ANKARA-BHA
Diyarbakır’da geçtiğimiz günlerde cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin’in cesedinin, 2007 yılında aynı bölgede kaybolan 9 yaşındaki Muhammed Ç.’nin cesedinin bulunduğu Eğertutmaz Deresi’nde bulunması, dikkatleri bu dere yatağına çevirdi. İki çocuğun da kaybolmalarının ardından 19 gün süren arama çalışmaları sonucunda aynı noktada bulunması, olayların tesadüf olup olmadığı konusunda şüphe uyandırdı.
17 yıl önce aynı dere, benzer bir ölüm.
2007 yılında Diyarbakır şehir merkezinde kaybolan 9 yaşındaki Muhammed Ç.’nin cesedi, 19 gün sonra Eğertutmaz Deresi’nde bir çoban tarafından ağaçlara takılmış halde bulundu. Muhammed Ç.’nin babası A.Ç., oğlunun cesedinin bulunduğu yerle ilgili yıllar önce şüphelerini dile getirdiğini ancak adli makamlar tarafından bir yanıt alamadığını ifade etti. Muhammed Ç.’nin ölümü “boğulma” olarak kayıtlara geçti ve dosya bu şekilde kapatıldı.
Acılı baba, oğlunun ölümünde şüpheli durumlara dikkat çekti.
Muhammed Ç.’nin babası A.Ç., evlerinin Eğertutmaz Deresi’ne 25 kilometre uzaklıkta olduğunu ve bu mesafenin bir çocuğun yürüyerek geçmesi için çok fazla olduğunu vurguladı. Baba A.Ç., oğlunun boğulduğu iddialarına rağmen, Narin’in cesedinin de aynı bölgede bulunmasının ardından olayla ilgili şüphelerinin daha da arttığını belirtti.
A.Ç., oğlunun şehir merkezinden dereye yürüyerek ulaşmasının fiziksel olarak imkansız olduğunu ifade ederek, oğlunun da Narin gibi kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeninin aynı noktada bulunmasının dikkat çekici bir durum olduğunu söyledi. Her iki çocuğun da Tavşantepe köyündeki derenin kenarında cesetlerinin bulunmuş olması, kamuoyunda endişe ve merak uyandırdı.
“Boğulma” olarak kapatılan dosya yeniden gündemde.
17 yıl önce yaşanan olayla ilgili olarak, A.Ç., oğlunun boğulmasının o bölgede mümkün olmadığını ve bu konuda adli sürecin yeniden incelenmesi gerektiğini dile getirdi. Ancak bugüne kadar yapılan başvurularına rağmen bir sonuç alamadığını belirtti.
Bu son olayın ardından benzer bir ölümün yaşanması, yetkililerin konuya yeniden odaklanmasına ve geçmişte yaşanan olaylarla ilgili kapsamlı bir soruşturmanın açılıp açılmayacağı sorusunu gündeme getirdi.