Türkiye Kent Konseyleri Birliği (TKKB) ve Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, depremde 65 saniyede bütün toplumun yıkıldığı bir gerçekte yer bilimcilerin dikkat çektiği konulara sağır kalınmaması uyarısında bulunarak, “Bilim adamlarını dinleyince Hatay’ın tam ortasında güçlendirilmiş bir binada kimsenin burnu kazanamazken diğer binada yurttaşlar ölüyorsa bilimin yaşattığını ilan edeceğiz” dedi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın bu yıl 75’incisini düzenlediği Türkiye Jeoloji Kurultayı, Ankara Büyükşehir Belediyesinin de destekleriyle başladı. ‘Jeolojik Kökenli Kaynakların Sürdürülebilir Kalkınmadaki Rolü’ temasıyla gerçekleştirilen kurultayda konuşan Türkiye Kent Konseyleri Birliği (TKKB) ve Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, TKBB olarak yaptıkları “04.17: Türkiye’de Deprem Gerçeği ve Kriz Yönetimi” toplantısında Prof. Dr. Naci Görür’ün ‘Kenti, deprem dirençli yapmak için o kentin bileşenlerini deprem dirençli yapmak lazım’ ifadesini hatırlattı. Depreme dirençli kentler oluşturmak için toplumun farkındalığının artması gerektiğini belirten Yılmaz, “6 Şubatta yaşadığımız felaket sonrasında karar vericilerinin bu çalışmaları görmezden gelmesini en ağır şekilde tecrübe ettik maalesef. Jeoloji mühendisleri Odasının 18’bini aşkın üyesi en ücra köşelerde dağ taş gezerek hayatını ve mesleğini devam ettirirken şehir merkezinde sadece bir imza süreci olarak değerlendirilmesi Neden? Çünkü doğruyu söylemenin bir maliyeti vardır. Tarım arazisine bina yapılamayacağını söylediğiniz zaman o ekosistemden çıkarılıyorsunuz Kentlerde, Kentlerin yeniden yapılandırılmasında tarım arazilerine verilen imarda jeoloji mühendislerinin görüşü alınmıyor. Hüseyin başkan ne kadar doğru söylüyor “Bizimkiler sadece beton atmanın peşinde” Kullandığınız demir, yaptığınız kolon ne kadar iyi olsa da, Zemin etüdü olmadan bina yapma saçmalığının sonuçlarını yan yatan binalarda gördük. 15 milyon İnsanımız sokaklara döküldüyse, 11 kentimiz yerle bir olduysa, 56 bin insanımızı toprağa verdiysek, 197.825 binamız yıkıldıysa, bu felakete hangi ihmallerin yol açtığını ölçecek insanları neden uzak tutarsınız, dikkate almazsanız! Jeoloji Mühendisleri Odasının 18.633 üyesini harekete geçirme kabiliyeti varken, kısa sürede deprem bölgesinde ki tüm ihmalleri gözler önüne serebilecek neden bu kabiliyeti kullanmıyoruz” dedi.
‘BİLİM ADAMLARI KARAR ALMA SÜREÇLERİNDEN UZAK TUTULMAMALI’
Deprem bölgesinde zeminden kaynaklanan sorunları 1 gün içerisinde tüm üyeleriyle tespit edebilecek gücün neden dikkate alınmadığını soran Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Jeoloji Mühendisleri Odası üyesi meslek mensuplarının, sorunlarını dile getirmek kentleri savunmak demektir. Siz sistemin dışına çıktığını zaman dirençsiz kentler ortaya çıkıyor. Bu size söylenen bir övgü cümlesi değil, Siz sahada olmadığınız müddetçe yıkılmaya hazır kentler ortaya çıkıyor. Meslek örgütlerini, konunun uzmanlarını politik bir alana sıkıştırıp, mesleki olarak kendini ifade edecek alandan uzak tutmak, Türkiye’de kamplaşmaya sebebiyet veriyor. Bilime savaş açıyoruz. Konu dirençli kentler, İnsan hakları, yaşam hakkı olduğu zaman mensubu olduğunuz sosyolojinizin, aidiyetinizin hiçbir önemi yok bunu yapmak insanlığa ihanettir. Meslek birliklerini, bilim adamlarını, akademisyenleri bilimin ışığında kente katkı yapar hale getirmeyerek her türlü karar alma sürecinden uzak tutarsak, sorun çıkarıcı, engelleyici, süreci uzatıcı diye itibarsızlaştırırsak hızlı yapar hızlı ölürüz. Hatayı 30’uncu kez tekrar yıkılır, 31’inci kez tekrar yaparız. Her şeyin hızlısı ve büyüğünü değil, doğrusu ve güvenilir olanını konuşmamızın zamanı gelmedi mi? Yanlış hızlı yer seçimleri. Disiplinler arası iletişimsizliği, kavgaları artırmak. TKKB olarak Balıkesir’de “Depreme Dirençli Kentler” Çalıştayını Cumhuriyetin 100.yılında Başkent Ankara’da Gelecek yüzyıla bilimle ışık tutacak bir çalışmayı kıymetli hocalarım ve odanızın mensuplarıyla birlikte düzenleme isteğimi buradan belirtmek isterim”
‘BİLİMİN YAŞATTIĞINI İLAN EDECEĞİZ’
Depremde 65 saniyede bütün toplumun yıkıldığı bir gerçekte yer bilimcilerin dikkat çektiği konulara sağır kalınmamasını öneren Yılmaz, “Sallanan bir coğrafyada bizler bilimsel olarak sallanmayalım. Dirençli kentlerden önce dirençli bireyler oluşsun. Yapılan bilimsel zirvelerin sonuç bildirgelerine duyarsız kalınmasın. Biz depremlere karşı direndiğimiz müddetçe, bölgedeki imar anlayışımızı yer bilimcileri dikkate almadan devam ettirdiğimiz müddetçe, deprem kuşağında olmadığını sandığımız Ankara gibi bölgelerde risk altındadır. Bilim adamları dinleyeceğiz. Bilim adamlarını dinleyince Hatay’ın tam ortasında güçlendirilmiş bir binada kimsenin burnu kazanamazken diğer binada yurttaşlar ölüyorsa bilimin yaşattığını ilan edeceğiz birbirimize” diye konuştu.