İmamoğlu, İBB'nin, 11 ilde on binlerce can kaybına ve yıkıma yol açan 6 Şubat 2023 depremlerinin hemen ardından, AFAD tarafından Hatay ile eşleştirildiğini hatırlattı. "Afetin ilk gününden itibaren burayı hiç unutmayacağımızı, her an bir gözümüzün, kulağımızın, elimizin bir şekilde burada olacağını hep ifade etmiştik." ifadesini kullandı. Kırıkhan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin temellerinin İBB emekçilerinin katkılarıyla atıldığını ve gerekli izinlerin alınmasının ardından inşa sürecine geçildiğini belirtti.
İmamoğlu, 6 Şubat depremlerinin, devletin tüm yetkili kurumlarına büyük sorumluluklar yüklediğine dikkat çekerek, "Ne yazık ki, felaketin yaşandığı an ve sonrası tartışılsa da 'Biz niçin yıkıldık? Niçin insanlarımızı kaybettik?' gibi sorular sormalıyız." dedi. '21. yüzyılın 2023 yılında, İstanbul ve çevresinde depremin hissedildiği 99 depreminden bu yana niçin doğru adımlar atamadık, bu çareyi bulamadık, tedbirli davranamadık?' sorularının da önemine değinen İmamoğlu, "Hep birlikte hesabını vermeliyiz, tedbirler almalıyız." dedi.
İmamoğlu şöyle konuştu:
“Hatay'da, depremden etkilenen binaların toplam mesken sayısına oranına baktığımızda, en ağır hasarı yaşayan şehrimiz burası. Şehirde toplam 357 bin 467 mesken var. Ve 215 bin 255’i, yıkılmış veya acil yıkılması gereken ağır hasarlı binalar arasında yer alıyor. Bu büyük bir fatura. Yeni yapılan hastanelerin, devlet kurumlarının ve binalarının dahi ne yazık ki yıkıldığı ya da ağır hasar aldığını görmek, kesinlikle hepimizi düşündürmesi gereken hususlar. Bu yıkımın sebebini araştırırken, az önce ifade ettiğim 17 Ağustos depremi ardından, ülkeyi depreme hazırlamak konusunda sorumlu olan herkesin neyi eksik yaptığını düşünüp, geleceğe dair hepimizin bu ülke adına yeni tedbirler alması zorunda olduğu bir dönemi başlattık ve yaşatıyoruz. İşte tam da bu yönüyle farklı bir zihniyet, farklı bir dönem, farklı bir yöntem bu ülkenin geleceğinde özellikle yapılaşma, şehirleşme ve şehirlerin, ülkenin dayanıklılığı hususunda hepimiz için çok gerekli.
"Siyaset insanları ayrıştıran bir unsur asla olmaz, olamaz"
Siyaset; aklın, bilimin ışığında vatandaşa hizmetteki araçtır. Siyaset, millet için yapılır. Milletin birliği, beraberliğini, eksikliğini gidermek için yapılır. Siyaset, insanları ayrıştıran bir unsur asla olmaz, olamaz. Siyasetin amacı, hiçbir ayrım yapmadan, her vatandaşı için, herkes için sağlığını, güvenliğini, mutluluğunu sağlamak için kullanılan bir yöntemin, sürecin ya da görev bilincinin tarifidir. Siyaset, ‘Bize oy verene yardım edelim, vermeyene ne hali varsa görsün diyelim’ diye yapılmaz, yapılamaz. ‘Depremlerde hiç kimse ölmesin’ diye görev yapmak zorunda olduğumuz sürecin içerisindeki insanlarız. Siyaset; afetleri, krizleri, vatandaşın yaşadığı zorlukları yenmek için yapılması gereken bir görevdir. Yapamamışsanız, milletin vicdanında kesinlikle bir yerde durmazsınız ve bu milletin vicdanı sizi cezalandırır. O bakımdan temennimiz ve isteğimiz, tam da bu yöntemle siyaseti yapmak, insanlarımızın beklentilerini karşılamak ve bizim siyasetimizin temeline de 7’den 70’e herkesi, güvenli ve refah içerisinde hayat sunma konusunda prensipleri, asla vazgeçmeden yerine getiren bir dönemi var etmek. Gençlerin, geleceğini kendi ülkesinde görebilmesini sağlamak, umutlarını burada yükseltmesini sağlamak. Çocuklarımızın daha huzurlu, mutlu, korunduğu günlere uyanmasını sağlamak.”