mutluyum, gururluyum. Bu yapı bize Osmanlı’nın yeni adımları duyulmaya başlanan Türkiye Cumhuriyeti ile kesiştiği yerde duran, insanın tüylerini ürperten bir tarihi anlatıyor. Libya’da o dönem İtalyanlara karşı savaşan kişi Sultan Abdülhamid’in ordusunun subayı olan Binbaşı Mustafa Kemal’di. Atatürk’ün Osmanlı İtalyan savaşında çekilmiş tarihi fotoğrafların ı biliyorsunuz. İşte o fotoğrafları Derne’de çekilmiştir. Atatürk gönüllü olarak Kuzey Afrika’daki son Osmanlı toprağını kurtarmak için kendi imkanlarıyla gittiği o savaşta gözünden yaralanmıştı. Bütün bunlar göz önüne alındığında, bu istasyonlar buradaki antik tiyatro, hamam kadar önemli. Bütün kalıntılar kadar korunması ve geleceğe taşınması gerekiyor” dedi.
Geziye Fethiye Gazeteciler Derneği üyelerinin yanı sıra, FGD üyesi ve Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Ege Bölge Başkanı Serap Ülkü Özdemir, Fethiye Yerel Tohum Derneği Başkanı Ebru Oğuzhan Yeter de katılanlar arasındaydı.
Patara antik kenti ziyaretinden sonra Fethiye Gazeteciler Derneği yönetimi ve üyeleri Saklıkent Kanyonu’nda serinleyerek, gezilerini tamamladılar.
S.Cemal SÜZEROĞLU