Türkiye’nin en zehirli Engerek yılanı Van’da görüntülendi
Isırığı bir insanı öldürmeye yeten koca engerek yılanı Vanlı dağcı ve aynı zaman doğa fotoğrafçısı Ferzende Coşar tarafından Erek Dağı’nda görüntülendi. Koruma altında olan engerek yılanları, Erek Dağı bölgesinde vatandaşlar tarafından görüntülendi. Taşıdığı zehir bakımından Koca engereğin dünyanın en tehlikeli yılanları arasında yer aldığını belirten uzmanlar, Engerek yılanının vücut boyu ortalama 100 cm aralığında olduğunu ifade ettiler.
Ağrı engereği olarak bilinen yılan türünün zehirli olduğunu ve ısırdığı kişiyi ölüme kadar götürdüğünü belirten doğaseverler, koruma statüsünde olan Engerek yılanının popülasyonun azaldığını ve korunması gereken türlerden olduğunu vurguladılar.
Vanlı gezgin ve doğa fotoğrafçısı Ferzende Coşar tarafından görüntülenen Engerek yılanı, kısa bir süre sonra gözden kayboldu.
Radde Engerek yılanı
Dağ Engerekleri grubuna dahil olan dağ formu bu türümüz ülkemizde Doğu Anadolu bölgemizde Van, Ağrı, Iğdır, Kars ve Hakkari illerimizin çevresine tekamül eden arazi yapısında, yüksek dağların kayalık bölümlerinde uygun biyotop bulduğu yerlerde yayılış gösterdiği bilinmektedir. Bu türün vücut boyu ortalama 100 cm aralığında olup çok istisnai olarak birkaç cm daha büyüklerine de rastlanabilir. Göz bebekleri eliptik (dikey) olan bu türün vücudunu kaplayan pullar bariz şekilde karinalı (çıkıntılı) yapıdadır. Eliptik göz bebekleri yüksek ışıkta iyice incelerek dikey ince çizgi halini alır. Bu dağ engereği türümüzün başı bariz üçgen şeklinde olup, bariz ince boyunludur. Sırt zemin rengi gri, grimsi-kahverengi ve siyahımsı gri tonlarında olabilirken, zemin rengi üzerinde sırt ortasında iç kısmı sarımsı tuğla renk tonlarında, bazen tamamen veya sınırları siyah hatla çevrili, uzunlamasına zikzak veya dalgalı bir şerit bulunur. Sırtta zikzak şerit oluşturan bu lekeler, kuyruğa yaklaşınca kuyruk üstünde tek çizgi halini alır. Başın üstünde genellikle geriye doğru yatık (boyun üzerine) sağda ve solda birer tane ters “V” şeklinde, koyu renkte oblik bant deseni olup, başın her iki yanında gözün hemen arkasından başlayıp geriye uzanan koyu renkte birer temporal şerit vardır. Ayrıca gövde yanlarında da bir sıra siyah leke dizisi bulunur. Ventral kısım (karın altı bölgesi) sarımsı beyaz tonlarında olup, kırçıllı küçük siyah nokta/benek lekelidir.
Pholidosis (Plak/Pul Yapısı) ve desen açısından Montivipera xanthina (Osmanlı Engereği) türüne benzerlik gösteren bir türdür. Fakat bombeli supraocular (göz üstündeki) plağın kenarı köşeli olup, göz ile bu plak arasında 1 sıra küçük pul bulunmasıyla iki tür birbirinde rahatlıkla ayrılabilir. Başın üst tarafında sadece karinalı (çıkıntılı) küçük pullar bulunup, baş üstünü tamamen bu karinalı pullar kapatır. Rostral (üst çene burun ucu) ile temas halinde 2-5 apikal (uç) plak bulunur. 9-10 supralabial (üst çeneye/dudağa ait ) plak , 10-14 plak sublabial (alt çene/dudak plakları) bulunur. Supralabialler (üst çene/dudak/yanak) plakları ile göz arasında 2 sıra pul vardır. Sırt pulları karinalı olup, vücudun ortasında 21-25 sıra teşkil eder. 163-181 arasında ventral (karın altı) plak bulunur ve subcaudal (kuyruk altı) çifti sayısı 28-35 arasındadır. Anal plak tektir. Tür üst çenenin en önünde hareketli (ağız kapalıyken üst damağa doğru geriye katlanır) zehir dişlerine sahip olup(üst çenenin en önünde bir çift), zehir dişleri gerisinde maksil kemiği üzerinde daha küçük tutucu diş sırası devam eder.
“Montivipera” cinsi “Dağ engerekleri” adı altında toplanmış, yüksek dağ ekosistemine adapte olmalarıyla bilinen cinstir. Bu tür de dağ engereklerindendir. Vipera xanthina kompleksi (Yakın ve Orta Doğu’nun dağ engerekleri) olarak bilinen bu kompleks xanthina ve raddei tür-grubu olmak üzere iki gruba ayrılır. Bu türün de (M. raddei) dahil olduğu raddei tür grubu, xanthina grubundan (ülkemizde bu gruba dahil türler: M. xanthina, M. bulgardaghica, M. albizona, M. wagneri) supraocular (göz üstü) plakla göz arasında 1 sıra küçük pul bulunmamasıyla ayrılır, yani göz etrafındaki pul halkası tamdır. Diğer türlerden ayrılmasını sağlayan başka farkların yanında, diğer türlerden ayrılabilmesini sağlayan en belirgin karakteristik özelliği budur denilebilir. Koruma statüsü “Neredeyse Tehdit Altında” olup, popülasyonu azalmakta olan ve korunması gereken türlerdendir