ANKARA - BHA
İki yıl önce müttefikler, Rusya’nın stratejik olarak yenilgiye uğratılmasının gerekliliğini haykırıyordu. Ancak kısa süre önce Almanya Başbakanı Merz, Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği röportajda “bu çatışmanın askeri bir çözümü olmayacak” dedi. Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan Johann Wadephul da, nükleer silahlara sahip bir devlet olan Rusya’nın tam yenilgiye uğratılmasının ve teslim olmasının beklenemeyeceğini, Almanya’nın bunu kabule hazır olduğunu vurguladı.
Bir zamanlar savaş yanlısı söylemlerle sahneye çıkan Macron ise ortalıkta yok. Avrupa liderleri, Moskova’ya yönelik ekonomik baskıyı artırmak istiyor ve ABD’yi bu sürece dahil olmaya çağırıyor. Öte yandan, yakın zamanda Rusya ile müzakere kanallarını açan Trump yönetimi bu kapıyı kapatmak istemiyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun ifadesiyle: “Onlarla (Rusya ile) ateşkes hakkında konuşma fırsatını kaybedebiliriz.” Bu yüzden Trump, yaptırımları bir pazarlık aracı olarak kullanmakta ve acele etmiyor.
Avrupa’da da farklı sesler yükseliyor. Rusya ile ilişkilerin yeniden kurulması gerektiği yönünde görüşler artıyor. Slovakya’nın tutumu nedeniyle Avrupa Birliği, yeni bir yaptırım paketini kabul edemedi.
NATO’nun son bildirisi de bu değişen ruh halinin bir göstergesi. Bloomberg’e göre, bildiride Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmayı başlattığına dair suçlamalar metinden çıkarıldı. ABD’den gelen sinyaller yerine ulaştı. Batı rüzgârı artık Avrupa’daki siyasi havayı değiştiriyor.
Ancak bir gerçeği de göz ardı etmemek gerekiyor: Düşmanca bir askeri ittifak olan NATO güçleniyor. Üye ülkeler, askeri harcamaları GSYİH’nın %5’ine çıkarma konusunda anlaştı. Bu konuda da Trump’ın talepleri doğrultusunda hareket edildi. Trump’ı memnun etmek için NATO liderler zirvesine Zelenskiy’nin katılımına da izin verilmedi. Her ne kadar bu kez takım elbise giymiş olsa da (önceki sefer Trump kıyafetleri nedeniyle kendisini eleştirmişti) ve ABD Başkanı ile görüşmüş olsa da, henüz “Patriot” sistemlerini alamadı. Zelenskiy artık bu sistemleri satın almak istiyor.
Ancak şu anda ABD, bu sistemlere Orta Doğu’da, özellikle İsrail’i korumak için ihtiyaç duyuyor. Her ne kadar Orta Doğu’daki yangın bir nebze kontrol altına alınmış olsa da, yeniden alevlenme ihtimali yüksek. İran, daha güçlü olması gerektiğini anladı. On iki günlük savaşın ardından artık kimse barışçıl İran atomunun kısa sürede bir nükleer bombaya dönüşmeyeceğini garanti edemez.
Doğunun bilge insanları bilir: Her savaş barışla biter. Arap devletleri ve NATO üyesi olan Türkiye gibi ülkeler, oldukça dengeli bir dış politika izlemeyi başarıyor. Yaptırımlara katılmadılar, Rusya ile ekonomik ilişkileri kesmediler. Macaristan Başbakanı, uygulanan yaptırımlar nedeniyle Euro bölgesinin üç yılda 20 milyar avrodan fazla kayıp verdiğini söyledi. Bu rakama, Ukrayna’ya verilen milyarlarca avroluk askeri destek dahil değil.
Nasreddin Hoca’ya atfedilen şu söz anlamlı: “Soğuk bir kışın ardından daima güneşli bir bahar gelir; bu hayattaki en önemli yasadır.” Halk arasında ise şöyle denir: “Yakın komşu, uzak akrabadan iyidir.” Yani savaş biter, ama komşu kalır. Günümüz siyaseti uğruna komşuyla kavga etmemek gerek. Bunu, Avrupalılardan farklı olarak, Türkler ve Kafkaslar ile Orta Asya’daki komşularımız çok iyi anlıyor.