“Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki; her karışı tarih, her karışı kültür, her karış toprağı lezzet. Çünkü hakikaten tarih boyunca çok önemli bir coğrafya olmuş, çok kavimler yaşamış bütün ülkenin her toprağında. Dolayısıyla her kavim, her bir imparatorluk burada bir zenginlik bırakmış; hem kültür zenginliği bırakmış, hem tarih zenginliği bırakmış hem de gastronomi zenginliği bırakmış.
Türkiye tarihi lezzetle evrilmiş bir kent. Adana’yı biraz daha öne çıkartmak istiyorum. On altı kavmin yaşadığı ve her kavmin bir zenginlik bıraktığı Adana. Adana denince akla kebap geliyor, ancak Adana kebaptan ibaret değil. Adana’da şalgamı, bici bicisi, şırdanı, nohutlu dolması, özel içli köftesi gibi dört yüzü aşkın lezzeti var ki…
Turist sayısı giderek artıyor. Müthiş bir sayıya ulaştı ve ciddi bir bacasız sanayi oldu. Bütün ülkeler turizmden paylarını almaya çalışıyor ve bunun için çok fazla etkinlik yapıyorlar. Biz de aynısını yapıyoruz tabiatıyla. Eskiden turizm biraz kum, biraz deniz, biraz güneşti ama şimdi daha çok kültüre, tarihi dokuyu görmeye ve aynı zamanda gastronomiye evrilmeye başladı. Burada Afyon, Adana ve Türkiye’nin tüm illeri çok şanslı. Umut ediyorum ki çok kısa sürede Türkiye, yüz milyon doları aşacak ve dolar eksiğini de bu şekilde karşılayacaktır.”