BAKAN KURUM 3. ULUSLARARASI GAYRİMENKUL GELİŞTİRME VE YÖNETİM KONFERANSI’NA KATILDI
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ankara Üniversitesi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Konferansı’na katılarak, “81 ilimizin yüz yıllık geleceğini ortaya koyan ‘Türkiye Ulusal Mekânsal Strateji Planı’ ile birlikte şehirlerin siluetinin korunması, insanlarımızın hayat kalitesinin arttırılması ve yine istihdamın güçlendirilmesini sağlayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle birlikte mart ayında, Türkiye Mekânsal Strateji Planımızın tanıtım toplantısını da gerçekleştireceğiz…” dedi. Bakan Kurum, pandemi ve savaşların yol açtığı ekonomik krizlerle birçok ülkenin sosyal devlet anlayışını rafa kaldırdığını ifade ederek, “Bütün bu süreçte tüm sıkıntılara rağmen ülke olarak inşaat sektöründe hala dünyada ikinci sıradayız. Gayrimenkul alanındaki her hamle, 250 tane alt sektörü de beraberinde tetikliyor… 45 ilimizde 80 Tarihi Kent Meydanımızı yeniden ihya ediyoruz. Hedefimiz 2033 yılında Tarihi Kent Meydanı sayımızı tüm Türkiye’de 250’ye çıkarmak…. Altyapısını hazırlayıp vatandaşlarımıza uygun şartlarda alan tahsisi edebilmek ve eve erişimini sağlamak adına 1 milyon altyapılı arsamızı vatandaşımıza sunduk, kurallarımızı çekmeye de bugün itibariyle başladık…” diye konuştu. Türkiye Yüzyılı’nın sıfır atığın yüzyılı, sürdürülebilirliğin yüzyılı olacağını vurgulayan Bakan Kurum, “2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerimiz doğrultusunda, her alanda koymuş olduğumuz hedeflerle büyüyeceğiz ve bu hedefleri hep birlikte gerçekleştireceğiz.” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ankara Üniversitesi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Konferansı’na katıldı.
Burada bir konuşma yapan Bakan Kurum, konferansın ana temasının “Gayrimenkulde Yeni Gerçeklik ve Yeni Norma” olarak belirlendiğini ifade ederek günün ihtiyaçlarına göre gayrimenkul alanının yeni normallere göre geliştirilmesinin çok değerli olduğunu vurguladı.
“İklim krizine karşı tek çare; hayatın her alanında köklü değişikliklere gitmek ve sürdürülebilir bir yeşil dönüşümdür”
Bakan Kurum, iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan afetlerin artık yeni bir normal haline dönüştüğünü ve bununla mücadelede herkese iş düştüğünü ifade ederek, “Ortak Evimiz Dünyamız ve cennet vatanımız Türkiye, iklim krizinin ağır sonuçlarıyla karşı karşıya. Sinop, Bartın, Kastamonu, Rize büyük seller yaşadığımız illerimiz. Antalya ve Muğla’daki orman yangınları, Marmara Denizi’nde daha önce hiç görmediğimiz ama iki yıl önce rastladığımız müsilaj iklim değişikliğinin en somut örnekleridir. Bunları yeni normal olarak gösteren şey ise bu afetlerin sayısının ve çeşidinin her geçen gün artması ve hayatın doğal akışı haline gelmesidir. Bu afetleri artık doğal karşılıyoruz. Bakanlık sürecimizde, hemen hemen hiç yerimizde oturmadık. Sel oldu gittik, deprem oldu gittik, yangın vardı yine vatandaşımızın yanındaydık. Belki tarihimizde görülmedik afetleri yaşıyoruz. Bunun sebebi yeni normal, yani iklim değişikliğinin şehirlere, havamıza, suyumuza, toprağımıza olan etkileri. Peki bu krize karşı çare nedir? Aslında bu çareyi de hep birlikte ortaya koymak zorundayız. İklim krizine karşı tek çaremiz, hayatın her alanında köklü değişikliklere gitmek ve sürdürülebilir bir yeşil dönüşümdür.” şeklinde konuştu.
“Maalesef, gelişmiş ülkeler dünyanın kaynaklarını hoyratça hiç bitmeyecekmiş gibi kullandılar”
Bakan Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedeflerini ilan ettiğini vurgulayarak, “Bu doğrultuda Türkiye olarak tüm gayretlerimizi ortaya koyuyoruz. Dünyanın bu hale gelmesinde ülkemizin tarihi bir sorumluluğu yok. Gelişmiş ülkeler maalesef dünyanın kaynaklarını hoyratça hiç bitmeyecekmiş gibi kullanmışlar. Bugün gelinen noktada dünyamız 1.2 santigrat derece ısınmış, 1.5 derecede tutabilmek için bütün dünya ülkeleri mücadele veriyor. Eğer o 1.5 derecede tutabilirsek yaşanabilir bir dünya olacak. Bugün tabloya baktığımızda 1.5 derece de tutmanın zor olduğu sonucunu görüyoruz. Dolayısıyla bu mücadeleyi hep birlikte yapmak durumundayız. Sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde suyumuza da sahip çıkmalıyız. Dünya nüfusu 2050’de 10 milyarlara ulaşacak ve su kaynakları aynı, hatta iklim değişikliğinin etkileriyle birlikte su kaynakları azalıyor. Dolayısıyla biz tüm alanlarda yaşam kültürümüzü yeni ihtiyaçlara yeni normale göre belirlemek durumundayız.” dedi.
“Dünya’da söz sahibi olmak için tüm alanlarda yeni teknolojiler geliştirmek zorundayız”
Bakan Kurum, iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’yi sürecin lideri ve rol modeli yapmak için hep birlikte gece gündüz çalıştıklarını ifade ederek, “Dünya yeni bir anlayışa lineer ekonomiden, döngüsel ekonomi anlayışına geçiyor. Bu anlayışla birlikte fırsatı değerlendiren, bu fırsatta liderlik yapan ülke olma arzusu ve isteğiyle bu süreci yönetmeye çalışıyoruz. Tüm sektörlerimizle birlikte sanayimizde, turizmimizde, yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte enerji üretimimizde, üniversitelerimizin AR-GE projelerinde, iklim değişikliği ile ilgili binalar geliştirelim ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltabilmek amacıyla yeni malzemeler geliştirelim. Bunu hep birlikte yapalım. Biz her türlü desteği vermeye hazırız. Çünkü bu yeni normalde, yeni ihtiyaçlar doğrultusunda ne kadar öne çıkarsanız ve bu teknolojileri ilk geliştiren olursanız, o ölçüde de ülkeniz sektörünüz o alan dünyada söz sahibi oluyor. Bugün nasıl ki Türkiye İHA ve SİHA’da söz sahibi ise tüm alanlarda yeni teknolojileri geliştirmek durumundayız.” diye konuştu.
“Ülke olarak inşaat sektöründe hala dünyada ikinci sıradayız”
Bakan Kurum, pandemi ve savaşların yol açtığı ekonomik krizlerle bir çok ülkenin sosyal devlet anlayışını rafa kaldırdığını ifade ederek, “Bütün bu süreçte tüm sıkıntılara rağmen ülke olarak inşaat sektöründe hala dünyada ikinci sıradayız. Gayrimenkul alanındaki her hamle, 250 tane alt sektörü de beraberinde tetikliyor. Bu hareketlenmenin hem gayri safi yurtiçi hasıladaki, hem istihdamdaki değeri çok önemli. Bugün 2 milyondan fazla kişiye istihdam sağlayarak ekonomimize büyük bir katkı sunuyoruz. Bugün sektörümüz hem başarılarını sürdürüyor, hem de köklü bir değişim yaşıyor.” dedi.
“Bugün artık gayrimenkul sektörü sadece dijitalleşme ile yetinmiyor, yeni bir ajanda üzerinde çalışıyor”
Bakan Kurum, konuşmasında GYODER’in hazırladığı analizleri paylaşarak, “2020 yılından başlayarak gayrimenkul sektörü etkisi altına alan pandemi 2022 yılının son çeyreğinde artık gündemden düşmeye başladı. Pandeminin etkileri artık azaldı ve etkilenen sektörler toparlanma sürecine girdi. Bu salgın durumu dijitalleşmenin ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu da tüm dünyaya net bir şekilde gösterdi. Bugün artık gayrimenkul sektörü sadece dijitalleşme ile yetinmiyor, yeni bir ajanda üzerinde çalışıyor. Nedir bu ajanda? diye soracak olursanız; ESG (İ, ES, Cİ) yani, Çevresel, Sosyal ve Yönetişim Verileri. Geçmiş yıllarda her ne kadar iklim değişikliği konusunda farkındalık yüksek olsa da bu konuda adım atan şirket sayısı yeterli düzeyde değildi. Bugün ise yatırımcılar geliştiriciler yine yöneticiler yalnızca şirketlerin ulaştığı finansal sonuçlara bakmıyor. Yatırım kararlarında çevresel sosyal ve yönetişim verilerine bakarak kararlarını buna göre veriyor. Çevresel boyutuyla bakacak olursak aslında gayrimenkul sektörü küresel ısınmayı da tetikliyor. En çok baktığınızda emisyonlarımızın yüzde yetmişinin enerji kaynaklı olduğunu düşünüyor, görüyoruz. Bina sektörü de emisyon üreten diğer başka sektörlerimiz arasında önemli bir sektör. Doğa o halde iklim değişikliği üzerine yarattığı etki ve karbon salınım miktarının azaltılması yine su tasarrufu becerisi yenilenebilir enerjinin üretilmesi enerji verimli olması ve sıfır atık uyumlu olması bundan sonraki yapacak projelerde şart.” ifadelerinde bulundu.
“Türkiye Yüzyılı sıfır atığın yüzyılı, sürdürülebilirliğin yüzyılı olacak”
Türkiye Yüzyılı’nın sıfır atığın yüzyılı, sürdürülebilirliğin yüzyılı olacağını vurgulayan Bakan Kurum, “2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerimiz doğrultusunda, her alanda koymuş olduğumuz hedeflerle büyüyeceğiz ve bu hedefleri hep birlikte gerçekleştireceğiz. Sürdürülebilirlik kriterine uymayan gayrimenkuller değer kaybı yaşamaları da kaçınılmaz. Bundan sonra bir alıcı bu kritere çok dikkat edecek. Projede bu hassasiyet var mı yok mu? Aldığımız ürünlerde, evimizde kullandığımız ürünlerde geri dönüşümden elde edilmiş mi? Edilmemiş mi? Doğaya zararlı mı? Değil mi? İşte emisyon üretimi noktasında projede emisyonu yutan, doğal kaynakların sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde yeniden kullanımını sağlayan projede detaylar var mı? 2 bin metrekareden büyük parsellerde artık yağmur suyu suyunu toplamak zorunlu hale getirdik. Bunu gerek rezervlerde gerekse bahçe sulamada kullanmak zorunlu. Bu çerçevede işte ısı yalıtım kalınlıklarını değiştirdik, B sınıfına geldik. İnşallah A’ya da götüreceğiz. Bugün tüm Türkiye’de ısı yalıtım kalınlıklarını arttırarak en fazla ithal ettiğimiz enerjinin daha az kullanılmasını sağlayacak adım atıyoruz.” dedi.
“Nüfus artıyor, kaynaklar sabit dolayısıyla bu kaynaklara göre yaşamayı öğrenmek zorundayız”
Bakan Kurum, 300 milyon metrekare atıl hazine arazisinin üreticilerin kullanımına sunduklarını hatırlatarak, “Buralarda gelsinler yenilenebilir enerji yatırımlarını yapsınlar. Bu çok önemli bir adım. Yenilenebilir enerji ile ilgili imar yönetmeliğimizde yaptığımız düzenleme ile birlikte planlı alanlar yönetmeliğinde yeni yapılacak inşaatlarda enerjisinin yüzde 5’ini şu an için yenilenebilir enerjiden üretmek zorunda. Ardından bunu kademe kademe arttıracağız. Kendi enerjisini üreten evler, AVM’ler, oteller olacak. Bu kaynaklar sınırsız değil. Nüfus artıyor, kaynaklar sabit dolayısıyla bu kaynaklara göre yaşamayı öğrenmek zorundayız.”
“Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle birlikte mart ayında, Türkiye Mekânsal Strateji Planımızın tanıtım toplantısını da gerçekleştireceğiz”
Bakan Kurum, Türkiye’nin her yerinde sanayiyle ilgili gelişimi sağlamak adında 81 ilde 84 milyon vatandaşın aynı hakları ve imkanları sunabilmek adına yeni bir hamle yaptıklarını ifade ederek, “81 ilimizin yüz yıllık geleceğini ortaya koyan “Türkiye Ulusal Mekânsal Strateji Planı” ile birlikte şehirlerin siluetinin korunması, insanlarımızın hayat kalitesinin arttırılması ve yine istihdamın güçlendirilmesini sağlayacağız. Tüm bakanlıklarımızla birlikte bu ortak çalışma yaptık ve bu çalışma çerçevesinde doğru yatırımların doğru alanlarda yapılmasına imkan sağlayacağız. Kent içi raylı sistemler, bisiklet yolları, yeşillendirilmiş ve yine güvenliği sağlanmış yürüme ağlarının kurulması gibi uygulamalarla birlikte bireylerin kent içi hareketliliğini de arttıracağız. Gelecek 10 yıl içerisinde şehirlerimizin tamamının yapısal dönüşümünü bu manada tamamlayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle birlikte Mart ayında, Türkiye Mekânsal Strateji Planımızın tanıtım toplantısını da gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu.
“Bugüne kadar ülkemizde 3,2 milyon konutun dönüşümünü tamamladık”
Vatandaşlara verdikleri sözleri tutarak yerine getirdiklerini anlatan Bakan Kurum, Türkiye’de kentsel dönüşüm seferberliğini büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini ifade ederek, “Bugüne kadar ülkemizde 3,2 milyon konutun dönüşümünü tamamladık. Yapı denetim sistemi, sosyal konut ve kentsel dönüşüm çalışmalarımızla 24 milyon vatandaşımızın can ve mal güvenliğini teminat altına aldık” cümlelerine yer verdi.
“2033 yılında Tarihi Kent Meydanı sayımızı tüm Türkiye’de 250’ye çıkaracağız”
Bakan Kurum, şehirleri güvenli hale getirirken bir taraftan da saklı hazinelerin olduğunu ifade ederek, “Bu konuyu da çok önemsiyoruz. 45 ilimizde 80 Tarihi Kent Meydanımızı yeniden ihya ediyoruz. Çalışıyoruz demek sadece lafla, söylemle olmuyor veya iş yapacağız demek söylemle olmuyor. 81 ilde icraatımız var. 45 tarihi meydanımızla ilgili 2023 yılına kadar inşallah bu çalışmalarımızı gün yüzüne çıkaracağız. Hedefimiz 2033 yılında Tarihi Kent Meydanı sayımızı tüm Türkiye’de 250’ye çıkarmak.” dedi.
“Saraçoğlu’nu, Ankara’nın cazibe merkezi haline getirecek çalışmayı tamamladık”
Bakan Kurum, Ankara’da Saraçoğlu Mahallesi’ni Mart ayında açmayı planladıklarını belirterek, “Burası ilk Türk mimarisi örneği. İlk 125 dönüm alan ve burada tescilli yapılar, tescilli ağaçlar var. O ağaçların hepsini koruduk aslına uygun bir şekilde, restorasyonlarını yaptık. Tabii buna da karşı çıkıyorlardı. Bu restorasyonları bitirdik, Şimdi orayı Ankara’mızın, ülkemizin hizmetini açıyoruz. Yemyeşil alanlarıyla, korunan ağaçlarıyla, binalarıyla orayı İnşallah canlandıracak, Ankara’nın cazibe merkezi haline getirecek çalışmayı tamamladık, Mart ayında Ankara’mıza, ülkemize armağan edeceğiz. Ebmi Ankara diye tabir edilen Altındağ Belediyesi’ni yıkarak başka bir alan olan İller Bankası Genel Müdürlüğü’nün yerine taşıdık, orayı da meydan haline getiriyoruz. Eski Ankara ihya ediyoruz. Hergelen Meydanı’ndaki binaları TOKİ Başkanlığımızla yaptığımız alana taşıyoruz. Oradaki esnafımızı ve orayı da yine kaleye kadar uzanan bir tarihi aks içerisinde yenileme çalışmalarını yürütüyoruz” dedi.
“10 bin sanayi sitesini bitirdik, yeni 10 bini açıkladık”
Sanayileşme konusuna da önem verdiklerini belirten Bakan Murat Kurum, “Yani istihdam üreteceksiniz, ekonomimize katkı sağlayacaksınız ve şehrin içindeki çöküntü alanlarını şehrin çeperine taşıyacaksınız. Daha modern alanlara taşımak suretiyle bugün TOKİ Başkanlığımız eliyle vatandaşlarımıza, esnafımıza bu imkânları sunuyoruz. Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğümüz, TOKİ Başkanlığımız bu çalışmaları yürütüyorlar. Yine bu çerçevede 10 bin sanayi sitesini bitirdik, yeni 10 bini açıkladık. Bu çalışmalarla birlikte de şehrin ekonomisine katkı sağlayacağız” şeklinde konuştu.
“1 milyon altyapılı arsamızı vatandaşımıza sunduk; gayrimenkul sektörümüzün gücüne güç katacağız”
Vatandaşlara yönelik 1 milyon altyapılı arsa sunduklarını kaydeden Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşte şöyle büyük ölçekten baktığınızda, konut piyasasındaki o arzı arttırabilmek, altyapıyı hazırlayıp vatandaşlarımıza uygun şartlarda alan tahsisi edebilmek ve uygun şartlarda eve erişimini sağlamak adına 1 milyon altyapılı arsamızı yine vatandaşımıza sunduk, kurallarımızı çekmeye de bugün itibariyle başladık. 1 milyon arsa ve ilk etapta 250 bin, 2 etapta da 250 bin olmak üzere 900 milyar liralık bir yatırımla birlikte gayrimenkul sektörümüzün gücüne güç katacağız, Yine ürettiğimiz 1 milyon altyapılı arsa ile birlikte de özel sektörümüzün konut arzını yükselteceğiz ve işi hacmini arttıracağız. Bu önemli. Niçin önemli. Yeni yapacağımız konutların hepsi, işte sosyal konutlarımızı TOKİ Başkanlığımızı eliyle yapıyoruz, sıfır atık uyumlu yapıyoruz, ısı yalıtım malzemelerini kullanıyoruz. İşte yağmur sularını toplayıp bahçe sulamada kullanıyoruz. Ona da zorunlu. Yönetmelik değiştirdik, mecburen yapacak.”
“Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Yeni Evim Projesi’ni başlattık”
Bakan Murat Kurum, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile birlikte orta gelirli vatandaşların da ev sahibi olmasını istediklerini belirterek, “Bir kampanyaya daha imza atarak yeni finansman modeliyle ‘Yeni Evim’ projesini başlattık. 81 ilimizde ilk evini alacak vatandaşlarımıza ilk 3 yıl devlet katkısıyla, hane halkı gelirine uyumlu, ödeme imkânlarıyla huzurlu ve güvenli yuvalarına kavuşturuyoruz 0,69 vade oranıyla. Yani 2 milyona kadar 0,69, 2-4 arası 0,79, 4-5 arası da 0,99’dan 15 yıl vade. Bu da bir mortgage sistemi olacak. Bu projelerde inşallah bizim hem deprem noktasındaki dayanımımızı, bu manada güçlü şehirlerini inşasına ortaya koyacak, hem de vatandaşımıza bu imkânları sunmuş olacağız. Her alanda vatandaşımızın ihtiyacına cevap vermeye, medeniyetimizin bize tarif ettiği çevre ve insan odaklı şehircilik kültürünü tüm şehirlerimize yansıtmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin birikimiyle ve tecrübesiyle, sizlerin katkılarıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’nda gerçekleştireceğiz” dedi. (Birlik Haber Ajansı-BHA)