“Sokak Hayvanları İçin Kapı Önlerine Birer Kap Su Koyun”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Sokak Hayvanları İçin Kapı Önlerine Birer Kap Su Koyun”

Aydın Hayvan Hakları Eğitim Hareketi Derneği Başkanı ve Aydın Valiliği İl Hayvan Hakları Kurulu Üyesi Jale Koç tvDEN’de Gazeteci Mehmet Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Güne Bakış programına konuk oldu. Dernek Başkanı Jale Koç, insanların hayvan bakımı konusunda bilinçli olmasını ve sıcak yaz günlerinde kapı önlerine bir kap su bırakılmasının çok önemli olduğunu dile getirdi. Aydın’da rehabilitasyon merkezi eksikliği olduğunu vurgulayan Başkan Koç, “Yasa doğrultusunda 75 bin üstünde olan ilçe belediyelerine rehabilitasyon merkezi kurma zorunluluğu geldi ama Aydın’da hala rehabilitasyon merkezleri yok” dedi.

Kendisini ve derneğini tanıtan Başkan Jale Koç, “Ben aynı zamanda Haykonfed başkan yardımcısıyım. Derneğimiz 26 üyeden oluşuyor. Aktif bir derneğiz. Sokak hayvanlarının yasa kanun doğrultusunda haklarını savunuyoruz. Sorumlu olan yerel yönetimlerle koordineli bir şekilde çalışarak onlar için en iyi şartları sağlamaya çalışıyoruz.

Sadece hayvan koruma derneği olarak değil aynı zamanda insanlara ve çocuklara hayvan sevgisini aşılamak istiyoruz. Bu konu hakkında bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Küçük yaşta hayvan sevgisi aşılandığında ilerleyen yaşlarda daha merhametli daha vicdanlı birer birey olarak topluma kazandırılmış oluyorlar. Biz dernek olarak engelli kedilere bakıyoruz. 2 geçici yuvamız var. Bu yuvamızda da şu an 30-32’ye yakın gözü görmeyen, bir ayağı ampute edilen felçli, kronik rahatsızlıkları olan kısaca sokakta yaşam mücadelesi veremeyecek kedilere bakıyoruz. Kendi gönüllerimiz var bakımlarını yapıyorlar. Bizler de mamalarını ve klinik desteklerini sağlıyoruz” diye konuştu.

“VATANDAŞLARDAN TEK İSTEDİĞİMİZ BİR KAP SUYU KAPILARININ ÖNLERİNE KOYMALARI”

Son dönemde mevsim normallerinin üstünde yaşanan sıcaklık nedeniyle sokak hayvanlarının çok zor şartlarda mücadele verdiğini belirten Koç, “Derecelerin yükseldiği şu günlerde su kaplarının sokaklara konulması için valiliğimize dilekçe verdik. Özellikle belediyelerin bu konuda daha çok duyarlı olup daha çok duyuru yapması gerekiyor.

Dilekçemiz İl Müftülüğüne de Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığına da gitti. Çünkü ciddi bir su sorunu var. Hayvanların ter bezleri olmadığı için inanılmaz derecede sıcaktan etkilenip hastalanıp ölebiliyorlar. Bu konuda vatandaşlardan tek istediğimiz bir kap suyu kapılarının önlerine koymaları. Belediyeler, ilçe belediyeleri bu konuda çalışmalar yapıyorlar ama bunlar yeterli değil. Vatandaşın da bu konuda duyarlı olması gerekiyor.

İlçelerimizde gönüllerimiz var çok fazla STK’larımız var hepsine minnetlerimi iletiyorum. Gerçekten çok güzel çalışmalar yapan gönüllülerimiz var. Fakat şöyle bir sıkıntımız var. Malum sokak hayvanlarının hiçbir sosyal güvencesi kazancı yok. Ve mamalarda inanılmaz artışlar var KDV yüzde 20’ye çıktı. Gönüllerimiz ve STK’lar hiçbir kar amacı bütünleyip sadece bağışlarla hareket ediyorlar. O da bağış olursa anca yardımcı olabiliyoruz. Biz en azından bu mamalardaki KDV kaldırılsın istiyoruz. Gönüllerimiz, STK’lar yeri geliyor kendi karnını zor doyuruyor ama yine de özveri ile yeri gelip kendileri yemeyip hayvanlara mama alıyorlar. Ben buradan mama firmalarına seslenmek istiyorum.

En azından mama cüzi bir rakama indirilirse hem bizler rahatlayacağız hem de hayvanlarımız aç kalmamış olacak. Zamanında yerel yönetimler tarafından kısırlaştırma yetersizliği oluştuğu için çok fazla üremeler oldu. Bununla ilgili halktan çok şikayet oluştu. Fakat bunlar sokak hayvanlarına mal edilmesin. Aslında sokak hayvanı da demek istemiyorum kent hayvanı demek doğru olur. Çünkü onlar yasa ve devlet tarafından korunuyor. Aynı insanlar gibi onları da koruyan bir yasa kanun var. Şehir sakinleri ve kent hayvanları olarak bizler birlikte yaşıyoruz aslında.

Bununla ilgili yerel yönetimlerin STK’larla ve gönüllülerle iş birliği yapması adına çağrıda bulunmak istiyorum. Çünkü kent hayvanlarımız çok zor şartlar geçiriyor Tabii bizim en büyük destekçimiz Aydın Valisi Sayın Hüseyin Aksoy. Aynı zamanda İl Hayvan Hakları Kurul Başkanımız ve Vali yardımcısı Sayın Mehmet Göbekmerdan’ın inanılmaz derecede destekleri var. Onlarla birlikte koordineli bir şekilde ilçe belediyeleriyle birlikte popülasyonun azalması ve en aza indirilmesi ile ilgili bir çalışma sonuçlanacak” ifadelerini kullandı.

“İLÇELERDE REHABİLİTASYON MERKEZLERİ OLMADIĞI İÇİN SIKINTILAR OLUYOR”

İlçelerde rehabilitasyon merkezlerinin olmamasından dolayı kırsaldaki hayvanların durumunun daha kötü olduğunu söyleyen Koç, “İlçelerde rehabilitasyon merkezleri olmadığı için sıkıntılar oluyor. Kentten toplanan hayvanlar kırsala bırakılabiliyor maalesef. Bunun tespiti yapıldığında gerekenin yapılması için ilçe belediyelerle görüşüyoruz. Bu konuyla ilgili de dilekçe verdik. Köy giriş çıkışlarında şüpheli araçların kontrol edilmesini söyledik. Bu konuyla ilgili de çok şikayet alıyoruz. Bir noktadan alınan hayvan başka bir noktaya bırakılıyor. Hayvanların doğal yapıları da aynı insanlar gibi hatta insanlardan daha duygusallar.

Farklı bir bölgeye bıraktıklarında iyice agresifleşebiliyorlar o dönemde saldırgan olabiliyorlar. Tabii burada aç olmalarının da çok büyük bir etkisi var. Yeni bir yasa çıktı önceden bütün sorumluluk büyük şehirdeydi artık yeni yasa doğrultusunda 75 bin üstünde olan ilçe belediyeleri rehabilitasyon merkezi kurma zorunluluğu geldi. Bu merkezlerin amacı kısırlaştırma ve tedavi içindir.

Burada altını çizerek söylemek istiyorum. Halkımız buraları barınaklar, toplama merkezleri olduğunu sanıyor ama buralarda hayvanlar rehabilite edilip tekrar doğalarına bırakıyorlar. Belediyeler hayvanların ısırdığına dair çok şikayet alıyorlarmış ama gidip baktıklarında bu tarz olayların olmadığını görüyorlarmış. Biz de bununla ilgili bir dilekçe verdik. Isırma ve saldırma olaylarında ispat, delil ve görüntü istenilmesi için. Zaten burada ısıran köpeğinde tespit edilmesi gerekiyor.

Tespit edildikten sonra köpek 10 gün rehabilite edilip tekrar aynı yerine bırakılıyor. Eğer aynı köpekten tekrar ısırma hakkında bir şikayet gelirse o zaman bölge değişikliği yapılabiliyor. Genelde ısırma gibi olaylar kırsal kesimlerde çok oluyor ama bu da dediğim gibi yine açlıktan dolayı oluyor. Sürekli çiftçilerin ürünlerine zarar verdiklerini yediklerini ya da hayvanları telef ettikleri hakkında şikayet alıyorlarmış. Bunun bir diğer sebebi de zamanında yapılan kısırlaştırmanın yeterli olmaması. Aslında zamanında bunlar çözülmüş olsaydı bu sorunlar yaşanmayacaktı” dedi.

“AYDIN KENT KÖPEKLERİ SORUMLULUĞU HAKKINDA İKİYE BÖLÜNDÜ”

Aydın’da bazı belediyelerdeki merkezlerin daha aktif çalıştığını ve Aydın şehrinin kent köpekleri sorumluluğu hakkında ikiye bölündüğünü aktaran Koç, “Didim ve Kuşadası Belediyesi’nde rehabilitasyon merkezleri var ve aktif bir şekilde çalışıyorlar. Nazilli, Söke ve Efeler Belediyesi 75 bin üstünü aşan nüfuslar ve merkez açma zorunlulukları geldi. Nazilli Belediyesi’nde de proje işleri tamamlanmıştı ama proje yerinin sulak alan olmasından kaynaklı Devlet Su İşleri onay vermedi sıkıntı oluştu ve proje iptal edildi. Efeler Belediyesinin de her şeyi hazır.

Şu anda son aşamada evraklar hazır. Büyükşehir meclisine sunulacak ve meclis onayından çıktıktan sonra Efeler Belediye Başkanı Fatih Atay hemen inşaatı başlatacaktır. Aydın şehri kent köpekleri sorumluluğu hakkında ikiye bölündü. İzmir, Denizli asfaltının alt tarafı otogara kadar olan kısım artık Efeler belediyesine ait. Üst tarafı ise Büyükşehir’e ait. Efeler Belediyesi bununla alakalı çok güzel bir ekip kurdu. Efeler Belediyesi yasa kanun doğrultusunda çok güzel çalışmalar yapıyorlar bu konu için personelleri, veterinerleri, araçları var. Ama Efeler ’in şu an bir merkezi olmadığı için o köpekler de Aydın Büyükşehir ‘in merkezine gidiyor.

Ama şöyle bir sıkıntı var, herhangi bir rahatsızlıkta Söke ile Germencik kent köpeklerini Kuşadası’ndaki merkeze gönderirken kalan bütün ilçeler Büyükşehir merkezine gönderiyor. Ama Çine ilçesi kendi sistemini çok güzel oturtmuş diğer belediyeler bunu neden yapamıyor” şeklinde konuştu.

“TAZE YEMEKLERİN VERİLMESİNİ TAVSİYE EDİYORUZ”

Evdeki her yemeği hayvanlara vermememiz gerektiğini ve bilinçli olmak gerektiğini belirten Koç, “Bilinçsiz besleme yapıldığı takdirde hayvan zarar görebiliyor. Biz anlık taze yemeklerin verilmesini tavsiye ediyoruz. Çünkü bu sıcak havalarda yemekler çok çabuk bozulabiliyor. Sokak hayvanları gerçekten zor şartlarda yaşıyorlar yaşam mücadeleleri çok zor.

O yüzden daha sağlıklı ve iyi beslenmelerine dikkat ediyorum. Evimdeki hayvana nasıl bakıyorsam sokaktaki hayvana da aynı özeni gösteriyorum. Çiğ et ve kemiğin kesinlikle kent hayvanlarına verilmemesi gerekiyor. Çünkü bu durum hayvanın agresifleşmesine neden oluyor, bağırsak flora sistemleri bozuluyor. Çiğ et vermektense birazcık bile haşlamaları yeterli olacaktır” diye konuştu.

“BAKAMAYACAĞINIZ HAYVANI SAHİPLENMEYİN”

Son dönemde sahiplendikleri hayvanları terk edenlerin sayısında çoğalma söz konusu olduğunu ve sahipli hayvanların hepsinin çiplenmediğini söyleyen Koç, şunları söyledi: “Bu durum birazda maddiyattan dolayı çoğaldı. Çünkü mama fiyatları çok yükseldi. İnsanlar artık kendi karınlarını zor doyurur oldular. Ama biz her zaman bakamayacağınız hayvanı sahiplenmeyin diyoruz. Maalesef terk edenler oldu ama insanların bu konuda bilinçlenmesini istiyoruz. Çünkü onların da duyguları oluyor onlar da sizi sahipleniyor ve sonra birdenbire bırakılıyorlar. Bence imkanı olan her insanın kedi, köpek sahibi olması gerekir. Özellikle küçük çocuğu olanların sahiplenmesini tavsiye ediyorum ki büyüdüklerinde daha merhametli, daha vicdanlı olsunlar. Birde sahipli hayvanların hepsi çiplenmedi.

Maalesef yeteri kadar yapılamadı. Sadece sürecin bitimine 3-4 ay kala ilçe tarımlarda çok fazla bir yoğunluk oldu ama o esnada da çip kalmadı çip gelince takılsın denildi. Ama o da askıda kaldı gibi görünüyor şu an. Sahipli hayvanlara çip takılsa insanlarında daha çok sorumluluk sahibi olacağını düşünüyorum. Ayrıca hayvan sahiplenecek olan insanların evlerinde sineklik olmalarını istiyoruz. Özellikle kediler atlayabiliyorlar, bu sefer herhangi bir problem olduğunda hem madde hem manevi açıdan zorluk çekiyoruz. Çünkü küçük bir ameliyatın bile 4-5 bin lira olduğunu biliyorum. Son dönemde hayvan ticareti yapanlar da çoğaldı. İnsanları da dolandırıyorlar. Hayvan üretip bunlar üzerinden ticaret yapmak yasak. Buradan da bir çağrıda bulunalım; yakın çevrelerinde ya da bildikleri, cins hayvan üreten ve satış yapan varsa ihbar etsinler.”

“Sokak Hayvanları İçin Kapı Önlerine Birer Kap Su Koyun”