Pınar Hanım merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben Pınar Beard. Doktorum. İstanbul’da yaşıyorum. AKUT VAKFI Mütevelli Heyet Üyesiyim. Afet ve acil durumlara yönelik risk azaltma çalışmalarını desteklemek amacıyla gönüllü çalışmaların içerisinde yer alıyorum.
AKUT Vakfı’nda afet odaklı sayısız çalışma sürdüren, bu ülkeyi seven, vatandaşlarımıza ve canlı hayatına değer veren gönüllü bir kadromuz mevcut. “Karşılıksız yardımseverlik” önceliğimiz. El birliği ile güzel işler yapıyoruz.
Depremler hakkında bize ne söylemek istersiniz?
Deprem ülkemizin gerçeği… Yine bir depremle sarsıldık… Düzce, Ankara, İstanbul… Tabii hepimiz insanız, korkuyoruz. Ama korkunun ecele faydası yok. Korkmak yerine önlem alacağız! Almak zorundayız!
Hepimiz klasik bir deprem tanımı biliyoruz. Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani şekilde meydana gelen titreşimlerin, dalgalar halinde yayılarak yer kabuğunu sarsmasına “deprem” diyoruz. Gördüğünüz gibi aslında tanım bu kadar basit. Depremler aslında sadece birer tabiat olaylarıdır… “Deprem bir afet değildir.” Biz bu ifadeyi bir slogan haline dönüştürme hedefindeyiz. Evet, deprem afet değildir. Depremin veya herhangi bir doğa olayının afete dönüştüğü nokta, yerel kaynaklarla baş edilemeyecek düzeyde hasar bıraktığı ve can kaybına neden olduğu noktadır. O hasarı azaltabilirsek depremin afete dönüşmesini de engelleyebiliriz.
Depremler nedeniyle oluşan sarsıntı zaman zaman çok şiddetli olabilir. Sarsıntının büyüklüğü oranında da risk oluşur. Bu sarsıntı zaman zaman iyi bir mühendislik hizmeti almamış bina, köprü, yol gibi yapıları yıkabilir; ağaçları kökünden sökebilir, toprakta göçüklere, kaymalara neden olabilir. Sarsıntıya dayanıklı binalar inşa edersek yapılarımız yıkılmayacak, can kayıpları meydana gelmeyecek ve dolayısıyla deprem afete dönüşmeyecektir. Artık depremle yaşamayı öğrenmeliyiz. Bu kadar acı tecrübelerden ve bunca teknolojik gelişmelerden sonra, artık bu ülkede deprem konuşmamalıyız.
Depremden nasıl korunabiliriz?
Her geçen gün bilimsel gelişmelerle birlikte teknolojik olanaklarımız artıyor. Günümüzde depremden korunmak çok kolay… Bunun için geliştirilmiş birçok bilimsel ve teknik bilgi mevcut. Bu bilgiler ışığında, depremleri en az hasarla atlatabilmek için mimarların, mühendislerin, müteaahhitlerin, kamu kurumlarının olduğu kadar her bir bireyin de üzerine düşen sorumluluklar var. Topraklarının %96’sı önemli fay hatları içerisinde olan ülkemizde, sorumluluk bilinci ile hareket etmenin, depremde önlenebilir sebeplerle meydana gelebilecek can kayıplarını bertaraf edebileceğini belirtmek isteriz.
Depremden korunmanın ön koşulu güvenilir yapılarda oturmamızdır. Binamızın güvenilir olduğundan emin olmak için gerekli muayeneyi yaptırmalı, güçlendirme gerekiyorsa bu tip çalışmaları ertelememeli, konfora yönelik kaygılarla kolonları kesmemeli, estetik kaygılarla boruların rengini değiştirmemeli, yapıya yönelik sorunları ertelememeliyiz.
Eşyalarımızı sabitlememiz, aile afet ve acil durum planı yapmamız, acil durum çantası hazırlamamız, deprem sırasında sağa sola koşmamamız, deprem sırasında camdan veya balkondan atlamamamız, depreme maruz kalmış binayı kontrol ettirmeden kullanmaya devam etmememiz, ikincil risklere karşı dedektör kullanmamız, yangın merdivenlerini açık tutmamız, acil çıkış kapılarını kilitlememek gibi pek çok konuda şuurlu ve uyanık davranmak zorundayız.
Yine toplanma alanlarına yönelik haklarımızın bilincinde olmalı, yeşili korumalı, doğayla uyumlu şekilde yaşamayı öğrenmeliyiz.
Türkiye’nin deprem riskini biraz açar mısınız?
Türkiye deprem açısından talihsiz bir konumda maalesef. Ülkemizin topraklarının büyük kısmı depreme maruz kalma riski taşıyor.
Depremler, tüm dünyada iki belirgin kuşak boyunca dağılır. Bunlardan biri Pasifik, diğeri Alp-Himalaya Deprem Kuşağı’dır. Alp Himalaya kuşağında meydana gelen depremler, en fazla Akdeniz çevresinde gözlenmektedir. Türkiye işte bu kuşaktaki depremlere maruz kalıyor.
Türkiye topraklarının neredeyse tamamı, çeşitli oranlarda da olsa depreme maruz kalma riski barındırmakta. Ülkemizde 3 önemli fay hattı bulunuyor. Özellikle Kuzey Anadolu fay hattı, 1.100 km uzunluğuyla pek çok ili tehdit eden bir konumda. Van Gölü’nden Saros Körfezi’ne ulaşan bu hat ne yazık ki pek çok güçlü depreme neden oldu. Depremler oluyor, olacak… Önemli olan biz vatandaş olarak, ülke olarak depremden korunmak için hazır mıyız? İşte AKUT VAKFI ve benzer amaçları olan sivil toplum örgütleri bu noktada devreye giriyor. Biz yıllardır AKUT VAKFI’nda halkımıza depremden korunmak için yapılması gerekenleri anlatıyoruz, anlatıyoruz, anlatıyoruz…
Deprem anında balkondan atlamayın diyoruz ama atlanıyor, camdan atlamayın diyoruz ama atlanıyor. Depremde sağa sola koşmayın, eşyalarınızı sabitleyin, sakin olmaya çalışın vesaire… Ancak ne yazık ki bunlar teoride kalıyor, deprem anında panik bize hata yaptırıyor. Oysa birçok vakada görülecektir ki yaralanmaya neden olan deprem değil, ev içinde eşyaların sabitlenmemesi, camdan atlamak gibi ihmal veya paniğe dayalı unsurlardır.
AKUT VAKFI’nda yapılan depreme yönelik çalışmalarından bahseder misiniz?
AKUT VAKFI’nın afet ve acil durumlara yönelik 30 yıla yaklaşan bir bilgi birikimi mevcut. Arama-kurtarma eğitimi vermek, yapılara yönelik acil durum planları oluşturmak veya oluşturulmuş planları iyileştirmek, afet ve acil durumlara yönelik tatbikat, seminer, tiyatro oyunu ve benzer projeler üretmek, yine afet durumlarında bölgedeki arama-kurtarma ekiplerine kişisel koruyucu donanım desteği sağlamak gibi “afet” odaklı çalışmalar sürdürüyoruz.
Önceliğimiz, 21. Yüzyılda deprem gibi olağan bir doğa olayından dolayı insanların hayatını kaybetmesinin önüne geçmek. Bu yüzyılda bu teknolojik ve bilimsel imkanlarla depremleri hasarsız atlatabiliriz. Biz bu amaç doğrultusunda sosyal sorumluluk projeleri üretiyoruz.
Bu projelerimizden en güncel olanı İBB AKOM ve AKUT VAKFI iş birliği ile hayata geçirdiğimiz AFET GÖNÜLLÜLERİ. Projemiz beklenen İstanbul depremine yönelik olarak hazırlandı. Proje kapsamında gönüllülere ücretsiz olarak sunduğumuz “Toplanma Alanlarında Organizasyon” eğitimimiz ile başta deprem olmak üzere tahliye gerektiren doğa veya insan kaynaklı tüm afet ve acil durumlarda; Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında toplanma alanlarında görev almak üzere yetkilendirilmiş görevliler bölgeye ulaşana kadar, paniğin engellenmesi ve en acil ihtiyaçların tespit edilebilmesi amacıyla mahallelerdeki gönüllülere bir dizi eğitim vererek deprem sonrası kaos kaynaklı ikincil riskleri minimize etmeyi hedefliyoruz. Bu eğitimler ile gönüllülerimize olası afet veya acil durumlarda toplanma alanlarında organize olmayı ve ihtiyaçları sınıflamayı anlatıyoruz.
5 bini aşkın vatandaşımıza sunmayı planladığımız bu eğitim ile yetkililer bölgeye ulaşana kadar yaşanacak kaosun önüne geçmeyi; engelli ve hasta bireyler, bebekler, yaş almış mahalle sakinleri gibi kırılgan grupların maruz kalacakları tehlike riskini bertaraf etmeyi; çocukların ve evcil hayvanların kaybolmasını engellemeyi; varsa yaralıları yetkililerle buluşturacak iletişimi ivedilikle sağlamayı ve böylelikle halkımızın zarar görebilirliğini en aza indirmeyi amaçlıyoruz.
Vatandaşlarımız ücretsiz eğitimlerimiz, seminerlerimiz ve benzer çalışmalarımıza dahil olmak veya gönüllümüz olmak için bize [email protected] adresinden başvurabilirler. (Karadeniz Son Havadis)