112 YILLIK BU RUM EVİNİN ANLATACAĞI ÇOK HİKAYE VAR..
“Hani en güvenilir bildiğimiz gemiler bir sabah kaybolup gider, bilirsiniz işte. Bazılarınında halatını biz çözeriz uzaklaşsın diye.”
Uzun soluklu bir restorasyon sonrası dönüşen Mitera 1905. Konuklarını geçmiş ve bugünle buluşturuyor .
“Hayal edin ve yaşamınız hayallerinizin rengine boyansın”
mottosuyla bu tarihi Rum evinin yeniden hayata döndüren, bizlere ve Urla’ya armağan eden Mehtap hanımla unutulmaz bir röportaj gerçekleştirdik.
Okurlarımız için sizi biraz tanıyalım?
Mehtap Süner Susuzlu, 1967 yılında Izmir de doğdum. Mübadil bir ailenin dördüncü kuşak torunuyum. Ege üniversitesi kimya mühendisliği bölümü mezunuyum. Evliyim. İki tane çok özel kızım var. Biri 32 yaşında Psikolog akademisyen. Diğer kızım ise işletme üzerine yüksek lisans yaptı. Bir tane de torunum var. Kızlarım bu hikayenin gerçekten arkasında durdular. Beni her konuda desteklediler. “Yazmanın Kanamak ” olduğunu ben ilk kez kızımdan duydum. “Yazmak kanamaktır ” anne sen kanayarak var olacaksın ” dedi . Ve beni yazmaya ikna etti. “Şimdi Evimdeyim” adlı kitabımı yazdım. Mitera 1905 in öyküsü ise bir hasret öyküsüdür. Bu evi oluşturmamdaki gayem, hiçbir zaman yeniden var olmayacağını ve tekrarlanmayacağını iyi bildiğim bir masumiyet duygusu arayışına girdim. Ve kendime bir dünya yaratmaya çalıştım. Tabii ki bu dünyayı yaratırken de geldiğim o çok kültürlü ailenin derin vizyonunuda arkama aldım. Ben burada gelen konuklarımıza şunu diyorum ” Bu kapıdan girdiğiniz an, kaybolmuş bir dünyayı, 1920 leri yaşamaya hoş geldiniz. Eğer benimle bu ütopik dünya ya katılmaya hazırsanız kapımız her zaman sizlere açık .
“Mitera 1905” in anlamı nedir?
Mitera; anne, biraz da annenin daha saygın haliyle valide anlamına geliyor. Benim babamda annesine “Mitera” derdi. O yüzden benim bu günlere gelmemde çok emeği olan annem adına burayı hazırladım. Ayrıca burası tüm annelere armağandır. 1905 e gelince, bu binanın yapımı 1901 de başlayıp 1905 de bitmiştir. Bu ev kuyumcu bir beyin, eşi Monalis e hazırladığı bir evdir. Monalis çok şık bir kadınmış bu sokaklarda dolaşan. Hatta bu evden çıktığında tüm sokağın sesini nefesini tuttuğu bir kadın. Bu kadın bir gecede 1924 yılında ocağın altını kapatıyor ve bu evi terk ediyor. Ve ev kendi kaderine terk ediliyor. Bu hikaye beni oldukça etkiledi. Benim köklerimlede çok güzel buluşan bir hikayesi var. Çünkü benim ailemde bir gecede evlerini terk edip başka topraklara göçmek zorunda kalmışlar. Ben de bu benzer yaşanmışlıkla birlikte bu evde onları yaşatmaya karar verdim.
Logodaki kadının bir öyküsü var mı?
Logodaki kadın, birebir annemin yüzünden çalışıldı. Marka tescilinde bir fotoğrafını aldık. Onu bilgisayar ortamında hazırladık. Sevgili annemin fotoğrafı, buranın tarihi 1905 le birleşti ve böyle bir logo çıktı ortaya.
Yaptığınız yemekler ve o yemekleri sunduğunuz bu özel mekanın sizin için bir işin dışında bir anlamı var mı?
Yemek dünya ile kurduğumuz ilişkidir. Üstelik en güçlülerinden. Sadece ve tek başına besin tüketmenin bir aracı ve tarifi değildir. Yemek hafızamızdır, düzenimizdir, birikimimizdir. Bir insanın yemek pişirme yolu ya da tükettiği besinler aslında bilinç altında bilmeden kendi yapısını tercüme ettiği bir dildir. Ben bu mutfağa girdiysem bu Rum mutfağına burada en çok altını çizmek istiyorsam demek ki kendi yapımı tercüme etmeye çalışıyorum. Ayrıca mutfak aşkında mekanı. Ben burada gerçekten mevsiminde yemeklerle aşk yaşıyorum.
Mekânınızı tercih eden insanların karakteristik özellikleri neler? Burayı tercih edenler nasıl bir profile sahip?
Genelde okuyan, araştıran, tarihe meraklı, kaliteli bir ortamda belli bir kültürü en derinde yaşamak isteyen insanlar, bir de gastronomi üzerinden farkındalığı yüksek insanlar kapımızı çalıyor. Önce gelip müze gibi geziyorlar. Çok ilgilerini çekiyor. Önce çekiniyorlar oturmak için ama sonra bu sıcacık atmosferi hissetmeye başladıklarında rahatlıyorlar. Rezervasyonlada Öğlen yemekleri, akşam yemekleri yine bu mutfaktan eski Helen porselenlerle, gümüşlerle, kristallerle sunumlar yapıyoruz . Dediğim gibi kaybolmuş bir Dünya ya girmek isteyen o profil, Mitera 1905 de
“Girit Mutfağı” bildiğimiz kadarıyla doğadaki bitkilerin bir bütünü. Peki, buradaki yemek çeşitlerinde neler var? Menüleriniz ve spesiyallerinizden söz eder misiniz?
Menü henüz oluşturmadık. Ama Urla‘ da mevsiminde bulduğumuz en özel sebzeleri kullanıp tüm peynirlerimizi ve yağlarımızı Ayvalık’ tan getiriyoruz. Ayvalık çünkü benim çocukluğum. Ayvalık konusunda Israrcıyım. Peynirlerimiz, sepet lorları, Girit tulumu, beyaz peynir ve damla Sakızlı tarçınlı peynirlerimiz hepsi Ayvalık’ tan.
Hangi yemeklerde iddialısınız?
Ben burada ilk kez çikolata yaptım. Zeytinli çikolata yaptım. El Yapımı butik çikolatalar var. Mitera 1905 dediğimizde en başta Kaşık tatlıları, Likörler, çikolatalar, kişler, tartlar, damla Sakızlı karanfilli ekmek akla gelir. Kahvaltı ve brunch ta bir Rum mutfağının kekleri, kurabiyeleri ve böreklerini sıralayabilirim. Mutfağımız çok zengin. Sınırlamak mümkün değil.
Peki, en çok tercih edilen yemekleriniz hangileri?
En çok tercih edilen Stafino vardır. Arnide deriz biz . Arpacık soğanı, keçi veya Oğlak etiyle pişirilen bol tarçınlı bir güveç yemeğidir. Ayrıca perde pilavlar, iç pilavlar, damla Sakızlı peynir kızartması, baklavalı yufkaya sarılı karanfilli peynir … ( üzerine bal ve susam eklenerek servis ediliyor)
İnsanlar burayı daha çok konaklamak için mi yoksa yemek için mi tercih ediyor?
İkisi içinde geliyorlar. Yukarıda iki tane konsept odamız var. Tarihi yaşayıp, sabah müthiş lor kurabiyeleri kokusunda uyanmak çok hoşlarına gidiyor. Bir de rezervasyonla kabul ettiğimiz yemek ve brunch için gelenler var.
Mekânınızın olmazsa olmaz özelliği nedir?
Kokular, tarçın, karanfil ve damla sakızı …
Restorasyon ve dekorasyon kime ait?
Tabii burası kendi kaderine bırakılmış harabe bir Rum eviydi. Dolasıyla çok ciddi bir restorasyona ihtiyacı vardı. Teknik anlamda, iç çizim, mimari anlamda bir mimarlık şirketinden destek aldık ve birlikte ilerledik. Onun dışında tamamen iç dekorasyon bana ait . Firma sadece binanın teknik anlamda ayağa kaldırılmasını sağladı. İki buçuk yıl süren bir emekle şuanki halini aldı. -Sizin özel mekanlarınız var mı? özel hayatınızda tercih ettiğiniz ..İstanbul’ da Bebek Mangerie bir de Balat’ da Forno bu iki mekanı çok seviyorum. -Ne tür mekanlardan hoşlanırsınız, mesela nasıl bi restoranda rahat edersiniz? Çok lüks Olması beni etkilemiyor. Kapıyı açan kişi ” Gülümsemeli ” Güler yüzlü insanların olduğu ve sıcacık bir ortamda rahat ederim
Bunca yoğunluğun arasında mesela okumaya zaman bulabiliyor musunuz?
Okumaya her zaman vaktim var. İnsan okumazsa yazamaz. Her gece 22 de köşeme çekildiğimde saat 01 e kadar kitabımı okuyorum ve sonra uyuyorum.
En son hangi kitabı okudunuz?
Selim İleri ‘ nin Evimizin tek istakozu
Kendinize özgü çok güzel aforizmalarınızın olduğunu biliyoruz..herkese lazım başucu niteliğinde üç aforizmanızı bizimle paylaşır mısınız?
Bir tanesi girişte de bahsettik, ” Hayal edin, yaşamınız hayallerinizin rengine boyansın. Buna çok inanıyorum. Bu aforizma benim için çok kıymetli. Çünkü herşey hayal etmekle başlıyor.
” Eylem halinde iyi bir kalp, eser üretme hususunda ise iyi bir zeka temel niteliktir.
” Sözcükler en uzun ömürlü malzemedir. ”
“Mizah anlayışı insanın ilâhi tek özelliğidir. ” (BERNA KAYA)