AK Parti’li Sırakaya: "Avrupalı Türklerin sorunlarının çözümünü Alman makamlarıyla yapıyoruz"

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

AK Parti'li Sırakaya: "Avrupalı Türklerin sorunlarının çözümünü Alman makamlarıyla yapıyoruz"AK Parti Milletvekili ve TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Alt Komisyonu Başkanı Zafer Sırakaya Avrupalı Türklerin sorunlarının çözümü için ellerinden geleni yaptıklarını belirterek “Avrupalı Türkler siyasetin öznesi. Bir çok sorunu Alman makamlarıyla çözdük. Çözmeye de devam ediyoruz” dedi.
 
Röportaj: Erdal Altuntaş / Nebahat Uzun
 
HAMBURG’da vatandaşlarla buluşarak taleplerini, sorunlarını dinleyen, Almanya doğumlu AK Parti Milletvekili, AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Alt Komisyonu Başkanı Zafer Sırakaya ile vatandaşlarımızdan derlediğimiz sorular üzerine sohbet ettik.
 
– Yaklaşan 2023 seçimleriyle ilgili yurtdışına yönelik çalışmalarınız neler?
 
Z. Sırakaya: Bir önceki seçimde olduğu gibi, ilk defa yurtdışındaki vatandaşlarla ilgili Seçim Beyannamesi hazırlamış bir parti olarak yapacağımız çalışmaları yine kamuoyu ile paylaşacağız. Bugüne kadar yapmış olduğumuz çalışmaları anlatacağız. Dolayısıyla 2023 seçimlerinde yurtdışındaki vatandaşlarımızı siyasetin öznesi olarak gördüğümüz çerçevede ifade edeceğiz.
 
– Bir dönem, Almanya’da sandıklar kurulması konusunda sıkıntılar yaşanmıştı. Böyle bir sıkıntı yine olabilir mi?
 
Z. Sırakaya: Türkiye masasından sorumlu bürokratların bana verdiği bilgilere göre, buradaki vatandaşlarımızın oylarını kullanmaları hususunda Alman devletinin her türlü kolaylığı sağlayacağı, bu konuyla ilgili olarak ellerinden gelen katkıyı sunacakları ifade edildi. Öyle tahmin ediyorum ki; demokrasinin gerçekleşmesi, yurtdışındaki vatandaşlarımızın iradelerini sandıklara yansıtabilmesi noktasında Alman devleti, geçen sefer olduğu gibi bu sefer de ellerinden gelen katkıyı sunacaklardır.
 
– Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının, yılda 181 gün Almanya dışında kalmaları halinde oturumları iptal edilebiliyor. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için neler yapılabilir?
 
Z. Sırakaya: Almanya’da oturma müsaadesi olup yurtdışında uzun süre kalacak olan vatandaşlarımızın, bağlı bulundukları yabancılar dairelerine başvurmaları durumunda, daha uzun süre yurtdışında kalabileceklerine yönelik belge alma imkanları var. Ben de aynı tecrübeyi yaşadım. Bağlı bulunduğum yabancılar dairesine giderek Türkiye’de uzun müddet kalacağımı bildirdim. 3 sene Almanya’ya hiç giriş yapmadan kalabilme imkanını sunan belgeyi aldım. Diğer taraftan, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın, yaşadıkları ülkenin vatandaşlığını almaları, siyasi katılımı sağlamaları yönünde Sayın Cumhurbaşkanımızın telkinlerini de hatırlatmakta fayda var. Vatandaşlarımızın bu tür sorunlarını siyaset zemininde ilgili siyasetçilerle paylaşmalarında fayda olduğunu düşünüyorum.
 
– Aile Birleşimi için dil zorunluluğu gibi uygulamalar zaman zaman ailelerin birleşmesine engel olabiliyor. Başka ülke vatandaşlarına uygulanmayan bu zorunluluk kaldırılabilir mi?
 
Z. Sırakaya: Çok da etik olmadığını düşündüğümüz; sadece Türk toplumuna yönelik yapılmış olduğunu kuvvetle muhtemel olarak algıladığımız sorunları veya oluşturulan sorunları siyasilerle paylaşıyoruz. YTB Alt Komisyon Başkanı olarak yapmış olduğum tüm görüşmelerde bunu ifade etmekteyim. Aile birleşimi ile ilgili getirilmiş olan böyle bir uygulamanın insan hakları ihlaliyle ilgili olduğunu düşünüyoruz. Görüşmelerimizde telkinlerimizi söylemeye devam edeceğiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın ve aynı zamanda vatandaşlarımızın, seçmenlerimizin de, yaşamış oldukları ülkelerin siyasileriyle bu konuları daha yoğun bir şekilde görüşmeleri, önümüzdeki süreç içinde bu sorunun halliyle ilgili süreci hızlandıracaktır. Özellikle Türkiye’ye zaman zaman Batılı ülkelerin insan hakları ihlalleriyle ilgili parmak salladıkları bir ortamda, Avrupa Mahkemelerinin kararlarını uygulamamış olmasını da manidar görüyorum. Önce herkesin kendi ev ödevini yapması gerekir.
 
– Almanya’da yaşayıp da Türkiye’ye tatile gidenler artık maalesef acil durumlar dışında sağlık hizmetleri alamıyor? Alsa da cebinden ödemek zorunda kalıyor. Buna çözüm üretilemez mi?
 
Z. Sırakaya: Bildiğiniz üzere Sosyal Güvenlik Anlaşmaları 1964 yılında yapılmış olan eski anlaşmalar. İki ülke arasında yapılan bu anlaşmalarda, ilgili ülkelerin vatandaşlarının bir başka ülkeye gitmesi durumunda sadece acil durumlarda hizmet alabilecekleri ifade ediliyor. Türkiye, uzun bir müddet bu acil hizmetler kapsamının dışında da vatandaşlarına hizmet verdi. Ancak, siz Almanya’da yaşayan ve Almanya’da Sosyal Güvenlik hizmeti alan bir vatandaş olarak Türkiye’ye geldiğiniz zaman, acil hizmetlerin dışında bir hizmet almanız durumunda Almanya’daki Sosyal Güvenlik Kurumu ya da ilgili sağlık sigortasının Türkiye’ye bu ödemeyi yapmama durumuyla karşı karşıya kalıyoruz. Ama yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızdan kronik hastalıkları olanlar, bağlı bulundukları sağlık sigortalarına giderek T/A 20 belgelerini almaları durumunda, Türkiye’de acil hizmet alma dışındaki hizmetleri de alabiliyor. Bu belgelerle bağlı bulundukları il sağlık müdürlüklerinden YUPASS numaralarını alarak, Türkiye’deki sağlık hizmetlerini kesintisiz şekilde alabilirler. Öte yandan, 1964 yılında yapılan sözleşmelerin güncellenmesiyle ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkede her türlü imkanlardan faydalanabilmeleri için, aynı zamanda ülkemizde hizmet alanlarının genişletilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
 
– Özellikle geçtiğimiz yaz döneminde Türkiye’ye getirdiği aracını orada bırakıp taahhütname vermeden Türkiye dışına çıkanlara adeta ceza yağdı. Komşu ülkeye birkaç günlük tatile gidenler bile mağdur oldu. Bu uygulama tamamen kaldırılamaz mı?
 
Z. Sırakaya: Bu uygulama, yıllardır var olan ama uygulanmayan bir sistemdi. Sayıştayın denetiminden sonra bu yıl uygulanmaya başlandı. Ancak birçok vatandaşımızın etkilendiği 400 milyon TL’lik cezayı 30 milyon civarına düşürdük. Vatandaşlarımızın taahhütname vererek ülke dışına çıkmaları durumunda herhangi bir sorun yok. Bu taahhütnameler gümrük kapılarında ya da E-Devlet üzerinden verilebiliyor. Taahhütname verilmemesi durumunda aracın fiyatına bakılmaksızın 1888 TL ceza uygulanması söz konusu. Bu ücret önceden daha yüksekti, muhalefetin itirazlarına rağmen biz bu ücreti düşürdük.
 
– Avrupalı Türklerin Türkiye’ye gelirken beraberlerinde getirdikleri araçların Türkiye’de kalış süresi kısıtlı. Bu süre 5 yıla çıkarılamaz mı?
 
Z. Sırakaya: 2015 yılında 6 aylık olan sürenin 2 yıla çıkarılması AK Parti döneminde oldu. Yani vatandaşlarımız araçlarını 730 gün kesintisiz şekilde Türkiye’de kullanabiliyor. Senenin 185 gününü yurtdışında geçirme konusunda ise emeklilere pozitif ayrımcılık yapılıyor ve bu zaruriyet kaldırılıyor. Ama, araçları Türkiye’ye getirmeleri durumunda, ilgili ülkelerden kaynaklanan, TÜV dediğimiz, araç muayenesi gibi sorunlar var. Örneğin Belçika’da TÜV bir yıllık. Bununla birlikte AK Parti döneminde sadece araçların 2 yıl Türkiye’de kalması sağlanmadı, yine yurtdışından alınmış olan ehliyetlerin Türkiye’de kullanım süresini de 2 yıl olarak belirledik. Daha önce bu süre 1 yıldı. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın lehine olabilecek her türlü noktayı en ince detayına kadar araştıran, çalışmasını yapan AK Parti, önümüzdeki süreçte de bu minvalde çalışmalarını sürdürecektir. Bu yöndeki bazı talepler üzerinde çalışıyoruz, her talebi ciddiye alıyoruz.
 
– Eskiden Türkiye’ye temelli dönenler beraberlerinde gümrüksüz araç getirebiliyordu ama bu uygulama kaldırıldı. Bu konuda Avrupa’da yaşayanların lehine yeni düzenlemeler yapılamaz mı?
 
Z. Sırakaya: Türkiye, Gümrük Birliği’ne dahil bir ülke. Vatandaşlarımızın, özel tüketim vergisine tabi olmadan bir araç çıkartabilmeleri noktasında beklentileri mevcut. Tabii tüm bu uygulamaları yaparken Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız için de herhangi bir şekilde dezavantajlı olmalarını sağlayacak bir uygulamadan dikkatle kaçınmak gerekiyor. Tabii yurtdışındaki vatandaşlarımız da uzun yıllar yurtdışında yaşayıp geri dönüşte araba getirme talepleri var. Demirel döneminde Türkiye’de 50 bin mark parayı vadeli, Türkiye’de bir bankaya yatırarak bir defaya mahsus araç getirme imkanları vardı, bu uygulama kaldırıldı. Konuyla ilgili gelen talepleri ticaret bakanlığımıza ileteceğiz. Önümüzdeki süreçte bu konuyla ilgili bir gelişme olursa bunu kamuoyuyla paylaşacağız.
 
– Türkiye’ye tatile gelen Avrupalı Türkler telefonlarını Türkçe hatla uzun süre kullanabilmek için yüksek meblağlar ödeyerek kayıt yaptırmak zorunda kalıyor. Ayrıca bi çok bürokratik engeller var. Bu konuda iyileştirme sağlanamaz mı?
 
Z. Sırakaya: Türkiye’de cep telefonlarıyla ilgili belirlene bir satış rakamı var. Cep telefonlarının yurtdışından tedarik edilmesi durumunda ülkemizin vergi geliri kaybı söz konusu ve bunu engellemek gerek. Yurtdışından gelen vatandaşlarımız, beraberlerinde getirdikleri telefonlarını kesintisiz olarak 4 ay boyunca kullanabiliyor. Bu dört ayın ardından bu telefonların kayıt altına alınması gerekiyor ve bir meblağ ödenmesi gerekiyor. Bu dört aylık sürecin biraz daha uzatılıp uzatılamayacağı konusunda çalışmalarımız olacak. Daha önce 60 gündü, yine AK parti sayesinde bu süre 4 aya çıkarıldı. Birinci neslimizin uzun süre Türkiye’de kalması ve dolayısıyla 4 ayı aşması hasebiyle, birinci neslimize vefa duygusuyla, sürecin uzatılması yönünde ilgili bakanlıklarla görüşme halindeyiz.
 
– Bedelli askerlik ücretleri yine oldukça yükseldi. Kısa dönem askerlik yapmak isteyenlere fırsat sunulup ayrıca bedelli askerlik ücretleri düşürülemez mi?
 
Z. Sırakaya: 2008 yılında 5 bin 112 avro olan dövizle askerlik bedeli, 2011 yılında 28 günlük fiili askerlik uygulaması kaldırılarak 10 bin avroya çıkarıldı. 2013 yılında bu 6 bin avroya düşürüldü, 2016 yılında bin avroya, 2018 yılında 38 yaş kuralı kaldırılarak tekrar 2 bin avroya çıkartıldı. Son olarak 2020’de bedelli askerlik ücretiyle dövizli askerlik ücretini eşitledik. Yani Türkiye’deki bir gencimiz bedelli askerlik için ödeyeceği ücret neyse, dövizle askerlikten faydalanacak kişi de aynısını ödeyecek. Bedelli askerlik yapan 28 gün askere giderken dövizle askerlikten faydalanan, bundan muaf olacak. Bunun dışında da bazı düzenlemeler yaptık. Yurtdışındaki vatandaşlarımız ödemiş oldukları meblağı 2 Ocak tarihindeki döviz kuruna göre ödüyordu. 2021’de yaptığımız değişiklikle vatandaşlarımızın gideceği tarihteki döviz kuru neyse ona göre ödemelerini sağladık. Bu senenin başında yeni bir düzenlemeyle, bakaya kalmış 2 binin üzerinde vatandaşımızın sorununu çözdük. İlk taksiti ödeyip diğerlerini ödememiş olanlar, şu anki bedel üzerinden kalan miktarı ödediklerinde yükümlülüklerini yerine getirmiş olacak. Şu an 80 bin TL olan bedel, 4 bin 300 avroya tekâmül ediyor. Yurtdışındaki kardeşlilerimizin bu meblağı ödeme sıkıntılarının da bilincindeyiz. Bunları da hem maliye hem de milli savunma bakanlığımızla görüşmelerimizi devam ettiriyoruz. Ama olaylara sadece bir yönden bakmanın dışında diğer noktalara da bakmak gerek. Kısa dönem askere gitme ihtimali maalesef söz konusu değil. (Birlik Haber Ajansı-BHA)

AK Parti’li Sırakaya: "Avrupalı Türklerin sorunlarının çözümünü Alman makamlarıyla yapıyoruz"