Türk profesörden, tıp literatürüne giren buluş
Yüzde 100 tıkalı şah damarını açıp, felçli hastalara umut oldu
Kalp Damar Cerrahı Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko, çağın hastalığı olan ve halk arasında inme olarak bilinen felçli hastalar için önemli bir tedavi yöntemi geliştirdi. Şah damarı yüzde 100 tıkalı olan vakalarda kullandığı hibrit yöntem ile hastalara umut olan Kalko, yüzde 90 başarısıyla hastaların yeniden yürümesini ve konuşmasını sağladı.
Kalp Damar Cerrahı Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko, felç geçiren ve yatağa bağlı hale gelen hastalar için umut oluyor. Geliştirdiği hibrit yöntem ile şah damarı yüzde 100 tıkalı hastalara umut olan Kalko, uyguladığı “Hibrit Yöntemle”, tıp literatüründe de yerini aldı. Açık ameliyatın kıvraklığı ve kolaylığıyla, anjioyu birleştiren Prof. Dr. Yusuf Kalko, boynu lokal anesteziyle açıp, beyne kadar olan pıhtıyı temizliyor. Binlerce hastanın hayatına dokunan Kalko, felçli hastaların kaderine terk edilmemesi gerektiğini belirtti.
‘HASTAMIZI KADERİNE TERK ETMEDİK, ARTIK KONUŞUYOR’
İnmenin çok önemli bir hastalık olduğunu ifade eden Doktor Kalko, ölüm nedenleri arasında artık dünyada üçüncü sırada yer aldığını belirtti. Kalko, “İnmeden kasıt ise bir pıhtının beyne atması durumudur, yüzde 80 nedeni bir pıhtıdır, yüzde 20 sebesi ise beyin kanaması, beyin tümörü veya yapılan beyin ameliyatlarıdır. Bu yüzde 80 pıhtının, yüzde 60’lık sebebi de boyundan beynimize giden şah damarında bir plak oluşmasıdır ve bunun tansiyonla birlikte beyne atmasıdır. Yüzde 20 sebebi de kalpta ritim bozukluğundan kaynaklıdır. O nedenle biz insanlara ‘ne olur kan sulandırıcı kullanın, pıhtı serseri mayın gibi beyne atmasın’ deriz. Bizim bulduğumuz teknik, şah damarı yüzde 100 tıkalı olan hastalarda çok başarılı bir yöntemdir. Örneğin, 60-65 yaşlarında erkek bir hastamız bir gün uyanıyor ve sağ tarafı felç, yapılan tetkiklerde sol şah damarının tıkalı olduğunu tespit ettik. Hasta eğer sağ elini kullanıyorsa konuşamıyor aynı zamanda sağ tarafını da kullanamıyor yani çok dramatik bir şey. Sosyal devlet bu duruma karşı evde bakım hizmeti veriyor ama önemli olan bu insanların felçliklerinin erken önlenmesidir. Bu hasta ilk 6 saatti atlayan bir hastaydı, ilk 6 saatte hastaneye giderseniz inme merkezlerine alınıyorsunuz, anjio yapılıyor, pıhtılar temizleniyor, şah damarında darlık varsa oraya da stent takılıyor. 6 saati geçerse işte o zaman kafalar duruyor. Şah damarınız yüzde 100 tıkalıysa ve 6 saati geçtiyse ‘size yapacak bir şey yok, fizik tedavi, rehabilitasyon ve kan sulandırıcı ilacınızı alın’ deniyor. 6 saatlik önemli zaman dilimini geçen hastamızın şah damarı temizlendi ve konuşmaya başladı. Bu hastamızı kaderine terk etseydik bakım hastası olacaktı ve konuşma yetisini de kaybedecekti” şeklinde konuştu.
‘BOYUNDAN GİREREK, PIHTIYI TEMİZLİYORUZ’
Beyinde hasarlı bölge çok genişse o giderek daha da büyüyor birde kanıyor. Bu hastalar yoğun bakımdan çıkamıyor. Bizim yaptığımız tekniği dünyada 3 merkez yapıyor. Çin, Amerika ve birde biz yapıyoruz. İnmede safhlalar vardır. Akut safha ilk 6-8 saattir, 24 saati geçen vakalar var, 24 saatten 2 aya kadar olan hastalar supakut safha, 2 aydan sonrakiler ise kronik safhadır. Çinliler ve Amerikalılar, kronik safhaya müdahale ediyorlar. Biz subakut safhaya da müdahale ediyoruz. 6 saati geçmiş ama beyinde canlı doku olan hastaların şah damarı da açılırsa felcine çok büyük bir faydamız olur. Kullandığımız hibrit yöntem ile açık ameliyatın kıvraklığı ve kolaylığıyla anjioyu birleştirdik. Boynu lokal anesteziyle açıyoruz, içini temizliyoruz ve boyundan girebildiğimiz noktaya kadar giriyoruz, pıhtıyı temizliyoruz. Boyundan anjio yapıyoruz, beynin içine mikro tellerle giriyoruz, kalpte kullandığımız ince tellerle küçük küçük balonlarla damarları açıyoruz. Risk ise yüzde 2’yi geçmiyor. İşlemi uyanık yapmamız en büyük avantaj, hastanın şuurunu görerek işlemi yapıyoruz, hastalarla konuşarak ilerliyoruz. En önemlisi de emin olmadan beyne kan vermiyorum, biz yüzde 90 başarılıyız yüzde 100 değiliz. Neden; aslında biz damarı yüzde 100 açıyoruz. Boyundan anjio yapıyorum, bakıyorum beyin içinde yırtık var, kanama odakları var. Hemen damarı bağlıyorum ve beyne kan vermiyorum. ‘Bu hastalar boşuna mı ameliyat oluyor’ denebilir ama tabi ki hayır. Bu işlemi yaparak hastaların yüzde 50 fayda görmesini sağlıyoruz. İdeal olan beynin içine giden damarı açmaktır. Biz binin üzerinde hastayı tedavi ettik. Bu ülkede her yıl 150 bin kişi geçici görme kaybından yatalak olmaya kadar ilerleyen bir inme geçiriyor” ifadelerini kullandı.
‘COVİD-19 VE AŞILARDAN SONRA PIHTILAŞMAYA EĞİLİM ARTTI’
Artık inmenin genç yaşlara kadar indiğini belirten Doktor Kalko, “Gençlerde en çok damar yırtılmasını görüyoruz. Ya da Covid-19’da ve Covid-19 aşılarından sonra özellikle pıhtılaşmaya eğilim çok arttığı için genç yaşlarda da inmeyi çok görüyoruz. Hibrit yöntem gerçekten yüzde 100 tıkalı şah damarını, ilk 6 saatlik önemli zaman dilimi geçse bile, inme merkezleri şans vermese dahi ve ileri tetkiklerde beyinde canlı doku da görürsek mutlaka bu damarları açıyoruz. Bir diğer hastamız 3 hafta önce inme geçiriyor, şah damarı yüzde 100 tıkanıyor. Konuşması gitmiş, sağ tarafı tamamen felç olmuş bir hastaydı. 112 aranıyor ve hasta inme merkezine götürülüyor, orada anjio yapılıyor ve boyun bölgesi kökten itibaren beynin içine kadar tıkalı. ‘Biz bu hastaya dokunamayız’ diyorlar. Hasta kaderine terk ediliyor, evde bir daha felç geçiriyor ve daha sonra bizi buluyorlar. Yapılan tetkiklerden sonra ‘bu hastanın damarı açılabilir, açılırsa fayda görebilir’ dedik ve riskleri anlattık. Hastayı ameliyat ettik, ertesi gün hastamız güzel bir ilerleme gösterdi. Bugün hastamız iyi kötü derdini anlatabiliyor, ayağa kalkıp yürüyor” dedi.
‘BU İŞLEM DÜNYADA 3 MERKEZDE UYGULANIYOR’
Şuuru açık birinin ‘susadım veya açıktım’ diyememesinin büyük bir dram olduğunu belirten Doktor Kalko, “60 yaşındaki bir adamın derdine dermen oluyorsunuz ve dilini çözüyorsunuz. Aynı yeni konuşmaya başlayan çocuklar gibi çok mutlu, hasta bize geldiğinde depresyondaydı ama şimdi çok mutlu. Şimdi hasta mutlu, biz mutluyuz. Bu teknik kronik dönemde de yapılabilir ama başarı oranı yüzde 65’tir, bu Çinlilerin verdiği orandır. Kronik dönemde her hastaya yapmıyoruz. Beyni besleyen 4 damar var, bu 4 damarın 2 tanesi boyunda şah damarı, 2’de enseden giden damarlar var. Bunlar beyinde birleşiyorlar ve bir kavşak oluşuyor. Diyelim ki bir damar tıkalı ve hasta sürekli bayılma atakları geçiriyor. İşte bu hastanın damarı yüzde 3 bile tıkalı olsa, 3 ay bile geçse bu damarı açma şansını vermek lazım. Yoksa ilerde hasta felç olur. Kronik dönemde yaptığımız işlem sayısı 5’i geçmez, bu konuda çok fazla tecrübemiz yok ama supakut dönemde yüzde 90 başarımız var. Daha bir sürü insanın bize ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
‘EŞİM 3 KEZ ATAK GEÇİRDİ’
Prof. Dr. Yusuf Kalko’nun tedavi ettiği emekli makine mühendisi Adem Bolat’ın (65) eşi Demet Bolat, “Fark ettiğimde konuşma bozukluğu vardı, kolunda da hafif felç vardı. Hemen hastaneye götürdük, 1 hafta hastanede yattı ve düzeldi. 1 hafta sonra sanırım bir atak daha geçirdi, kolunda vardı bu kez bacağa kadar indi. Konuşması zaten tam düzelmemişti. Tekrar bir hastane sürecimiz oldu. Hastaneden çıktıktan sonra evde fizik tedavi sürecini bekliyorduk. Evde bizde kendisine destek olmaya çalışıyorduk. Adımlar atmaya başladı, gayet iyiydi. 3’üncü atak geldi ve artık hiç hareket edemez oldu. Yine bir hastane sürecimiz oldu, bu kez anjio yapıldı. Daha sonra çıktık ve sadece fizik tedavi verildi. O dönemde Yusuf hocayı duyduk ve buraya geldik. Hocamız tetkikleri yaptı ve ‘yüzde 100 tıkalı olan damarı açarız, hastayı da riske atmayız’ dedi. Hocamıza güvendik, özellikle eşim çok güvendi ve tedavimiz başladı” şeklinde konuştu.
‘HER ŞEY YOLUNDA’
Hiç konuşamazken, tedavinin ardından konuşmaya başlayan Adem, “Konuşmam hiç yoktu, ses gitti. Yusuf hocamızı bulduk ve tedavi oldum. Her şey yolunda ve güzel” dedi.