“Bazı tümörler doğuştan da olabilir”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Bazı tümörler doğuştan da olabilir”Özel Medinova Hastanesi Göz Hekimi Operatör Doktor Hakkı Özgür Konya, gözün arkasında hareket etmesini, gözün ilerlemesine, çift görme yapabilecek ağrıması ve kızarması gibi problemleri oluşturabilecek tümörler ve hiçbir şey olmadan belirti vermeden muayenede karşılaşabilen tümörlerde vardır. Bazı tümörler doğuştan da olabilir” dedi.
 
Mehmet Aydın – AYDIN – Birlik Haber Ajansı (BHA)
 
tvDEN ekranlarında Hazal Bayık’ın hazırlayıp sunduğu Sağlık Vakti programının konuğu, Özel Medinova Hastanesi Göz Hekimi Operatör Doktor Hakkı Özgür Konya oldu.
 
Göz hastalıkları hakkında bilgiler veren Konya, “Göz çevresi estetiği özellikle güneş ışığına çok fazla maruz kalmamız, Aydın’da nem ve çok sıcak bir yer olmasından dolayı ozon tabakasındaki değişimler, güneşteki patlamaların yüksek olması nedeniyle göz çevresindeki kırışıklıkların, göz kapağında oluşan tümörleri daha çok görebilmekteyiz. Ayrıca, insanların yaşam süresi uzadığı için göz çevresinde bazı oluşan deri sarkmaları, kolesteron birikimleri oluşmuş, pıhtılaşmaları gibi görüntüyü bozan, kendilerine karşı daha genç, daha simetrik görüntü arayan insanları uyguladığımız işlemler oluyor. Üst kapaklarımızı gerebiliyoruz. Kaşlarımızı kaldırabiliyoruz ve göz altı torbalarımızı aldırabiliyoruz. Göz kapağında oluşan tümörleri de incelemeye yollamak için özel tekniklerle çıkartıyoruz” açıklamasını yaptı.
 
“GÖZÜN DIŞ KISMINDAN DAHA ÇEKİK OLMASINI İSTİYOR”
 
Doktor ve hasta iletişiminin öneminde değinen Konya, “Hastaların muayeneye geldiğinde karşıdaki hekime güvenmesi ve birlikte olan prosedüre uyum sağlaması gerekmektedir. Güzellik üzerine olan estetikleri hastalarımızın nasıl bir göz istediğini öğrenerek bunu ön muayenede gerçekleştiriyoruz. Üst kapak sarkması olan kişiler bazen sarkmasının tamamen alınmasını, kaşlarının yukarı kaldırılmasını, fox eye ya da badem gözü olarak gözün dış kısmından daha çekik olmasını istiyor. Aynı ameliyatın içerisinde planlanan kalıcı veya geçici çözümlerde bunları ayarlıyoruz. Hasta belli bir süre sonra değişimini istiyorsa Fransız askısı gibi geçici çözümlerle yapabiliyoruz ya da tamamen kalmasını istiyorsa fıtıklaşmış yağları cerrahi işlemlerde alıyoruz. Bunların hepsi lokal anestezi altında olan işlemler. Küçük bir iğne ile uyuşturma sağlayarak dokunmalarımızı hissedip hiçbir ağrı hissetmeyerek prosedürü tamamlıyoruz” sözlerine yer verdi.
 
“TABİİ Kİ KADINLARIMIZ BU KONUDA ÇOK DAHA ÖNDELER”
 
Uygulama için yaş sınırı olmadığını belirten Göz Hekimi Operatör Doktor Hakkı Özgür Konya, “Daha önce ameliyat olmuş hastalarda bu tür işlemleri yaparken dikkat etmek gerekir. Çünkü dokular değişmiş oluyor. Bazen hastanın isteği karşılanmamış olabilir, buna çok dikkat etmek gerekiyor. Ameliyat öncesi hazırlık aşamalarında özellikle kan sulandırıcı kullanılan hastalar bizler için önemli oluyor. Herhangi bir sıkıntı olmasa da ameliyat içerisinde kanama kontrolünü sağlayamıyoruz, morluklar daha çok oluyor, işlem daha ağır oluyor. En az 3-4 gün önceden kan sulandırıcı kullanılıyorsa kesilmesini öneriyoruz. Onun dışında bizi engelleyen bir durum olmuyor. 18 yaş altındaki bireylere göz ameliyatlarını önermiyoruz. Göz yapısı, kolajen yapısı, cilt altı bağ dokuları, esnekliği çok düzenli olduğu için herhangi bir işlem yapmayı önermiyoruz. Henüz gençleşmeye ihtiyaçları yok veyahutta daha yeni dokulara ihtiyaçları yok. Tabii 18 yaşında göz kapağı düşüklüğü olan, görmesini engelleyen çocuğumuza ya da genç bir bireye bunu uygulayabiliriz. O zaman bizi daha çok görsel değil fonksiyonel özellikler etkiliyor. Ama 18-20 yaş sonrasında eğer ki dokuları çok kuruysa veyahut da elastik bireyler olabiliyor, kilolu olup aşırı kilo veren kişilerin derilerde sarkma olabiliyor onlar da uygulayabiliyoruz. Yaş olarak üst bir sınırımız yok. 80 yaşındaki bir insanda görmeyi, karşıya rahat bakmayı, kaşlarını açmadan bakmayı da hak ediyor. Eşarpla, bantla göz kapaklarını bağlayan hastalarımız da var. Onları ameliyat ettiğimizde gerçekten çok mutlu oluyorlar. Ameliyat sonrasında kendilerini zorlamamak onlar için çok büyük bir yaşam konforu oluşturuyor. Eskiden erkeklerin bakım yapması biraz daha nahoş karşılanırken toplum arasında artık bunlar aşıldı. Kendisinin öz bakımını daha iyi bir şekilde yapılıyor. Tabii ki kadınlarımız bu konuda çok daha öndeler” dedi.
 
“YARDIMCI MALZEMELER İLE ORADAKİ MORLUKLARI, ÇÖKMELERİ, KIRIŞIKLIKLARI AŞABİLİYORUZ”
 
Yaptıkları işlemler hakkında bilgiler veren Göz Hekimi Konya, “Göz altı morlukları dokularımızın incelmesinde, cilt altındaki damarlarımızın daha fazla görünmesinde uyguladığımız çeşitli yöntemler var. İlk başta hastalarımıza mezoterapi uyguluyoruz. Mezoterapinin içerisinde mineraller, vitaminler ve polipeptit dediğimiz protein benzeri canlandırmaya yarayan bazı moleküller oluyor. Onları veriyoruz. Doku arası harç diyebileceğim yapay doku canlandırıyoruz. Çok genç bireylerde, 20 yaş sonrasında çok yoğun bir güneş mağduriyeti olmuş olan bireylerde bunların yapılmasını öneriyoruz. Fakat daha ilerleyen yaşlarda dokumuzun cevabı yeterli olmuyor. O hastalarımıza dolgu malzemeleri veya biyolojik çekme biyolojik risklerinden ürünlerle dolgu olmayan ama daha yoğun moleküllerle canlandırma ya da Fransız askısı ya da örümcek ağı ile yardımcı malzemeler ile oradaki morlukları, çökmeleri, kırışıklıkları aşabiliyoruz. Biyolojik Lifting dediğimiz ürünleri 01-12 şeklinde uyguluyoruz. 1 yıl sürdüğünü gösteren hastalarımız var. Genç hastalarımda 8-9 ayı rahat çıkardığını söyleyebilirim. Biraz daha yaşlı hastalarımıza bu işe 6 ayda olduğunu söyleyebilirim. Dolguda kullandığımız özel malzemelerle cilt o artık olmayan yenilenmeyen maddeyi yapay olarak içeriye eklemiş oluyoruz. Bunların kalıcılık süresi minimum 8 ay oluyor. Son çalışmalarda 2 yıl uzadığını gördük. Dolgu işlemini uyguladığımızda hastaya dolguyu minimal şekilde uygulamak ve tekrarlayan şekilde uygulamayı en az bir senede öneriyorum” açıklamalarında bulundu.
 
“BUNLAR ÇOK NADİR GÖRDÜĞÜMÜZ DURUMLAR”
 
Özel Medinova Hastanesi Göz Hekimi Operatör Doktor Hakkı Özgür Konya, son olarak şunları kaydetti;
“Güneş ışığından korunmayı, güneş koruyucu kremlerin yaz kış kullanmalarını öneriyoruz. Gün içerisinde 3 kez kullanılması gerekir. Karşılaştığımız en iyi ciltler Güney Kore, Japonya gibi Uzak Doğu insanlarında. Onlar inanılmaz şekilde kendilerini güneşten koruyorlar. Kaliteli ciltlere sahipler. Cildin yaşlanmasındaki en önemli faktör güneş ışığı ve sigaradır. Cildinizi nemlendirin, güneş kreminizi sürün ve sigara içmeyin. Cildimizi kendimizin metabolik yansımamız olarak değerlendirmemiz gerekir. Cildimizin iyi olması için bol su içmeliyiz, spor yapıp yenilenmeliyiz, dengeli beslenmeliyiz. Tek düzey beslenip vitamini yüksek yiyeceklerin daha sık tüketilmesi, cilt bakımına özen gösterilmesi gerekir. C vitamini, retinol ve A vitamini gibi vitaminler cilt için önemlidir. İşlemlerimizi gözün bütünlüğünü bozmadan yapmaya çalışıyoruz. Büyük yara gibi görünen ya da görüntüsü bize kanser gibi düşündürecek olanlardan daha geniş düşünmemiz gerekiyor. Minimal şekil bozukluğu yaratmaya çalışsak da bazen şekil bozukluğu ortaya çıkabiliyor. Ayrıca gözün yuvarlak kısmının tümörleri olabiliyor. Bu tümörler açısından hastanın görüntülenmesi bizim için iyi oluyor. Bazı tümörler çok agresif ve vahşi oluyor. Bazen tüm gözün alınması mümkün olabiliyor. Ama bunlar çok nadir gördüğümüz durumlar. Gözün kendisinde olan tümörlerde radyoaktif plaklar dikiyoruz. Kanserli dokunun olduğu alana gözünün içerisinde cerrahi işlem uygulayıp silikon dolduruyoruz ve bunu bir ay sonra da çıkartıyoruz. Hastalarımız genellikle başka bir yerinde tümörü olup belirti veriyor. Gözün arkasında hareket etmesini, gözün ilerlemesine, çift görme yapabilecek ağrıması ve kızarması gibi problemleri oluşturabilecek tümörler ve hiçbir şey olmadan belirti vermeden muayenede karşılaşabilen tümörlerde vardır. Bazı tümörler doğuştan da olabilir. Ne kadar erken görülebilir düzeye gelirse o zaman çabuk görünür hale gelir.” (Birlik Haber Ajansı-BHA)

“Bazı tümörler doğuştan da olabilir”