ANKARA-BHA

Prof. Dr. Zakir Avşar, "Gerçeklik krizi ve Özgür Özel’in dünyadan kopuşu" başlıklı yazısında özetle şunlara yer verdi:

"Türkiye, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının başında ekonomi, savunma sanayii, enerji bağımsızlığı, yerli ve milli teknoloji gibi birçok alanda tarihi gelişmeler kaydediyor.

İpekyolu Belediyeleri tarihi konakta buluştu İpekyolu Belediyeleri tarihi konakta buluştu

Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge diyor. ‘Türkiye Yüzyılı’nı adım adım gerçekleştiriyor…

Ancak bu büyük dönüşüm döneminde ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in, yüzeysel ve popülist söylemlerle kamuoyunu yönlendirmeye çalıştığı günleri de eş zamanlı yaşıyoruz…

Özgür Özel, siyaset sahnesine çıktığı ilk andan bu yana kamuoyunu etkilemek için sıkça başvurduğu abartılı, çarpıtılmış ve çoğu zaman doğruluk zemini bulunmayan açıklamalarla dikkat çeken bir figür. Hatırlanırsa bir zamanlar tüm çiftçilere ‘bedava traktör’ vaat etmiş, sonrasında da ‘oy almak için söyledim’ deyip işin içinden sıyrılıvermişti…

Genel Başkan ama Partisi ve kendisi bakımından gündemi yok denecek kadar sığ…

Yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle görevden uzaklaştırılmış ve tutuklanmış İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu dışında da bir derdi, tasası yok…

Özgür Özel'in siyaset gündemi de gelecek vizyonu da Ekrem İmamoğlu’na prangalanmış durumda.

İmamoğlu’nun tutuklanması, görevden uzaklaştırılması, yargı süreçleri, itirafçılar, etkin pişmanlar, şikâyetçiler, tanıklar, belgeler, teknik ve fiziki takip raporları olup bitenleri açıkça CHP içinden, etrafından şekillenmiş hadiseler olarak ortaya koyuyor ama Özel hala başka yerlerde dolaşmayı tercih ediyor…

Bu Ekrem’e özel gündemine dair yaptığı açıklamalarda da gerçeklikten kopuk, veriye dayanmayan bir anlatı kurmakta; kamuoyunu “algı” üzerinden yönlendirme çaba ve stratejisini tercih etmekte.

Enflasyon, yoksulluk, yolsuzluk gibi kavramları konuşmalarında sürekli tekrar etmesine rağmen, bu kavramların ifade ettiği sorunların çözümüne dair somut bir öneri ya da model geliştirmemekte.

Özgür Özel'in bu hali, muhalefetin eleştiri anlayışını iftira, isnat, inkar, ikrar zeminlerine indirgerken, halkın beklentilerine karşılık veremeyen bir pozisyona sürüklemekte.

Keza, kullandığı saldırgan, kutuplaştırıcı ve zaman zaman hakaret boyutuna ulaşan siyasi dil, demokratik siyaset kültürüne zarar vermekte. Toplumu birleştirici değil, ayrıştırıcı bir dil tercihi ve siyasi etik açısından sorunlu açıklamaları; Türkiye'nin istikrar ve güven ortamını zedeleyen bir muhalefet tarzının tezahürüdür.

CHP liderliği, siyaset arenasını bir tür polemik yarışına dönüştürerek, iktidarı yıpratma arayışı dışında bir strateji üretmemekte.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, küresel diplomaside oyun kurucu bir ülke haline geldi. Özel’de, CHP’de ne kadar aksini söylerse söylesin bu böyle…"

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...