Davutoğlu’ndan "216’ncı maddeye göre alenen suçtur" sözleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Davutoğlu'ndan "216'ncı maddeye göre alenen suçtur" sözleriAnkara, (BHA)- Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, “İlk kez Türkiye’de bir siyasi, seçimleri darbe olarak görüyor. Bu demokrasiye inanmış bir siyasetçi için büyük bir ayıptır. Eğer bir İçişleri Bakanı, bir seçimi siyasi darbe olarak görüyorsa, o seçimi engellemek için her türlü tedbiri alma yetkisini kendisinde görüyor demektir. Yani bir darbeyi engelliyorum iddiasıyla, seçime dönük her türlü müdahaleyi meşrulaştırma çabasıdır. Bu verdiğiniz mesajlar Türk Ceza Kanununun 216’ncı maddesinde ifade edilen ‘Toplumun bir kesimini, diğer bir kesimin aleyhine kin ve nefrete alelen tahrik etme suçudur” ifadeleriyle tepki gösterdi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Bozdağ’ın söylediği “Ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak” ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kurduğu “14 Mayıs siyasi bir darbe girişimidir” sözleri üzerine sosyal medya üzerinden bir video paylaştı.
Davutoğlu yayınladığı videoda şu ifadelere yer verdi:
İktidar cenahından son 1 hafta- 10 gün içerisinde gelen tehditkar, saldırgan, sorumsuz açıklamalar karşısında, demokrasi tarihimizin bütün seçimlerini incelemiş bir akademisyen, dışişleri bakanı ve başbakan olarak bir çok seçimin içinde doğrudan bulunmuş bir siyasetçi olarak tarihi bir uyarıda bulunmayı vatandaşlık görevi olarak görüyorum.
Ramazan Bayramı’nı yaşarken, bir taraftan Sayın Kılıçdaroğlu’na kabristanlık da ve bir türbe ziyaretinde yapılan saldırılar, bir taraftan Sayın Erdoğan’ın Sultan Ahmet Camii’nin avlusunda verdiği mesajlar tetikleyici bir etki yaptı.
Demokrasi tarihimizde ilk kez, milleti birleştirmesi gereken cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Sayın Erdoğan, bir camii avlusundan toplumun neredeyse yarısını açık bir şekilde ağır ithamlarla suçladı ve hiçbir şekilde doğru olmayan bir beyanla “Bunlar iktidara geldiğinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracak” diyerek, toplumun dindar ve mütedeyyin kesimini, diğer kesim aleyhine açık bir şekilde tahrik etti. Aynı günlerde yine Cumhur İttifakı’nın bir bileşeni olan Demokratik Sol Parti Genel Başkanı, bu seçimlerde ülkeyi küffara teslim etmeyeceğiz diyerek, seçimlerden kendileri dışındaki bütün partileri, liderleri küffar gibi toplumun zihninde çok derin izler bırakmış bir kavramla itham etti.
Davutoğlu’ndan “Bu söylemler suçtur” sözleri
Tam biz bu yıpratıcı, bu saldırgan dilin etkilerini tartışırken, bu kez ülkede başbakanlık görevi de yapmış olan Binali Yıldırım, bir konuşmasında açık bir şekilde “14 Mayıs’ta ülkeyi yabancı istilacılara teslim etmeyeceğiz” dedi. Adalet Bakanı “14 Mayıs akşamı toplumun bir kesimi şükür secdesine kapanırken, diğer bir kesimin kazanması halinde şampanyalar patlatacaklarını” iddia etti. Toplumu şampanya patlatanlar ile şükür secdesine kapananlar olarak ikiye ayırmak açık bir şekilde toplumu bölmektir, bölücülüktür. Adalet Bakanı’nın dün yaptığı açıklamasında Muhalefetin arkasında terör örgütleri var demesi ise ihmalle başlayan bir devlet suçudur. Kimin arkasında terör örgütleri varsa Adalet Bakanının görevi bunu ortaya koymaktır. Bütün bu tehlikeli sürece en vahim noktayı ise yine tarafsız olması gereken İçişleri Bakanı koydu. İçişleri Bakanı’nın ifadesi 14 Mayıs’ta bir darbe gerçekleştirilmek istenmesiydi. İlk kez Türkiye’de bir siyasi, seçimleri darbe olarak görüyor. Bu demokrasiye inanmış bir siyasetçi için büyük bir ayıptır. Eğer bir İçişleri Bakanı, bir seçimi siyasi darbe olarak görüyorsa, o seçimi engellemek için her türlü tedbiri alma yetkisini kendisinde görüyor demektir. Yani bir darbeyi engelliyorum iddiasıyla, seçime dönük her türlü müdahaleyi meşrulaştırma çabasıdır. Buradan açık bir şekilde bu açıklamayı yapanlara sesleniyorum; gittiğiniz yol ve verdiğiniz mesajlar yanlış. Bu verdiğiniz mesajlar Türk Ceza Kanunu’nun 216’ncı maddesinde ifade edilen ‘Toplumun bir kesimini, diğer bir kesimin aleyhine kin ve nefrete alenen tahrik etme suçudur.  Türkiye’de gerçekten bağımsız bir yargı olsa, toplumu böylesine bölen açıklamalar üzerine savcılar harekete geçerdi.
Davutoğlu’ndan Erdoğan’a: Bu siyasi kariyeriniz için en kritik andır
Bütün bu ahval içinde, açık bir şekilde çağrıda bulunmak istiyorum. Sayın Erdoğan, AK Parti’ye kapatılma davası açıldığında sizin yanınıza gelip “Bu demokrasiye açılmış bir savaştır. Sizin yanınızdayım” dedikten sonra, daha önce iki kez reddettiğim dışişleri bakanlığınızı kabul etmiştim. Bütün sonraki seçimlerde ve olaylarda bu sebeple yanınızda durdum. Milli iradeyi egemen kılmak için birlikte mücadele ettik. Yapılan açıklamaların tümü, milli iradeye müdahaledir. Bazı çevreler sizin hastalığınızı bahane ederek, bir boşluğu doldurmak adına milli iradeye müdahale etmek çabasında olabilir. Sizin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, meseleye doğrudan müdahil olarak, 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan seçimlerin demokratik ortamda gerçekleşeceğine dair güvence vermektir. Toplumu açık bir şekilde bir kesimden ayıran söylemlere son vermenizdir. Bu sizin siyasi kariyeriniz için de en kritik andır. Ya milli iradeye saygı gösterecek ve milli iradeye saygı göstermeyen İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı başta olmak üzere eski başbakanınızı açıkça uyarıp Türkiye’de 15 gün sonra yapılacak olan seçimin adil ve eşit şartlarda olacağını ilan edeceksiniz ya da milli iradeye sekte vurmaya çalışan bir siyasi akıbet ile karşı karşıya kalacaksınız. Hepimiz faniyiz, geride böyle bir kara leke bırakmayın.
“Hiçbir terör örgütüne ülkeyi asla bırakmayız”
Buradan seçim güvenliğinden sorumlu olan başta YSK olmak üzere, güvenlik birimlerimize, kamu görevlilerimize, valiliklerimize, kaymakamlarımıza sesleniyorum, iktidarlar geçici devlet bakidir. Liderler geçici, demokrasi bakidir. Bu tür açıklamaların etkisiyle gelebilecek her türlü telkine karşı demokrasiyi koruyun.  
AKP’ye ve MHP’ye oy veren vatandaşlarımıza sesleniyorum. Hiçbir kazanımlarımıza zarar gelmeyecek, din ve vicdan özgürlüğü mutlak olarak teminat altına alınacak, demokrasi tarihimizin teröre karşı en kararlı ve sert mücadeleyi vermiş bir başbakan olarak sesleniyorum. Ülkeyi hiçbir terör örgütüne asla teslim etmeyeceğiz. Yabancı tesirle gelebilecek her türlü mücadeleye karşı, önce biz direniriz.

Davutoğlu’ndan "216’ncı maddeye göre alenen suçtur" sözleri