Bab-ı Ege Zeytinyağlarının saflığı yüzyıllar öncesine dayandığını söyleyen, Bab-ı Ege Zeytinyağları İşletme Sahibi Adnan Sarısakal; “ Medeniyetin kalbi ve merkezi olan Edremit, antik ismi ile Adramytteion, atalarımızın evidir. Aynı zamanda Dünya’nın en değerli ve kıymetli ağacına ev sahipliği yapmaktadır, zeytin ağacı. Türkiye’nin Ege bölgesi kıyısında yer alan ve sahil şeridinde bulunan bu bölge, Dünya’nın en doğal ve değerli zeytin ve zeytinyağını üretmektedir. Markamızın ismi de yörenin bu güzel ürününe ulaşmanıza aracılık eden anlamında Bab-ı Ege yani “Ege ye açılan kapı” olarak belirlenmiştir. “ dedi.
Pervin BÖLÜKBAŞI-BALIKESİR
1950 Yılından bu yana ailesinin zeytinyağı elde etme sürecinde modern yöntemlerle deneyimini harmanlayarak mükemmele ulaşmayı amaçladığının altını çizen Bab-ı Ege Zeytinyağlarının İşletme Sahibi Adnan Sarısakal; “Zeytin ve Zeytinyağımızın kaynağının %100 şeffaf olması gerektiğine inanıyoruz. Sloganımız olan “Köklerini gizlemeyen zeytinyağı” sloganı da bu gerekliliği vurgulamak adına ortaya çıkarıldı. Efsaneye göre “Olea prima omnium arborum est..” yani “Zeytin bütün ağaçların ilkidir”. Ondandır ki tüm kutsal kitaplarda geçen ve her kültür için çok ayrı yere sahip olan zeytin ağacının en önemli ürünü olan zeytinyağının en saf ve doğal hali ile tüketicilere ulaştırma amacıyla 1950 yılında yola çıktık.” Dedi.
Bu kadar değerli ve yüzyıllardır saflığın sembolü olan zeytinyağının ise her türlü zeytinden elde edilemeyeceğini de bildiklerinin altını çizen Sarısakal; “ İşte bunun için tüm dünyada saflık, nefaset, aroma bakımından kabul görmüş ve ödüller almış olan Edremit Körfezi yöresini seçtik. Ondandır ki Edremit yöresindeki yerleşimler de aynı zeytinyağının saflığı gibi yüzyıllar ötesine dayanıyor. Ancak yöre tespiti de bizim için yeterli olmadı ve bölgede bulunan yamaçlardan elde edilen zeytinyağları arasından tüketilmeye en uygun olanların belirlenmesi ile hikayemiz başladı. Markamızın ismi de yörenin bu güzel ürününe ulaşmanıza aracılık eden anlamında Bab-ı Ege yani “Ege ye açılan kapı” olarak belirlenmiştir.” Diye konuştu.
Zeytinyağımızı elde ederken sadece Türkiye’de hasat edilmiş olan zeytinler kullanıldığını belirten Adnan Sarısakal; “ Bunun da ötesinde Türkiye’nin Ege yöresine özellikle özen göstermekteyiz. Defalarca herkes tarafından tanınmış olan zeytinyağı tadım yarışmalarında ödüller kazanan bu yöremize ayrıca dikkat etmekteyiz. Her zaman olduğu gibi üretim aşamasında sürekli olarak kimyasal ve duyusal analizlerimizi uygulamaktayız. Ancak bu sayede müşterilerimiz tarafından beklenen yüksek kaliteye kavuşacağımızın da bilincindeyiz. Bu özen sayesinde ancak sloganımızı ve devamlı kalite kriterlerimiz karşılayacağımızı da biliyoruz.” Dedi.
Coğrafi konumları gereği güney rüzgârlarını alan tepe ve yamaçlarımız sayesinde en mükemmel ürünü ürünleri elde edebildiklerinin altını kalın harflerle çizen Sarısakal;“ Geleneksel hasat yöntemlerini daha doğal ürün elde etmek ve aynı zamanda coğrafi koşullar gereği kullanmaktayız. Ancak bu sayede nefaseti en yüksek ve katkısız zeytinyağını elde ederek teknoloji ile desteklenen üretim hattımız ile siz tüketicilerimize son ürünü ulaştırabilmekteyiz. Hasat sonrasında elde edilen zeytinyağımız, en baş düşmaları olan gün ışığı ve hava ile temasını kesecek şekilde krom-çelik tanklarda muhafaza edilmektedir. Edremit ve Kuzey Ege yöresi zeytinyağının eşsiz özelliği sayesinde daha uzun raf ömrünü ancak bu şekilde elde edebilmekteyiz. Aynı özeni ambalajlarımız da da kullanarak sadece cam şişe ve sadece siyah renk cam ile muhafaza etmekteyiz. Aynı zamanda insan sağlığına ve çevreye duyarlı olmamızın sonucu olarak, laklı teneke ambalajlarımız da mevcuttur. Tüm bu hasat ve saklama koşullarını ise uçtan uca denetlemek için akredite laboratuar sonuçları ve en az aynı öneme sahip duyusal analiz sonuçlarımızı sürekli takip ediyoruz.” Dedi.
Haber: Pervin BÖLÜKBAŞI (Birlik Haber Ajansı-BHA)