Adil Yaşam Derneği Başkanı Muhammed Haluk Çavuşoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Cumhuriyetimizin 100. yılı ve haklı sebeplerle suç ayrımına gidilmeden Covid-19 izninde ve kapalı cezaevlerinde bulunan adli mahkuma af ilanı ile birlikte adli sicil affının da verilerek insanların yeniden hayata döndürülmesi, ilk aşamada mahkum ve ailesi için bir kurtuluş, devamında toplumsal barış ve huzur için son derece gereklilik arz etmektedir.
Cezada amaç ıslah etmek ve topluma yeniden kazandırmak iken; haksız ve ağır cezalar ve cezaevi koşulları bu amaca hizmet etmemektedir. Cezaevi kapasitesinin çok üzerinde tutuklu ve hükümlünün içinde bulunduğu koşullar, insan hak ve temel ihtiyaçları için uygun değildir.
TABLO ÇOK VAHİM
270 bin kapasiteli cezaevlerinde 02.05.2023 itibarıyle 356bin 587 tutuklu ve hükümlü bulunmaktayken, bu sayıya Covid-19 izninde bulunan yaklaşık 120 bin hükümlünün eklenmesi ile ortaya vahim bir tablo çıkacaktır.
İzindeki hükümlülerin büyük bir bölümü, geçen üç yıllık süre zarfında işini ve düzenini yeniden kurup topluma adapte olduğu gibi, neredeyse tamamı tekrar suça karışmayarak ıslah olduğunu ispatlamış, kapalı cezaevindeki mahkumlar için de referans olmuşlardır.
KAPALIDAKİ MAHKUMLAR
ADELETSİZLİĞE UĞRADI
İzinlerin bitiş tarihi olan 31 Temmuz 2023 itibarı ile yeniden cezaevine dönmelerinin ne topluma ne de kendilerine bir getirisi olmayacağı aşikardır.
Pandemi döneminde açık cezaevinde bulunan hükümlüler Covid-19 iznine gönderilmiş, söz konusu sağlık iken, kapalı cezaevindeki mahkumlar bundan faydalandırılmayarak adaletsizliğe uğramıştır.
Gerek FETÖ hakimlerinin haksız ve orantısız, gerek yerine gelen genç ve tecrübesiz hakimlerin hatalı yargı kararları, gerekse pandemi döneminde hızlı ve online yargılamalar neticesinde, ülkede yargıya ve adalete olan güven yüzde 30’lara kadar gerilemiştir.
SUÇLU İLE SUÇSUZ
BİRBİRİNE KARIŞTI
Kanaat cezaları, sadece beyana dayalı verilen cezalar ya da şikayetçisi olmadığı halde kamu davası adı altında verilen ağır cezalar çok ciddi mağduriyetler yaratmış, adalete olan güveni kökten sarsmıştır.
Anayasa Mahkemesi verilerine göre: AYM tarafından 2012-2022 yılları arasında verilen toplam hak ihlallerin yüzde 77’si adil yargılanmaya dahildir ve bu oran aslında vahim bir durumu işaret etmektedir. Adil yargılanma hak ihlalleri TCK’nın tüm maddelerini kapsamaktadır ve bu veri bizlere her dört kişiden üçünün adil yargılanmadığını göstermektedir.
Gelinen noktada suçlu ile suçsuz birbirine karışmış, milyonlarca insan adalete olan inancını kaybetmiştir.
İNFAZ DÜZENLEMELERİ
SORUNU ÇÖZMÜYOR
Cumhuriyet tarihinde ülkemizde farklı gerekçelerle 47 kez af çıkarılmıştır. Ancak son 21 yıldır, af adı altında yapılan infaz düzenlemelerinin ardından, ortaya her defasında farklı adaletsizlik ve olumsuz sonuçlar çıkmıştır.
Türkiye yüzyılı kapsamında; Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken, kapalı ve açık cezaevinde olan mahkumlar, izinde olan mahkumlar, cezaları sebebi ile firar olanlar, İstinaf, Yargıtay mahkemelerinde dosyaları bekleyenler; bunların toplamında milyonlarca aile için adaletin yerini bulması, geçmişin temizlenmesi adına, adli mahkuma eşit ve adil bir af, ardından sicil affı ile ikinci bir şans verilerek, temiz bir sayfa açılmasını talep ediyoruz.”