Büşra Duran yazdı…
Merhaba kıymetli okurlarım, keyifler nasıl? Umarım mükemmel bir gün geçiriyorsunuzdur. Bugün sizlere benim ve bir çoğumuzun vazgeçilmezi olan Türk Kahvesi’nden etraflıca bahsetmek istiyorum. Hemen kahvemi alıp geliyorum!
Kahve bizde dostluk,sağlık ve fal demek … Bazılarımız kahvesiz ayılamaz bazılarımız ise kahvesiz çalışamaz. Tabii sadece fal bakmak için de kahve tüketen fal severler de var.
Kahve sözcüğünün kökenine dair birçok rivayet bulunsa da, Arapça ‘Kuvve’ kelimesinden türemiş olan anlamı bana çok uygun ve hoş gelmekte, hem hoş kokulu olması hem de keyif vermesinden ötürü bu ismi almıştır. Bence de tam olarak böyle.
Bir rivayete göre Habeşistan ve Yemen Fatihi Özdemir Paşa sefer dönüşü İstanbul’a bir miktar kahve getirmiş, Türkiye’ye gelişi de ilkin böyle olmuştur.
Kahvenin Avrupa yolculuğununda İstanbul’dan çıktığını biliyor muydunuz? Gurur verici değil mi? Kahve aslında bir meyve olarak ağaçta yetişiyor. Sıcağı seven bir meyve 6-8 metreye kadar büyüyebilen boyu var.
Ben Türk Kahvesi’ni köpüklü severim. Kahvenin daha uzun süreli sıcak kalmasını sağlıyor. Türk Kahvesi’nin diğer kahvelere oranla daha az kafein içermesi sağlık açısından da önemli .Ayrıca Türk Kahvesi çok ekonomik. mevcut koşullarda ekonomik düşünüyoruz herşeyi malum.
Türk Kahvesi’nin kalorisi az, antioksidan miktarı ise çok. Sütle içilince daha uzun süreli tok tutma özelliği olmakla beraber insülin direncini de kırıp, tatlı ihtiyacını azaltıyor. Ayrıca beynimizdeki dopamin seviyesini artırdıkça daha mutlu hissediyoruz, Ah be kahve sen nelere kadirsin!
Bir kahvenin güzel olması için sadece çekirdeğinin kaliteli olması yetmez. Kavrulması, öğütülmesi, saklanması ve pişirilmesi… Bunlar hepsi bir bütündür.
Efendim detaylar mühim :) Birinden biri eksik kalınca damak hisseder…Günümüzde artık kahve makinaları meşhur oldu malumunuz ama bence bakır cezvelerin yerini hiçbir şekilde tutamaz .Yılda bir kez kalaylatırsak bakır cezvede kahve içmenin keyfini çıkarabiliriz.
Ben kahveyi şekerli severim bunun için de bir fincan kahveye birbuçuk kesme şeker yeterli geliyor. Ben günde en az üç fincan kahve tüketiyorum kıymetli okurlarım. Benim için rutin Türk Kahvesi’nin kesinlikle daha fazla tok tutma özelliği olduğu için bünyeye iyi geldiğini düşünüyorum. Konsantrasyonumu artırdığı için güne çabuk adapte oluyorum.
Kalbe dosttur kahve içindeki antioksidanın aynı zamanda depresyon ve stresi de azalttığı söylenir, doğrudur. Kan basıncını düzenleme, ağrı kesici ilaçların etkisini artırma, karaciğer yağlanmasının karşısında durma gibi özellikleri de var. Mucizevi diyorum ya!
Atina Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre kahve içen insanların ömrü daha uzun oluyormuş. Ayrıca kahvem bitince telvesini de yüzüme sürüyorum, hem hesaplı hem de cilde çok iyi gelen bir maske. Gözenekleri tertemiz yapıyor. Üzerine de bir buz masajı oh mis gibi tertemiz ciltler…
Kahve sen nelere kadirsin ya! Tabii herşeyin kararı var kıymetli okurlarım, fazlası zarar. Eğer fazla Türk Kahvesi ve diğer kahveleri de tüketirseniz benim gibi migren mağduru iseniz maalesef ki, tetikliyor, kalp rahatsızlığı olan insanlarda kalp çarpıntısı da yapabilir.
Bazı uzmanlar aşırı kafein tüketiminin doğurganlığı etkilediğinide söyler. Yine de en az kafein oranı Türk kahvesi’nde var. Bence en sağlıklısı da o. Yine uzmanlar günde en fazla üç tane kahve içmeyi öneriyor. Neyse ki ben de üç tane de bırakıyorum.
E tabii kahve falsız olursa yarım kalır bende… Mutlaka şekillere bakıp bir şeylere yorumluyor, moral depoluyorum.
Türk Kahvesi benim için olmazsa olmaz ve mucizevi birşey. Deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Boşuna dememişler: Bir kahvenin 40 yıllık hatırı vardır” Kahveyle ilgili ne kadar yazsak da azdır. Yazımı burada noktalarken, sağlıkla, afiyetle nice kahve içmenizi diliyorum. Hoşçakalın kıymetli okurlarım. Sizi seviyorum. (Rıdvan Can)