BAKAN ÖZER, “TEKNOLOJİ ÇALIŞTAYI”NA KATILDI.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, teknolojideki dönüşümün toplum üzerindeki etkilerinin ele alındığı “Teknolojinin Kullanımı, Sorunlar, Çözümler ve İçerik Geliştirme Çalıştayı”na katıldı.
Bakan Özer; tarihsel süreç içinde farklı dönüşümler geçiren teknolojik gelişmelerin ele alınması, Türkiye’nin durumunun değerlendirilmesi, teknolojideki dönüşümün toplum üzerindeki etkileri, dijital içerikler, içeriklere erişim ve bu içeriklere dayalı sosyal mühendislik kavramının irdelenmesi, sorunların tespiti ve bu sorunlara çözüm önerileri getirilmesi amacıyla düzenlenen “Teknolojinin Kullanımı, Sorunlar, Çözümler ve İçerik Geliştirme Çalıştayı”na katıldı. İstanbul’da düzenlenen çalıştayda konuşan Bakan Özer, eğitimde son yirmi yılda Türkiye’de devasa adımların atıldığını söyleyerek ‘Türkiye Yüzyılı’na gidebilmek için OECD ülkelerinin 1950’li yıllarda tamamlamış olduğu evrenselleşme dönemine Türkiye’nin ilk olarak son yirmi yılda girdiğine işaret etti.
“Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde bu milletin evlatlarının eğitime rahat bir şekilde erişebilmesi için devasa yatırımlar yapıldı.” diyen Özer, “Bu yatırımların yanında aynı zamanda özellikle eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için, yani garip gurebayı kaderine terk etmeden o süreçlere dâhil edebilmek için çok önemli sosyal politikalar devreye girdi.” ifadesini kullandı.
Özer, şartlı eğitim yardımlarından ücretsiz yemeklere, ücretsiz ders kitabından burslara, eğitimde son on dokuz yıldaki sosyal politikaların 2022’deki karşılığının 525 milyar lira olduğunu kaydetti. Diğer taraftan eğitime erişmedeki başörtüsü engeli ve katsayı uygulaması gibi antidemokratik uygulamaların da kaldırıldığını belirten Özer, “Mesleki eğitime en dezavantajlı kesimleri yönlendirip sosyal sınıflardaki dikey hareketliliği engellemek, bu memleketin evlatlarının dinini, diyanetini öğrenmesinin önüne setler çekmek gibi çok dramatik, çok acılı şeyleri yaşadı bu ülke. İşte son yirmi yılda birlik, beraberlik içinde Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu sorunları kararlı bir şekilde, bu yatırımları hızlı bir şekilde yaparak ve birer birer bu süreçlerini aşarak, çerçevesi çizilen ‘Türkiye Yüzyılı’na geçişin eğitim altyapısı tamamlanmış oldu.” diye konuştu.
“Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 99’a çıkarmış olacağız”
Okullaşma oranlarındaki detayları paylaşan Özer, şöyle devam etti: “Dile kolay… Beş yaştaki okullaşma oranı yüzde 11’den yüzde 99, ilkokuldaki okullaşma oranı yüzde 99,63, ortaokuldaki okullaşma oranı 99,44, lisedeki okullaşma oranı yüzde 44’ten yüzde 95’e çıktı. Kaydolmayan, eğitimin dışında kalmış olan o 280 bin gencimizi de tüm eğitim kademelerinde birebir takip edip, aileleriyle görüşüp, kendileriyle görüşüp, onlar için en uygun seçeneği üreterek mart ayının sonuna kadar lisede, ortaöğretimdeki okullaşma oranını da yüzde 99’a çıkaracağız. Bunda kararlıyız. Dolayısıyla Mart 2023 itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 99’a çıkarmış olacağız. Bunu yaparken eğitimde kaliteyi göz ardı etmiyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğinin birinci adımı eğitime erişmekse ikinci adımı da herkesin kaliteli eğitime erişmesini sağlamaktır. Türkiye her girdiği döngüden, uluslararası öğrenci başarı araştırmalarında puanlarını ve sıralamasını sürekli artırarak çıkıyor. Yani kitleselleşmeyi sağlarken kaliteyi de sürekli iyileştiriyor.”
Millî Eğitim Bakanlığının son yıllardaki gelişmelerle beraber iş gücü piyasasının ihtiyaç duymuş olduğu nitelikli insan kaynağını da yetiştirmek için çaba sarf ettiğini dile getiren Özer, mesleki eğitimde ve diğer alanlarda eğitimin kalitesini artırmak için sürekli çalışıldığını söyledi. Özer, “Bilim sanat merkezlerimiz, akademik ve sanatsal anlamda özel yeteneği olan öğrencilerin yeteneklerini geliştirmek için ilave destek sunan eğitim birimleri. Bilim sanat merkezlerimizin sayısı iki sene önce tüm Türkiye’de 185 idi. Biz istedik ki bu çocuklarımız, başarılı çocuklarımız bilim sanata erişmek için 50 kilometre, 100 kilometre başka bir ilçeye gitmesin. Onun için 2022 yılında bu sayıyı 379’a çıkardık. 2023 yılındaki hedefimiz, bilim sanat merkezlerini tüm ilçelerimizde yaygınlaştırmak. Yani her ilçede bir bilim sanat merkezi kurmak.” dedi.
Temel eğitim ve ortaöğretimde fikrî mülkiyetle ilgili bir kültür yaygınlaştırılıyor
Konuşmasında fikrî mülkiyet ve sınai hakların önemine vurgu yapan Bakan Özer, gelişmiş ülkelerin en fazla yatırım yaptığı alanların fikrî mülkiyet, faydalı model, marka tescil ve patent olduğunu belirterek “Eğer biz temel eğitim ve ortaöğretimde fikrî mülkiyetle ilgili bir kültürü yaygınlaştıramazsak teknolojiyi kullanan, sadece pasif bir şekilde kullanan değil; teknolojiyi üreten nesiller yetiştirebilmemiz mümkün değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Özer, bu konuda şöyle devam etti: “Onun için Türkiye Patent ve Marka Kurumu ile iş birliğine gittik. Son on yılda Millî Eğitim Bakanlığında öğrenciler ve öğretmenleri tarafından tescili alınan ürün sayısı ortalama 2.9’du. Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle önce 50 AR-GE merkezi açtık. Sonra bilim sanat merkezlerinde, sonra fen liselerinde, diğer liselerde, temel eğitimde, ortaöğretimde fikri mülkiyetle ilgili ciddi bir yaygın eğitim sürecini yaşadık. 2022’de hedefleri koyarken ‘2022’de 7 bin 500 ürünün tescilini alacağız ve 50 tanesini de ticarileştireceğiz.’ dedim. 2022’de 8 bin 300 fikrî mülkiyetin tescilini aldık ve bunların 162’sini ticarileştirdik. ‘Yapamazsın, edemezsin, olmaz…’ kültürüyle edilgenleştirilen eğitim sistemi dimdik ayağa kalktı. Yeter ki peşinden koş, çözemeyeceğin hiçbir problem yok. 2022 yılında koymuş olduğumuz tüm hedefleri aşmışız.”
Dijitalleşmeyle ilgili gerçekleştirilen atılımlara işaret eden Özer, “Birincisi, EBA vardı; çok önemli katkılar oldu. Biz de öğretmenlerimizi desteklemek için ilk kez öğretmenlere yönelik bir bilişim ağı platformunu kurduk: Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA). İnanılmaz bir kullanım oranına ulaştık. Yani dijital içerik üretmenin ne kadar kıymetli olduğunu göstermesi anlamında çok sembolik bir anlamı var ÖBA’nın. 2022’de hedefimiz tüm öğretmenlerin ortalama 120 saat eğitim almasıydı, ÖBA sayesinde 250 saate ulaştık.” bilgisini paylaştı.
“Öğrenci ve Öğretmen Destek platformu, iki ayda 15 milyon kullanıcı sayısına ulaştı”
Bir diğer unsurun Öğrenci ve Öğretmen Destek (ÖDS) platformu olduğunun altını çizen Özer, 2022-2023 eğitim öğretim yılında ilk kez 160 milyon yardımcı yardımcı kaynağın ücretsiz olarak tüm öğrencilere ulaştırıldığını anımsatarak “Sonra dedik ki ‘Bu, yetmez. Bireyselleştirilmiş, gelişim imkânı veren bir sistem kuralım, dijital bir sistem…’ İşte ÖDS böyle çıktı. Öğrencilerin kendi seviyelerini belirleyip sürekli tekamül etmelerine imkân veren bir dijital platform oluşturduk. 2 ayda 15 milyon kullanıcı sayısına ulaştı.” diye konuştu.
Üçüncü başlığın da matematik ile ilgili olduğunu belirten Özer, matematikle ilişkide daha rasyonel bir zemin oluşturabilme amacıyla hareket edildiğini söyledi. Bu bağlamda Matematik Dijital Platformu ile ilgili gelişmeleri anlatan Özer şöyle konuştu: “2023’te üç yeni yeni dijital platformu eğitim sistemine dâhil edeceğiz. Birincisi, ana dilimiz Türkçe. Türkçenin özellikle kültürün taşıyıcısı olduğuyla ilgili zengin kaynaklarla, söz dağarcıklarını genişletecek şekilde destekleyen bir dijital platform. İkincisi, İngilizce dijital platform… Üçüncüsü de yetişkinlerimize yönelik, halk eğitim merkezi kurslarının tamamının dijital platform olarak vatandaşların erişmiş olduğu, HEMBA adında bir dijital platform. Yani Bakanlık olarak dijital içerik üretme, eğitimle hem öğretmenleri hem öğrencileri hem velileri dijital platformalar üzerinden destekleme, aynı zamanda teknolojinin her türlü ürününü hızlı bir şekilde eğitim öğretime dâhil edilmesiyle ilgili her türlü çabayı sarf ediyoruz.”
Tüm dijital süreçlerde bağımlılığa da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Özer, “Gençlerimizi muhkem kılmamız, farkındalıklarını artırmamız lazım. Bizler, Türkiye yüzyılının neferleri olarak, bir taraftan teknolojinin aktif üreticileri olarak, eğitim dünyasının neferleri olarak çaba sarf edeceğiz, çocuklarımızı teknolojinin her türlü imkanından faydalandıracağız ama onun zararlarına karşı da güçlü kılmak, özellikle bizim coğrafyamızın, bizim dinimizden gelen bu toplumun değerlerinin tecessüm etmesinin önündeki engelleri kaldıracak şekilde onları sürekli desteklemek durumundayız. Birlik beraberlik içinde el ele vererek hem çocuklarımızı nasıl eğitebiliriz hem de nasıl onları tehlikelere karşı koruyabiliriz? Bunun yol haritasını, inşallah, sizden bu çalıştay sonunda almış olacağız. Hepinize çok teşekkür ediyorum.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. (Birlik Haber Ajansı-BHA)