Ankara’da çalışan tek kurum merkez bankası banknot matbaası

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ankara’da çalışan tek kurum merkez bankası banknot matbaasıSaadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, düzenlediği basın açıklamasında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kutluca, Türkiye’nin içinden geçtiği süreci özetledi.
ASLINDA SADECE FAİZE ÇALIŞIYORUZ DESEK, YANLIŞ OLMAZ
Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, haftalık olağan basın açıklamasında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Saadet Partisi İl binasında yapılan basın açıklamasında Kutluca, seçim sath-ı mailine girildiğini hatırlatarak, “Biz çalışmalarımızı titizlikle sürdürürken, iktidar da ne zaman başı sıkışsa ya yeni bir anayasa tartışması başlatıyor ya da yeni bir ekonomi modeli açıklıyor. Şunu hemen belirtmek isterim ki; yeni demekle yeni olunmuyor! Bugüne kadar bu iktidarın yeni dediği her şey, ülkeyi eskisinden daha beter hale getirdi. ‘Yeni sistem’e geçiyoruz dediler, ortada sistem diye bir şey bırakmadılar! 85 milyonluk ülkeyi; tek bir akla, tek bir adama ve tek bir partiye mahkûm ettiler maalesef. ‘Yeni ekonomi modeli’ dediler, ekonomiyi tarihimizin en derin krizlerinden birine sürüklediler. Sadece üç rakama dikkatinizi çekmek istiyorum: 2018 yılında dönemin ekonomi bakanı, ilk kez yeni ekonomi modeline geçildiğini açıkladığında dolar 6 lira seviyesindeydi, şimdi 18 lirayı geçti. Türkiye’de enflasyon yüzde 16’lardaydı, şimdi yüzde 80’i geçti! Bu yeni ekonomi modeli açıklandığında mazot 6 lira seviyelerindeydi, şimdi 30 liraya yaklaştı! Ve yeni ekonomi modeline geçtikten sonra Cumhuriyet tarihinde ilk kez, aldığımız anaparanın borcunun üzerinde faiz ödemek zorunda kaldık! 1 trilyon 675 milyar lira anapara borcuna ilaveten 2 trilyon lira faiz ödemesi yaptık. Aslında sadece faize çalışıyoruz desek, yanlış olmaz” dedi.
“YENİLİĞİN SÖZDE DEĞİL ÖZDE OLMASI LAZIM”
Sadece yeniliğin fayda sağlamadığına vurgu yapan Kutluca, açıklamalarına şöyle devam etti: “Bu nedenle yeniliğin sözde değil, özde olması lazım; lafta değil, icraatta olması lazım. Politikalar değişmediği sürece, kelime ve kavramların değişmesinin bir anlamı olmaz. O yüzden biz diyoruz ki; gelinen noktada Türkiye’nin tek ihtiyacı ne yeni anayasa ne de yeni ekonomi modelidir. İhtiyacımız olan şey sadece ama sadece yeni bir yönetim anlayışına sahip, yeni bir iktidardır! Hiç kimsenin şüphesi olmasın… İnşallah önümüzdeki seçimlerde, Türkiye’de yeni bir yönetim iktidara gelecektir. Bu yeni yönetim; herkesin kardeşçe, huzur ve güven içinde yaşadığı yeni bir anayasa yapacak. Herkesin kendisini emin hissettiği, haksızlığın, hukuksuzluğun ortadan kalktığı, mağduriyetlerin giderildiği güçlü ve bağımsız bir adalet sistemini hayata geçirecek. Ekonominin arsadan, borsadan, ranttan değil; gerçek manada üretimden beslendiği, halkın alım gücünün ve refah düzeyinin yükseldiği bir ekonomik reformu en kısa sürede gerçekleştirecektir. İstişarenin, uzlaşının, sağduyunun iktidarı olarak, hep birlikte ve en kısa sürede ülkemizi düze çıkaracak ve insanımıza rahat bir nefes aldıracağız inşallah.”
“ ANKARA’DA ÇALIŞAN TEK KURUM MERKEZ BANKASI BANKNOT MATBAASI”
Yeni bir iktidarın ayak seslerini duyan AK Parti’nin seçimi kazanmak için Hazine’nin tüm musluklarını açtığını kaydeden Kutluca, “Bir taraftan gerçekleşmesi imkânsız sayıda konut projesi iddiasıyla ortaya çıkmakta, diğer taraftan pek çok popülist politikayı hayata geçirme gayreti içine girmektedir. Seçim öncesinde, elde kalan son kamu kaynaklarının çok daha fazlasını plansız-programsız şekilde çarçur etme yarışına girmiştir. Yapılanların kime, hangi kesime nasıl bir fayda sağlayacağı araştırılmadan, bütçeye nasıl bir yük getireceği belirtilmeden, 20 yıldır yapmadıklarını; seçime 7-8 ay kala ‘geç kalmışlık sendromu’ ile yıka döke, ekonominin temellerine ve mali disipline zarar vererek vaatlerde bulunuyorlar. Nasıl olsa yapılan vaatlerin hepsi seçim sonrasına kalacak, bunu da biliyorlar! Bu ortamda, pek çok kamu kurumu halkın sıkıntılarına çözüm getirecek herhangi ciddi bir çalışma yapmazken, Ankara’da gece gündüz demeden harıl harıl çalışan tek bir kurum çıkıyor karşımıza: O da Merkez Bankası Banknot Matbaası! Son dönemde elimize aldığımız paraların çoğunun gıcırgıcır olması da işte bu yüzden” dedi.
“İKTİDARIN DERDİ SADECE KOLTUĞUNU KORUMAK!”
“İktidar, işçiye-memura kaşıkla verdiği zamları, gece gündüz çalışan banknot matbaasında basılan paralar ve yanlış politikalar sonucu yükselen enflasyon ile kepçe kepçe geri almaya başladı bile” diyen Kutluca, şöyle devam etti: “İnsanımız kısa süreliğine yüksek maaş aldığı hissine kapılıyor ama sonra da aldığı bu maaş ile de ay sonunun gelmediğini anlaması çok uzun sürmüyor. İktidarın derdi ise sadece ama sadece koltuğunu korumak; seçime kadar durumu kurtarsa yetiyor kendisine! Sonrasında bu yanlış politikalar nedeniyle milletin içeceği acı ilaç ve sıkacağı kemer çok da umurlarında değil. Biz iktidarın sadece ‘metal yorgunluğu’ yaşadığını sanıyorduk. Oysa daha vahim bir durumun, ‘ciddi bir psikoz’un içinde olduklarını da görüyoruz artık. Uzunca zamandır bugünlerin hazırlığını yaptıklarını söyleyerek ‘yeni bir ekonomi’ modelini uygulayan bu iktidar, sürekli ‘yeni bir hikâye’ sunacağını söylüyor. Daha doğrusu, 20 yılın eskimişliğini ve yıpranmışlığını yeni ve süslü ambalajlarla örtmeye çalışıyor.”
“İKTİDAR, TÜM İHALELERE ‘DEVLETİN MALI DENİZ’ DİYE BAKIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şimdilerde “yolsuzluk ve rüşvetin olmadığı bir Türkiye” vaat ettiğini hatırlatan Kutluca, “Bunun da ancak kendileri tarafından başarılabileceğini söylüyor. Kendilerinin ihdas ettiği bu bozuk düzene, sanki başkaları sebep olmuş gibi bir tavrın içine giriyor! Bu sözler, 20 yıldır bu konularda ciddi tek bir adım atmadıklarının itirafı değildir sadece. Aynı zamanda yaşanan bu çürümeyi kabullenmek demektir. ‘Problem var’ diyor. Ne zaman? 20 yıl sonra! ‘Çözeceğim’ diyor. Ne zaman? ‘Bana bir dönem daha verirseniz.’ Bakınız, Uluslararası Şeffaflık Örgütü verilerine göre; Türkiye son 10 yılda yolsuzluk endeksinde en çok puan kaybeden ülke… 2013 yılına göre 43 basamak daha da ileriye gitti ve 96. sırada yer aldı. Eğer siz yolsuzluk ve rüşveti bitirmekte kararlıysanız, önce kamuda şeffaflığı sağlamak mecburiyetindesiniz. Ama görüyoruz ki iktidar buna hazır ve razı değil. Çünkü kendi kirli çamaşırları ortaya dökülecek! İşte kamu ihalelerine bakalım… Dünyada kamudan en çok ihale alan 10 şirketin 5’i Türkiye’den… Neden? Bunu sorunca ‘devletin ticari sırrı’ diyor bu arkadaşlar. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını korumakta ‘sır’ mefhumunun arkasına sığınamazsınız! Bunu bir türlü anlamak istemiyorlar. Şeffaflığa, hesap verebilirliğe alışkın değiller; çünkü bütün ihalelere ‘devletin malı deniz’ diye bakıyorlar. Tüm bu olanlara rağmen vatandaşın kurumlara olan güveni diplerdeyken sorunları çözeceğiz diye ortaya çıkmalarının tek izahı var; o da ‘gaflet!’ Tam bir gaflet içindeler maalesef” dedi.
“MİLLETİN İKTİDARA SUNDUĞU KREDİ TÜKENDİ”
İktidarın halini halı saha maçına benzeten Kutluca, “İktidarın bu hali, tıpkı halı sahada mağlup olan takımın maçın sonları yaklaşmasına rağmen ‘haydi, daha yeni başlıyoruz’ demesine benziyor. İktidarın işin çok zor… 20 yıllık uzun bir süre yolsuzluk ve rüşvet bataklığına saplanmış bir iktidarın, bu bataklıktan 8-10 ay gibi bir sürede kurtulması mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi, üretim ve katma değerle ekonomiyi düzeltmeye çalışacağına, taşıma su ile değirmeni döndürmeye çalışıyor. Her kabine toplantısının ardından yeni bir kredi paketi açıklanıyor. Bir bakıma milletten aldığı kredinin tükenmekte olduğunu gören Erdoğan, her hafta yeni bir kredi paketiyle vatandaşın gönlünü kazanmayı umuyor. Ama bu milletin iktidara sunduğu kredi artık bitti! Bundan sonra açıklanan her kredi, enflasyonun biraz daha artmasına vesile olacaktır. Çünkü bu kredilerde verilecek para, üretimden değil Merkez Bankası matbaasından gelecektir ve yatırıma değil, tüketime sarf edecektir. Erdoğan, milletin desteğini kaybetmemek için bütün kartlarını masaya sürüyor. Ama bu kartlar da yine borç-faiz-borç sarmalına hizmet ediyor” dedi.
“BU NASIL FAİZ MÜCADELESİ?”
İktidar’ın her fırsatta faize karşı savaştığını iddia ettiğini ancak kamu bankaları vasıtasıyla faizli kredi vermekten çekinmediğini kaydeden Kutluca, “Öyle bir ekonomik model kurdular ki, faize bulaşmak istemeyenler ekonomik açıdan zarar ediyorlar. Kurdukları bu sistemde, faizle kredi çekenler kendilerini enflasyona karşı bir şekilde korumayı başarırken; faiz sisteminin dışında kalmak isteyenler ve sabit gelirliler her geçen gün eziliyor. Bu nasıl faizle mücadele? İktidar’a söylenecek sözümüz kalmadı. Ama milletimize bir kez daha hatırlatmak ve ısrarla vurgulamak istiyorum ki; Erdoğan iktidarı, bu milleti maalesef faiz lobilerine esir etmiştir! Bankalar her geçen ay kârını katlarken, vatandaşımız ise günbegün yoksullaşmaktadır. Bakınız; faiz ve faiz gideri unsurlar ile görev zararları için bütçeden yılın ilk sekiz ayında 423,3 milyar lira pay ayrılırken, tarıma ayrılan kaynak sadece 26,2 milyar liradır. Kanunen öngörülen miktarın neredeyse yarısı! Yine aynı dönemde bütçeden yatırıma ayrılan miktar da sadece 107,9 milyar liradır. Bu veriler, iktidarın tercihini ve önceliklerini açık ve çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir” dedi.
“İKTİDARIN EYLEM VE SÖYLEM UYUMU BOZULMUŞTUR”
“Artık çok açık bir şekilde görüyoruz ki, ülkeyi yönetme iddiasında olanların, eylem ve söylem uyumu bozulmuş, söylediği ile yaptığı arasında tutarlılık ilişkisi kalmamıştır” diyerek devam eden Kutluca, “İktidarın faize ilişkin söylediği ile yaptıkları buna en güzel örnektir. ‘Faize karşıyım’, ‘Kimseden akıl almaya ihtiyacımız yok’ diyenler, akla-mantığa sığmayan politikalar ile ülkenin faiz yükünü geometrik bir şekilde artırdılar ve artırmaya devam ediyorlar. Devlet yönetiminde tek adamın söz sahibi olduğu, kimseden akıl almaya ihtiyacının kalmadığı, istişarenin rafa kaldırıldığı, liyakatin terk edildiği dönem; her şey gibi ekonominin de tepetaklak gitmeye başladığı ve faizin tırmanışa geçtiği dönem olmuştur.
“ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM BİR REFERANDUM OLACAK”
Kutluca, “Bir kez daha uyarıyorum; önümüzdeki seçim normal bir seçim değil, adeta bir referandumdur! Bu seçimin sorusu ‘2023’te kim cumhurbaşkanı olacak?’ sorusu değil, ‘2023’ten sonra nasıl bir Türkiye olacak?’ sorusudur. Bizler bu seçimde ‘Kimi başkan olarak görmek istiyoruz?’ sorusundan ziyade, ‘Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz?’ sorusunun cevabını vereceğiz. Bizler, bir kişiyi, bir partiyi, bir zümreyi iktidar yapmak için değil; israfın kalktığı, rüşvetin yenmediği, yolsuzluğun olmadığı bir Türkiye’yi kurmak için mücadele ediyoruz. Partizanlığın, yandaşlığın değil, ehliyet ve liyakatin esas alındığı bir sistemi kurmak için mücadele ediyoruz. Şahıslarımızın, partilerimizin değil, ülkemizin geleceği için çabalıyoruz. Şeffaf, düzgün, denetlenebilir bir sistem inşa edilmediği sürece Ahmet gitmiş, Mehmet gelmiş hiçbir önemi yoktur. Biz Saadet Partisi olarak isimleri değil, sistemi değiştirmek için uğraşıyoruz. Tüm vatandaşlarımızı da bu mücadelemize destek ve ortak olmaya davet ediyoruz.” (kalehaber.net)

Ankara’da çalışan tek kurum merkez bankası banknot matbaası