Yaşar SARIKAYA / AKSARAY-BHA Yapay zekânın -tıpkı geçmişte internette olduğu gibi- hayatı önemli ölçüde değiştireceğini kaydeden Doç. Dr. Ruhi Sarıkaya, kavramın ilk olarak 1956 yılında literatüre girdiğini söyledi. 1960-1965 yılları arasında derin öğrenme sistemlerinin basit şekillerinin bulunduğunu ve bugün olduğu gibi o dönemde de toplumun yapay zekâyı çokça konuştuğunu ifade eden Sarıkaya, beklentilerin karşılanamaması ve gerek hükümetlerin gerekse endüstrilerin yatırımlarının ciddi biçimde azalması nedeniyle, yapay zekâ sistemlerinin bir kış dönemine girdiğini iletti.

1970’li yıllarda “şu olursa şunu yap” temelli, kurala dayalı sistemlerin ortaya çıktığına dikkat çeken Sarıkaya, “Bu sistemler ilk olarak ticari ve finansal yapılarda kullanıldı. Ancak bunun da etkisi sınırlı olunca, yapay zekâ için ikinci bir kış dönemi başladı. 1988’de doğal dil modellerinin temel algoritmaları bulundu. 1995’te ise yapay zekâya dayalı çalışan bir makine, dönemin dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’u yenmeyi başardı. Bu, yapay zekâ için bir kırılma noktası oldu.” dedi.

2004-2005 yıllarında derin öğrenme modellerinin ortaya çıktığını ve yapay zekâ sistemlerinin yeni bir evreye geçtiğini vurgulayan Doç. Dr. Ruhi Sarıkaya, şöyle devam etti: “Daha sonraki yıllarda BM bir oyun geliştirdi. Bu oyunda kişilere herhangi bir konuyla ilgili sorular soruldu ve yapay zekâ sorulara, yarışmada yer alan tüm insanlardan daha fazla doğru cevap verdi. Bu da ikinci kırılma noktasını oluşturdu. 2014 yılında Google, YouTube videolarından kendi kendine öğrenen bir yapay zekâ algoritması keşfetti. Bugünkü büyük dil modellerinin ana algoritmaları ise 2017 yılında bulundu.”

Bir sonraki adım yapay süper zekâya ulaşmak

Günümüzde ise yapay genel zekâ kavramına ilerlenen bir süreç yaşandığını dile getiren ve bu tanımlanın ne olduğunu anlatan Sarıkaya, “Yapay genel zekâ, ortalama insanların beyniyle yaptığı işleri yapabilen makineler demektir. Finans, ekonomi, biyoloji, fizik, kimya, ulaşım, sağlık… Yapay genel zekâ belli bir alanla sınırlı değildir. Makineler, tüm bu alanlar ve daha fazlasında yapay genel zekâ seviyesine ulaşacak. Bir sonraki adım ise yapay süper zekâ olacak. Bu, insanların yapabildiklerinden çok daha iyisini yapan makineler anlamına gelmektedir.” dedi.

Alan uzmanlarının yapay genel zekâ seviyesine ulaşma zamanına ilişkin son beş yıldır tahminler yaptığını ve bu tahminlerin altı ay veya bir yıllık süreç içerisinde sürekli kısaldığını belirten Ruhi Sarıkaya, “2020 yılında uzmanlar, yapay genel zekâ seviyesine 80 yıl içinde ulaşılabileceğini söylemişlerdi. Aradan neredeyse beş yıllık bir zaman geçti. Bugün uzmanlar, yapay genel zekâ seviyesine sekiz yıl içinde ulaşılabileceğini tahmin ediyor. Yeni hesaplamalara göre ise bu seviyeye 2027 yılında ulaşmak mümkün görünüyor.” şeklinde konuştu.

Sarıkaya, konuşmasının son bölümünde Amazon’da yürütülen yapay zekâ çalışmaları hakkında bilgiler verdi ve sistem geliştirme, eğitme, test etme gibi süreçlerin nasıl ilerlediğini anlattı. Konferansı akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Aslen Aksaraylı olduğunu; ilk, orta ve lise eğitimini Aksaray’da tamamlandığını da söyleyen Doç. Dr. Ruhi Sarıkaya, Aksaray’da olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirtti. Sarıkaya; sıralama, alaka düzeyi, doğal dil anlayışı, bağlamsal anlayış, kişiselleştirme, kendi kendine öğrenme gibi modeller üzerine çalışmalar yapıyor.