ANKARA - BHA

Ailenin insanlık tarihinin en eski ve köklü kurumu olduğunu belirten Prof. Dr. Zakir Avşar, toplumsal süreklilik açısından aile yapısının korunmasının zorunlu olduğunu söyledi. Avşar, teknolojik gelişmelerin ve dijitalleşmenin aile kurumunu derinden etkilediğini, sinema, televizyon, dijital platformlar ve sosyal medyanın yalnızca eğlence değil, aynı zamanda değerlerin yeniden üretildiği alanlar hâline geldiğini ifade etti.

“Aileyi zayıflatan unsurlar medya üzerinden yayılıyor”

Prof. Dr. Avşar, aile bağlarının giderek zayıfladığına işaret ederek, “Bireyler aynı evde farklı ekranlara yöneliyor, ortak yaşam deneyimleri azalıyor. Uygunsuz içeriklere erken yaşta erişim, değerler çatışmasına ve ahlaki karmaşaya yol açıyor. Şiddet, müstehcenlik ve kimlik karmaşası içeren içerikler sıradanlaşmış durumda. Küresel içeriklerin yoğun dolaşımı, yerli kültürün gölgelenmesine ve toplumsal yabancılaşmaya sebep oluyor” dedi.

Çözüm önerileri: Dijital okuryazarlık ve yerli içerik

Avşar, bu riskleri yönetebilmek için bütüncül adımların şart olduğunu dile getirerek şu önerileri sıraladı:

  • Dijital medya okuryazarlığı çocuklardan yetişkinlere kadar herkes için zorunlu hale getirilmeli.

  • Yerli ve değer odaklı içerik üretimi teşvik edilmeli, aile bağlarını güçlendiren film, dizi ve dijital projeler desteklenmeli.

  • Ortak etkinlikler ve kültürel faaliyetler aile içi bağları kuvvetlendirmeli.

  • Akademi-sektör işbirliği ile nitelikli içerikler üretilmeli.

“Medya hem risk hem de güçlü bir araç”

Medyanın aileyi zayıflatabileceği gibi doğru stratejilerle güçlendirebileceğini kaydeden Avşar, “Çağımızda asıl mesele, medyanın aile üzerindeki etkisini yok saymak değil; onu bilinçli, eleştirel ve stratejik biçimde yönetmektir. Aileyi güçlendirmek, toplumu güçlendirmek demektir” ifadelerini kullandı.

2 bin 317 engelli personele destek, milyonlar için engelsiz ulaşım
2 bin 317 engelli personele destek, milyonlar için engelsiz ulaşım
İçeriği Görüntüle

Prof. Dr. Avşar, medya politikalarının yasaklayıcı değil, değerleri koruyan ve üreten bir bakış açısıyla şekillendirilmesi gerektiğini vurguladı.