MUĞLA-BHA
Gazeteci ve yazar Nazım Alpman; Likya Sanat Yolu platformunun düzenlemiş olduğu 2024 Fethiye Çalıştay’ında; köy enstitülerinin açılışından kapanışına kadar olan hazin öyküsünü anlattı. Nazım Alpman’ın konuşmasından sonra İz TV’de yayınlanan Köy Enstitüleri ile ilgili belgesel izlendi. Gazeteciliğin yanı sıra televizyon belgesellerine metin yazarlığı da yapan Nazım Alpman; Bir Gün gazetesinde köşe yazarı olarak günlük siyasi yazılar yazıyor. 2003’ten itibaren yazmaya başladığı National Geographic Dergisinde ise bugüne kadar 20 dosyası yayınlandı. 2007’den itibaren İZ TV’de “Hayatın Notları” kuşağını hazırlayıp sundu. Yine İZ TV’de Yakın Tarih adlı belgeseli hazırlayıp sunmaya devam ediyor. Bu belgesellerden birisi de “Anadolu’nun Işığı Köy Enstitüleri”
“Köy enstitüleri için geleceğin sistemi demek yanlış olmaz”
Yoğun katılımın olduğu programda konuşma yapan gazeteci ve yazar Nazım Alpman “Türkiye’de öğretmen yetiştirecek okul ilk olarak 16 Mart 1848’de açıldı. İlkokul öğretmeni yetiştirecek olanı ise 1868’de öğretime başladı. Kurtuluş Savaşı bittiğinde sadece 2 bin 345 ilkokul ve bu okullarda görev yapan 3 bin 61 öğretmen vardı. 1935 yılında Milli Eğitim Bakanı olan Saffet Arıkan’ın isteği üzerine İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç bir rapor hazırlamıştı. Tonguç’un tespitlerindeki en acıklı durum ise şöyledir “Köylerde yaşayan 1 milyon 608 bin çocuktan 1 milyon 100 bini okula gitmemektedir!” Okuma yazma oranı ise ürpertici boyutlardadır. Toplam nüfusun ancak yüzde 15’i okuma, yazma bilmektedir. Topyekun bir eğitim harekatı için ilk direktif Mustafa Kemal Atatürk’ten geldi, hemen çalışmalara başlandı ve Köy Enstitülerinin temeli atıldı. İlk deneme başarılı olunca Köy Eğitmenleri Yasası çıkarıldı. 1948’e kadar 8 bin 675 eğitmen yetiştirildi. Atatürk’ün 1938’de ölümü üzerine İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Celal Bayar Başbakan, Hasan Ali Yücel de Milli Eğitim Bakanı oldu. 1940 yılının Mart ayında TBMM 3803 Sayılı yasa sevk ediliyor. 17 Nisan 1940 tarihinde kabul edilen bu yasa bir mucizenin tohumlarını oluşturmaktadır: Köy Enstitüleri kuruluşu böylece hayata geçiyor.
“Çağın en ileri eğitim ve öğretim projesi”
Köy Enstitüleri çağın en ileri eğitim ve öğretim projesi olarak kabul ediliyor. Aradan geçen bunca yıla karşın, değerinden hiçbir şey yitirmeyen Köy Enstitüleri ile ilgili olarak uzunca bir süredir İZ TV için belgesel çalışması yaptık. Köy Enstitüleri’nde 1940’ların ilk yarısında öğrenci olmuş değerli öğretmenlerimizle konuştuk, saatlerce çekim yaptık. Adana Osmaniye’de bulunan Düziçi Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitülerinde çekimler yaptık. Binaları onca yılın hoyratlığına karşı yıkılmamış ayakta duruyorlardı. Tıpkı Köy Enstitülüler gibi zamana meydan okuyorlardı. Mesela artık hayatta olmayan ve Unesco tarafından dünya gençliğine örnek insan olarak seçilen köy enstitüleri…
Mahmut Makal ve onun gibi köy enstitülü olan eşi değerli insan Muğla Yerkesik’li Naciye Makal ile uzun çekimler yaptık. Köy Enstitülerini sinemaya taşıyan ve “Bu Toprağın Çocukları” filmini yapan yönetmen Ali Adnan Özgür ve yapımcı-oyuncu Erkan Can “hayırlı evlatlar” olarak belgeselde yer aldılar. 1947’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı. Yerine aynı tabandan çocuklar için İmam Hatip Okulları kuruldu. İki ayrı dünya görüşünün mimarları da aynı siyasi iktidardır. 1954 yılında köy enstitüleri çıkarılan bir yasayla ilk öğretmen Okullarına dönüştürüldü. Temel felsefesinden tamamen uzaklaştırıldı. Dolayısıyla kapatıldı. Kaybeden ülkemiz oldu. Bunun bilinmesini ve belleklerde yer etmesini çok istiyorum. Konuştuğumuz Köy Enstitülü öğretmenlerin ortak bir özelliği vardı. İleri yaşlarına karşın bellekleri pırıl pırıldı. Tarih, isim, coğrafya gibi şaşırması kolay olan pek çok şeyi yerli yerinde açıklıyorlardı. Hepsi halen titiz birer okur ve birkaç kitap, onlarca makale yazmış yazarlardı. Köy Enstitüleri için geleceğin sistemi demek yanlış olmaz. Çünkü batılı ülkelerde bu yöntemle eğitim İkinci Dünya Savaşı sonrasında uygulanmaya başlamıştı. Köy Enstitüleri için pek çok güzel sıfat yakıştırılabilir. Zaten var da. Biz de belgeselimizi onların yanına ekliyoruz “Anadolu’nun Işığı Köy Enstitüleri!” olmaktadır” dedi.
“Kapattılar ama köy enstitüleri ruhu hala devam ediyor ”
Soru ve cevap şeklinde devam eden Koy Enstitüleri söyleyişi programında konuşma yapan ünlü ressamlarımızdan Yalçın Gökçebağ’da konuşmasında “Isparta Gönen Köy enstitüsü mezunuyum. Köy enstitüsü mezunu olmaktan dolayı da gurur duyuyorum. Köy enstitüleri kapatıldı ama köy enstitüsü ruhu hala devam ediyor. Bu ruhu yok edemediler. Bu ruh gelecek kuşaklara aktarıldığı için uzun yıllardır da devam edecek. Bu gün Türkiye ayakta ise bu ruh sayesindedir. Eskiden her şey İstanbul’dan çıkardı. Köy enstitüleri sayesinde bir çok sanatçı, yazar, bilim adamı ve aydın insanlar Anadolu’dan çıktı ve çıkmaya da devam ediyor.” ifadelerini kullandı.