CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İSLAM DÜNYASI ANAYASA YARGISI KONFERANSI AÇILIŞ KONGRESİ’NDE KONUŞTU
ERDOĞAN: CÜRÜMLERİ AYYUKA ÇIKAN BİRÇOK DARBECİ FİRARİ İLE İLGİLİ İLETTİĞİMİZ TÜM TALEPLERE RAĞMEN BATILI ÜLKELER HİÇBİR HUKUKİ ADIM ATMADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Tanımı, sınırı, çerçevesi belli olmayan bir siyasi sığınmacı kavramının arkasına saklanılarak teröristler korunmakta, kollanmakta darbe suçuna karışmış kişiler adaletten kaçırılmaktadır. Adları, suç dosyaları, cürümleri ayyuka çıkan birçok darbeci firari ile ilgili ilettiğimiz tüm taleplere rağmen batılı ülkeler hiçbir hukuki adım atmadılar” dedi.
Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi’nde katılan Erdoğan, yargı alanındaki yenilikleri anlattı. 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye’nin 252 evladını kaybetmenin acısını hala yaşadığını belirten Erdoğan, batılı ülkelerin terör örgütü ile bağlantılı kişileri iade etmemesine tepki gösterdi. Erdoğan, “Daha düne kadar darbe ile mücadelede bizi hukukun sınırlarını zorlamakla suçlayanlar mesele kendi demokrasileri olunca neredeyse hukuku rafa kaldırma aşamasına geldiler” şeklinde konuştu.
Devlet için adaletin önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde;
ADALET, DEVLET MİMARİSİNİ BİR ARADA TUTAN KİLİT TAŞIDIR
Yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge kadar bunların her birinin kendi içindeki uyumu da önemlidir. Yasama organının işleyişindeki uyumsuzluk hem yürütmeyi hem yargıyı etkiler. Yürütmenin krize girmesi topyekûn sistemi tıkar. Yargının işleyişindeki aksaklıklar da sistemin tamamında sorunlara yol açar. Türkiye yakın tarihinde bu tür krizlerin acısını bizzat çekmiş, ekonomiden demokrasiye farklı alanlarda bedelini ödemiş bir ülkedir. Kimi zaman vesayet kimi zaman darbe olarak karşımıza çıkan sıkıntıları aşarken, kaybettiğimiz vakit ve enerji bizi demokratik ve ekonomik hedeflerimizin uzağında bırakmıştır. Hiç şüphesiz bu tablo içinde yargının ayrı bir önemi vardır. Üstelik Türkiye bu konuda asla hatırlamak istemediğimiz gerçekten çok kötü örnekler de yaşamıştır. Halbuki adalet hizmetlerinin sunumunda ideolojik taassuba ve bürokratik oligarşiye asla yer olmamalıdır. Çünkü adalet sadece mülkün temeli değildir. Aynı zamanda devlet mimarisini bir arada tutan kilit taşıdır.
DEVLET ANCAK ADALET ÜZERİNDE YÜKSELİR, GELİŞİR, GÜÇLENİR, BÜYÜR
Devlet ancak ve ancak adalet üzerinde yükselir, gelişir, güçlenir, büyür. Adalet dağıtamayan, vatandaşına adaletle hükmedemeyen bir devlet tıpkı temeli çürük bir bina gibi yıkılıp gitmeye mahkumdur. Hukukun üstünlüğü ilkesi hususunda oluşacak en küçük ihmal ya da ihlal yargıyla beraber yasama ve yürütmeye olan güveni de zedeleyecek bu da devletin işleyişinde telafisi zor, zararlara yol açacaktır. Türkiye olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında son 20 yılda bilhassa adalet kalitesini arttıracak pek çok adım attık. Sivil yargı, askeri yargı ayrımını ortadan kaldırarak yargıda birliği temin ve tesis ettik, Ulusal Yargı Ağı Projesi UYAP’ı hayata geçirerek teknoloji ve bilimsel gelişmeleri yargının hizmetine sunduk.
YASAMA VE YARGIYI GÜÇLENDİRECEK YENİ REFORMLARI ÜLKEMİZE KAZANDIRMAK İSTİYORUZ
Uzlaştırmacılık ve arabuluculuk sistemlerini kurarak taraflara kolaylık getiren alternatif çözüm yollarını uygulamaya koyduk. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı, lekelenmeme hakkı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu gibi pek çok reformu hayata geçirdik. Yargının bağımsızlığıyla birlikte tarafsızlığını da anayasal güvenceyi alarak hukuk sistemimizin önemli bir eksiğini daha gidermiş olduk. Tüm bunlara ilaveten halkımızın takdir ve tensipleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçerek tarihimizde ilk defa güçler ayrı ilkesini tam manasıyla ülkemizde tesis ettik. Önümüzdeki yıl yeni yönetim sistemimizin ilk dönem uygulaması ışığında yürütmeyi daha etkin kılma yanında yasama ve yargıyı da güçlendirecek yeni reformları ülkemize kazandırmak istiyoruz.
HAYATIN SÜREKLİ DEĞİŞTİĞİ BİR İKLİMDE HUKUK SİSTEMİNİN DIŞARIDA KALMASI DÜŞÜNÜLEMEZ
Adalet hizmetleri ve insan hakları başlıkları altında yapılanlar ne kadar büyük olursa olsun hiçbir zaman yeterli değildir. Hayatın sürekli değiştiği bir iklimde hukuk sisteminin dışarıda kalması düşünülemez. Devletin bu hususlarda kendisini sürekli yenilemesi son derece mühimdir. Özgürlük, güvenlik, bu dengeler üzerinde hak ve özgürlükleri ilgilendiren her meselede tavrımızı insan öncelikli olarak belirliyoruz. Bu süreçte önümüzü açan her eleştiriye her fikre de kulak veriyoruz. Artık 20 yılı geride bırakan iktidar yıllarımızın hak ve özgürlük reform iradesini kaybetmemiş olmasıdır. Bunca yıldır bize rehberlik eden, reformcu ruhu güçlendirmekte kararlıyız.
MESELE KENDİ DEMOKRASİLERİ OLUNCA HUKUKU RAFA KALDIRMA AŞAMASINA GELDİLER
Bölücü terör örgütü her yıl bu ülkelerde topladığı milyonlarca liralık Euro ile Suriye, Irak ve Türkiye’ye yönelik saldırılarını finanse ediyor. Hatta kendi bütçesine doğrudan terör örgütüne yardım faslı koyan ülkeler olduğunu da biliyoruz. Tanımı, sınırı, çerçevesi belli olmayan bir siyasi sığınmacı kavramının arkasına saklanılarak teröristler korunmakta, kollanmakta darbe suçuna karışmış kişiler adaletten kaçırılmaktadır. Adları, suç dosyaları, cürümleri ayyuka çıkan birçok darbeci firari ile ilgili ilettiğimiz tüm taleplere rağmen batılı ülkeler hiçbir hukuki adım atmadılar. Verdiğimiz klasörler bütün bu klasör dolusu belge ortada ama barındığı ülkenin güvenlik birimlerinden FETÖ elebaşının malikânesinin kapısını çalan hala olmadı. Türkiye’nin 252 evladını şehit verdiği darbe teşebbüsü sonrasında attığı hukuki adımları eleştirenlerin bugün darbe söylentileri karşısında aldığı sert tedbirleri hepimiz görüyoruz. Daha düne kadar darbe ile mücadelede bizi hukukun sınırlarını zorlamakla suçlayanlar mesele kendi demokrasileri olunca neredeyse hukuku rafa kaldırma aşamasına geldiler. Elbette ülkemizi hedef alan terör ve darbe suçlarına karşı sergilenen bu tavrın arka planındaki zihin yapısının farkındayız. Biz kimin ne dediğine bakmadan, mücadelemizi hukuk içinde ve meşruiyet temelinde kararlılıkla yürütüyoruz. Türkiye’yi güvenlikle birlikte özgürlükler ve adalette de dünyada ilk sıralara çıkarana kadar çabalarımıza devam edeceğiz. (Birlik Haber Ajansı-BHA)